- 881 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
AVUÇ DOLUSU İ(F)NTİHAR
Hani dar gelir ya yaşadığınız şehir,ev ,oda,hatta kendi bedeniniz.Bir güzel insan vardı sizinle paylaşmam gereken,eşinin bitmek tükenmek bilmez dırdırları yüzünden,gelir sabır denilen merhalenin son raddesine,eli mahkum düşülür tıp fakültesinin kardiyoloji bölümünden bir profesörün gönüllü haraç verilerek huzuruna,malum sorular ve tahliller,derken …kalbinin kendini sıkıştırdığını sandığı evham,kendini bile inandırdığı uydurma hastalığı,boşa çıkmış,sanki doktoru suçlar edalarla yapmacık imalı bir hoşça kalın,teşekkürler,sözleri
Derken,nasıl olsa doktor denilen bu parayla vaktini satıp,dertliyle ancak parası varsa ilgelenen,adama bari gönüllü olarak binbir güçlükle kazandığı parayı kaptıran masum kişi,
-Hocam,dedi bir şey sorabilir miyim?
-Bir haftada zor kazanılan parayı on dakikada alan hoca efendiye
Hoca, buyur der.Hasta olmadığını ancak muayene ücretini ödeyerek anlayan kadının eşine.Sabahları kalktığımda başım dönüyor,bir müddet sonra geçiyor,pek önemsemiyorum ama nedendir?Diye sorar…..ve başlar serüvenimiz.
Kısa bir muayene,ve doktor,beyefendi kalbinizde kaçak var,yani,kirli kan ile temiz kan bir delik yüzünden karışıyor der.Genelde çocuk yaşlarda tesbit edilen ve deliğin kapatılmasıyla,şifa bulunan bir hastalık.Lakin bizim bahtsız,kırklı yaşlarını çoktaaan devirmiş…Doktor durumun aciliyetini, önemini anlatır.Yapılacak operasyonu anlatır.Nereden de çıktı bu hastalık derken,istişareler,ve sonunda,kasıklardan anjiyoya benzer bir şekilde müdahale ile kalpteki sorun giderilir.Ancak bu operasyon genelde çocuklara uygulanırken,memleketimin büyük şehirlerinden gelen bir ekip operasyonu icra eder.Hasta taburcu olur,Hasta olamayan hasta,dırdırı durmayan sağlam,bir şeklide günler geçerken yapılan kontrollerde,hastamızın kan değerlerinde aşırı düşmeler görülür,tıp dilinde nedeni bilinemeyen rahatsızlık mı? ne denirmiş…
Kan değerleri bir türlü normale dönemeyen hastamızın sonunda bir ihtimal rahatsızlığınızın nedeni dalak olabilir denir ve dalak ani bir kararla alınır,kalp amaliyatı esnasında hastaya verilen kortizon yüzünden kemiklerde de sıkıntı başlar ve çilekeş vatandaş,hastane yollarını su yolu eder,sonunda,artık yürüyemez hale gelir.Koltuk değnekleriyle destek alarak yürümeye,oturduğu yerden namaz kılmaya mahkum olmuştur.En kısa mesafeleri bile yürüyemez,ticari taksi tutularak her yere gitmek zorunda kalır,bu ufacık şehirde.Aslında her yerine yürüyerek ulaşılabiliyordu oysa daha düne kadar,Bu lanetli şehrin her yerine.
Avasküler nekroz dur hastamızın yeni derdi,ve çare ya bir ölüden alınacak kemiklerin her iki kalçaya çakılması yöntemi yada sırasıyla her iki kalçaya protez takılması…Elbette önce bir umut,kemikler çakılır,verilen süre geçer bir iyileşme olmaz,Ankara da bir profesörün benimde şahit olduğum muayenehane mi?Zorunlu haraç verme yeri mi?...Bir mekanda avasküler nekroz un bu aşamadan sonra protezden başka bir yöntemle düzelemeyeceği,yaşam kalitesi iyice düşen vatandaşa,amaliyatı Türkiye de en iyi ben yapabilirim teskinleriyle,amaliyat masrafları,özel hastane yatak ücretleriyle beraber kendilerine tebliğ edilir….
