- 1406 Okunma
- 6 Yorum
- 0 Beğeni
ELİF KIZ..!!
Mart/ın en soğuk zamanlarıydı.
Sanki kış yeni başlamış gibi yakıcı bir soğuk ve rüzgarın dayanılmaz
kuvveti karşısında soğuk yanığı bir kez daha derinleştiriyordu çizgileri.
Üç gündür devam eden dondurucu soğuk,açık hava hapishanesi gibi herkesi evine kilitlemişti.
Neyseki yakacak odunları vardı.
Hayvanlar ağılda kalmış olmanın verdiği sıkıntıyla huzursuzdular.
Baharın gelmesiyle işler yoğunlaşacak böyle rahat rahat oturup dinlenemeyeceklerdi.
Bağ bahçe çapa olacak,koyunlar keçiler otlatılacak..
Ve daha bir sürü şey kış gelene kadar koşturmaca sürecek.
Daha şimdiden gözünde büyümeye başladı işler.Onun için bu anın tadını çıkarmaya devam ettiler.
Elif ilk okulu bitirmiş diğer arkadaşları gibi okula devam etmek istiyordu ama
okul kasabadaydı.Diğer arkadaşları gibi vasıtaları da yoktu.
Hem öyle bile olsa Elif yürümeye razıydı.
""Erkenden kalkar hayvanları sağar ,tavukları yemlerim ne olur izin verinde bende gideyim okula.""
Annesi hasta yatağından hiç sesini çıkarmadan , gözlerini kaçırmış yatıyordu.
Karşı camın önündeki sedire dizinin birini kendine çekmiş sardığı sigaranın dumanını burnundan üfleyen babasına baktı.
Sadece baktı.
Acınacak haline bir daha baktı.
Anlamıştı.
Bir daha söylese de değişen bir şey olmayacaktı.
Akşam okul dönüşü Ayşe ile Ayselin gelişlerini ,perdenin arkasından gizlice
izliyor ,göz pınarlarından akan sıcak yaş demetlerinin akmasına engel olamıyordu.
Biliyordu .
Ben gitmek istiyorum dese,babasının belinden hırsla çıkardığı kemer küçücük bedeninde şaklayacak.Annesi ve kardeşleri onu koruyamadıkları için ağlayacaklardı.
Hacer ise bir yıl evvel geçirdiği bir rahatsızlıktan dolayı felç olmuş yatağa bağımla kalmıştı.
Kızına üzülüyor ,okumasını çok istiyor fakat elinden hiç bir şey gelmiyordu.
Elif bir odada üç kardeşiyle yatıyordu.Yere serdikleri döşekte soğuk kış gecelerinde birbirlerine sarılarak uyurlardı.
Çünkü babaları sobalı yerde yatmalarını istemiyor,odalarına küçükte olsa soba kurmayı reddediyordu.
Nefesleriyle ellerini ısıtıp, yorganın altından başlarını sokup hiç çıkarmazlardı.
En azından başlarını sokacakları bir evleri vardı.
Her türlü dayağa ve işkenceye maruzda kalsalar.
Baharın gelişiyle herkes gibi onlarda yaylalara çıkmaya başladılar.
Köy gibi değildi burdaki evler.Görünürde üç ev vardı.Onlarda çok uzaktılar.
Evlerine iyice yerleştiler.Arka tarafta bulunan bahçeyi çapaladılar .Artık ağaçlar rengarenkti.
Kuşların ötüşü ise bir başkaydı.Nelerde söylüyorlardı..Kimbilir.
Evlerinin hemen yanıdaki derenin sesi bile bir başka şarkı söylüyordu.İnsanın içine işliyordu şırıltısı.
Güneş beyinlerini kızdırmaya başlayınca,hem ara vermek ,hemde bu arada yemek yemek için eve geldiler.
Neyseki işleri akşama biterdi.En az on beş gün rahatlardı.
Koyunları otlatıp ağıla götürdü .Sularını verdi.Yeni doğmuş kuzuları sevdi.
"Ne şeker şeylersiniz siz.."
Annesi ve küçük kardeşi uyumuşlardı.Diğer kardeşleri ise arka bahçeye kurdukları salıncakta sallanıyorlardı.
Babası ise Hasan Efendi ile bir şeyler konuşmaya köye inmişti.
Şöyle kendini kokladıktan sonra yıkanmak için banyoya yöneldi.
Kapının açılan sesini duymadı.Birisi içerileri kolaçan ediyordu.
Banyo kapısının orda ayak sesleri kesildi.
Hafif aralık olan kapıdan biri onun en mahrem hallerini görüyor , gördüğü halde geri çekilmiyordu.
Daha bir gözlerini açarak ,""küçücük cılız kız nasılda böylesine güzelleşmeye ""başlamıştı.
Olduğu yerde çakılıp kaldı.
Kalbi çıkacak gibi çarpıyor .Ağzından akan salyalarının aktığının bile farkına varamıyordu.
Usulca girdi içeri.Arkasından yaklaşıp ağzını kapattı.Küçücük bedenini sıkarcasına
etkisiz hale getirmeye çalışıyor ,hayvani isteğine bastırmak yerine daha çok gün yüzüne çıkarıyordu.
