- 1933 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
ADI YOK, SANA ÇIKAR TÜM SÖZLER...
Sana benzetme bulmak zor… Düşünüyorum da seni hiçbir şeye benzetemiyorum. Sadece bir çift göz var aklımın köşesinde…
Şimdi nerdesindir, ne yapıyorsundur kim bilir. Kim vardır aklında, ne düşler görüyorsundur? Benim tek düşüm sensin, doğruya ya sadece “düş”lerdesin!
Gidiyorsundur her gün seni ilk gördüğüm yere. Yine çalıyordur o tahta kapı. Sırtında mavi bir çanta vardır; gözlerinin yeşiline inat. Yine o gördüğün, doyasıya sohbet ettiğin tanıdık yüzler. Sadece ben eksiğim. Olsam da olmasam da bir önemi yok ya senin için… Arada lafım geçiyordur. Belki, kim bilir… Sen o ismi ikinci kez duymuşçasına bakıyorsundur karşındakine. “Evet görmüştüm.” diyorsundur. Sadece iki kelime yerim vardır dilinde, iki dudağının arasına gizlenmiş iki kelime işte (!). Laf lafı açıyordur. Hatırına gelmem hiç o koyu sohbetin arasında. Sadece “Artık uğramıyor…” cümlesinde saklıdır varlığım… O an aklının bir köşesinde var olurum… Ne kadar önemlidir bu benim için bilemezsin, hiç bilemezsin! Kim bilebilir ki benden başka bendeki yerini, “seviyorum” sözcüğü bile yetmezken yüreğime…
Kalkarsın sonra, düşersin yollara… Seni görmek için can attığım sokaklarda, kaldırım taşlarına usulca değer ayakların… Her bir sokak ezberler seni, benim yerime. Giderken onlara emanet ettim seni. O duvarlara, taşlara, tümseklere, yokuşlara…
Bir tek yüreğimin yokuşlarına süremedim seni, bir tek yüreğime değmedi o adımların. Bir seni ağırlamadı senin için ayrılmış boş kaldırımlarım…
Bir şarkımız var, dinledikçe sadece seni hatırladığım. Bu yürekten kurtuluşun yok. Notalara bile kazıdım seni anlayacağın… Her akşam dinliyorum, her akşam mırıldanıyorum.
Sezen’den…
“Vazgeçtim gözlerinden” diye başlıyor “sen” saklı o şarkı…
Vazgeçmek… Vazgeçmek yakışır mıydı senin gibi birini seven şu yüreğe? Gün geliyor yakışıyormuş demek ki…
“Hiç tanımaz tenim ellerini, bilmez… Yüreğim bilmez yüreğini.” Diye devam ediyor. Doğru ya yüreğim bilmez yüreğini...
Yine gidişin geliyor aklıma… Karşı kaldırımdan usulca gidişin. Benim dalgın, hüzünlü gözlerime karşı senin meraklı bakışların. Benimse ilk defa birinin ardından bir daha görememek ümitsizliği içinde yaralı bakışım.
Güneş doğacak, yine o çanta ve yine yollara düşeceksin. Belki yolun tekrar düşecek o eski binaya… Zile bir kere daha basacaksın. Başkaları açacak “Hoş geldin” sözcükleri arasında. Ve o an kulağım yerine yüreğim çınlayacak, yüreğim sızlayacak…
Sensizliğin hüküm sürdüğü akşamlarda,
Seni düşünürken iki kelime geçecek aklımdan;
“Vazgeçtim gözlerinden…”
Ama sus, ne olur sus...
Yüreğimin haberi yok bu işten!
14.02.2010
BAŞAK AYDIN