Bu hastalık süreci yaklaşık üç yıldır devam ediyor,sağlık sorunları yanında ufak esnaf olan vatandaş,dükkanıyla gerektiği gibi ilgilenemediğinden,dünyada patlak veren ekonomik krizden,birilerinin dediği gibi krizin teğet geçmediğinden,elde ne kadar mülk varsa satılır ama borçlar dağ gibi yığılır,eşe dosta mahcub olmayalım derken istemeden bankalara bulaşılır,ve avukatlarla bankaların insafına terk edilir.Ailede ekonomik durumun,kötüye gitmesi,dengeleri bozar.Aranır bir suçlu ve tüm çevre başlanır yüklenmeye.Tanıdıklar artık yabancılaşmış,el olmuş,varlıktan darlığa düşmenin nemenem bir cehennem olduğu iyiden iyiye anlaşılır olmuştur.İşyerinin sıkıntıları,bankaların tebligatları,evdekinin dırdırı,çocukların gelecek kaygıları ve dahi isyanı…
Kumarı,içkisi,hiçbir gayrı meşru işle ilgisi olmayan bu vatandaş,günde on dört saat,hasta haliyle,ayakta bile değneksiz duramaz çalışırken,beş yüz bin nüfuslu bu şehirde sekiz yüz bin icra dosyası varken,……
Bir zamanlar idealleri olan,seksenli yıllarda şehrimizde kültür siteleri açan,kitap evi işleten,bir sürü üniversite öğrencisinin okumasına katkı olsun diye onlara iş imkanı sağlıyan,memleketin hayrına olacak diye seçim sonuçlarını dükkanında otuzu aşkın insanla beraber kıymalı pide ikramları…seçim sonuçlarının kritikleri…ve o dönemde partiye oy verilmez diyenlerin önce yerel yönetimler daha sonra millet vekillikleri…..ve dostumuz o zamanda adam gibi durmuş,bu günde adamlığını muhafaza ederken,Ecevit dönemindeki enflasyonlu dönemlerde bile baş vurmadığı bankalara zorunlu mahkum edilmiş…Atadan babadan kalma yerler bir bir satılır,bunca sağlık sıkıntıları devam ederken hala mücadele ruhundan bir şey kaybetmez,bunlar birer imtihandır der,sabreder …Ya siz memleketimin idarecileri,nasıl rahat uyuyabiliyor musunuz?Nasıl son model bineklerinizle geldiğiniz seçim beldelerinde gördüğünüz manzaralardan memnun musunuz?....
Dostumuz hala ekonomik nedenlerden dolayı protez amaliyatı olamadı,hala şükür ve sabır timsali herkese,her şeye katlanmaya,koltuk değnekleriyle sürünerek te olsa mücadeleye devam ediyor…,ve bizim elimizden bir şey gelmiyor,her gün içtiği avuç dolusu haplar şifa için değil sanki,helalinden bir hayatı sonlandırma gibi geliyor ve bu lanetli şehirde ben kahroluyorum…
YORUMLAR
Güzel bir hikaye. Büyüyünce daha iyi anlayabildiğim türden. Kederli birazda.
Yazınsal olarak değerlendirmek isterim. Cümle seçimleri ve zamanlar çok iyi duruyor. Yazıyı paragraflarla bölerek okurun daha rahat okuması için imkan tanımanız okunma sayınızı ve yorumlarınızı artırabilir diye düşünüyorum. Sayfanıza girer girmez pek de okumayı sevmeyen biri büyük bir gürültü çıkmış hissine kapılmaz gördüğünde. Aslında sizde paragraf başı yapmışsınız ama tek satır aşağıdan devam etmek yetmemiş, satır araları dar bir düzende.
Netice olarak beğendim hayattan gözlemlenip kaleme alınan bu hikayenin işlenişini(hakikat mi demeli yoksa)