Elif kız ise bu kendini çepeçevre saran,sıktıkça kemiklerinin iç içe geçtiğini hissediyor ağzınında kapalı olmasından dolayı nefes alamıyordu.
Debelendikçe kuvvetsiz kalmış karşılık veremediği için olduğu yerde bayılmıştı.
Tanıdığını zannettiği o yabancı gözler benliğinde yer etmiş,kulağını tırmalayan sesler ise yüreğinin içine kurşun gibi akmıştı.
Çocukluğunu almışlardı elinden.Süt kokan ağzında artık kan kokusu hakimdi.
Aç bir köpeğin iğrenç nefesiyle, genç kız olamadan, kadın olmuştu Elif kız!
Suçluydu Elif !
Çaresizdi Elif !
Yorgundu Elif !
Kime ne diyebilirdiki.
Ne yapabilirdi !
Ne yapmalıydı?
Hiç bir şey bilmiyordu.
Tek bildiği kocaman pençe gibi bir elin çocuksu masallarının içinde ,
çocukluğunu bile yaşamayı çok gören, tütün kokan pis bir nefesti.
Suçluydu Elif.Üzgündü Elif.
Hep başı önünde gezdi.Bu utancı nereye gizleyeceğini bilemiyordu.
Daha fazla yaşarmıydı .Ölmeliyim diye düşündü.Ya annesi ya kardeşleri.Ya o adam onlara daha kötü davranırsa.Hem Zeliha da iki yıl sonra onun yaşında olacak.
Ya ! Ya onada böyle yaparsa.!!
Hazmedemiyordu.Bu iğrençliği yapan üvey babası bıyık altından gülüp ,
her fırsatını bulduğunda adeta hakkıymış gibi ,
bir kuşu avucunda sıkar gibi canını yakıyordu.Yüzü kızaran ,utanç içinde kahrolan Elifti.
Dayanması zordu.
Küçücük yüreği bu işkenceye daha fazla nasıl devam ederdi.
Koyunları dağın eteğinde bırakıp ,tepeye doğru yürüdü.Annesi ,kardeşleri ve Zeliha geldi gözünün önüne..
Ama artık hiç kimseyi düşünemiyordu.
Küçücük bedeninde taşıdığı bu ağırlığı kaldıramıyor ve taşınması zor bir hale gelmiş acılarına son vermek için kayalıklardan aşşağıya bıraktı kendini.
Bulunduğunda aradan bir hafta geçmişti.Küçük cansız bedenine kan bulaşmıştı.
Morarmaya başlamış yüzünde acı bir tebessüm vardı.Durumdan şüphelenen öğretmeni otopsi için hastaneye götürttü.
Ve bir tecavüz sonrası bu hale gelmiş olması tüm ülkeyi etkisi altına aldı.
Linç etmeye çalıştılar üvey babasını.Adalete teslim edilmişti..Ama dışarıda insanların yapamadığını içerideki ,her türlü suça karışmış olan ama bu durumu hazmedemeyen ve namus için yatanların hedefi haline geldi.
Aklına hayaline gelmeyecek şeylerle karşılaştı.Onlarca kişinin tecavüzüne uğradı.
Her türlü eziyet ve dayakla zulme uğradı..En sonunda kaderini kendi yazdı.Oda Elif gibi kendini tuvaletteki demire bağladığı gömleğiyle yaşamına son verdi.
Böyleydi Elif kızın yaşamı.
Bir küçücük Elif ti o.Yüreği okuma aşkıyla yanan.Annesi ve kardeşlerinin eziyet çekmemesi için o adamın her türlü zulmüne dayanan.
Elif kızdı o...En çok yaşamayı istediği romanlardaki hayatları olan .
Ama onun romanındaki hayat daha acıydı.Sonu mutlu bitmemiş bir masaldı.Pembeyi severdi ama karaydı yazısı...
Şimdi Elif kızın mezarının üzerindeki beyaz papatyalar dalgalanıyor rüzgardan.Onlar devam ediyorlardı.Onlar yaşıyorlardı artık, Elifin yerine dünyadaki yaşamlarına.
Elif/leri soldurmayalım.Yaşatalım...!!
YORUMLAR
Ne çok kızımız va bu dramı yaşayan. Tecavüz konusunda içimden geçenleri yazmaya kalksam eminim ki site kapanır. Sıfatı ne olursa olsun - baba, ağabey, amca, dayı, arkadaş, vs - erkek cinsini, bu konuda, affetmiyorum.
Eş dahi olsa bir bedeni isteği ve onayı dışında kullanmak; tecavüzdür.
Toplumsal bir gerçeğimizi ve dramımızı güzel bir kurgu ile anlatmışsınız. Teşekkür ediyorum. Selam ve saygıyla.
Suçların içinde belki de en kötüsü, en iğrenci tecavüz! Küçük, genç veya yaşlı gözü dönmüşler için hiç farketmiyor. Basına yansıyan bu tür olaylarda nasıl da yakınları ve mahalleli linç etmeye çalışıyor. Allah kimsenin başına vermesin ama korkunç bir şey.. Dilerim Allah bu acıyı kimseye yaşatmasın.
Güçlü kaleminden müthiş bir öyküydü. Yürek titreten, duygulandıran.. Tebrik ederim arkadaşım. Sevgilerimle..