- 2009 Okunma
- 10 Yorum
- 0 Beğeni
Bir Ömür Beklerim (2)
Kadın, kahve pişirirken, delikanlı resimlerim olduğu yere doğru yürüdü. Resimlerin her biri yıllar öncesine ait, siyah beyaz, irili ufaklı panoların içine küçükten büyüğe doğru sıralanmış duruyordu. Her resmi tek tek inceleyecek zamanı yoktu. Onun için duvara asılmış, bir metreye yakın büyüklükte olan resme doğru yürüdü. Duvardaki resim, çok genç bir delikanlının resmi idi. Bu resimdeki kişi, ya oğlu olmalıydı kadının, ya da eşinin gençlik resmi. Resim, siyah beyaz olduğu için ayrıntılar görünmüyor, simsiyah saçlar, gür kaşlar, kaytan bıyıklar ve dudaklarına oturtulmuş gülümseyen bir yüz ile sabit bir noktaya bakan bir erkek resmi idi. Panonun her tarafı altın yaldızlarla işlenmiş, ön tarafına küçük bir raf oturtturulmuş ve bu rafın üstüne bir mum , mumum etrafına kırmızı güller yerleştirilmiş, mum yandığı anda yalnız resimdeki delikanlının yüzünü aydınlatacak şekilde yerleştirilmiş, gül kokuları, kitap kokularına karışıp mistik bir koku yayıyordu odaya. Resmin önünde ne kadar beklediğini bilmiyordu Çünkü resimdeki kişi hiç yabancı gelmiyordu ona. Resmin kenarında, nerde, hangi tarihte, hangi fotoğrafçı tarafından çekildiğini gösteren damga vardı. Bu resmin çekildiği tarihte, o daha annesinin karnında bile değildi, nerden, nasıl tanıyabilirdi. “Benzetiyorum her halde” dedi. Bir kaç dakika daha dikkatle baktı resme. Sonra davet edilmediği bir eve hırsız gibi girdiğini anımsayıp, yakalanmadan, kaçıp kurtulmayı düşündü ama olduğu yerden kımıldayamıyor, onu gitmekten bir şeyler alıkoyuyordu. “Gitmeliyim, kadın beni burada, bu şekilde görürse korkar ve polise haber verir, derdimi anlatamadan sürükleyerek götürürler ve babam yapayalnız kalıp, deli olur beni bulamadığı için” diyerek arkasını döndüğünde, kapının girişindeki koltuğun üstünde oturmuş, yaptığı iki fincan kahveyi, yan tarafındaki sehpanın üstüne koymuş, tek bir kelime bile konuşmadan, o deniz yeşili gözleri ile kendisine bakan kadını gördü. Delikanlı, koltukta sessizce oturmuş, onu izleyen kadını görürür görmez eli ayağı titredi. Bu evde bir hırsız gibi görünüyordu ve şimdi kadına ne açıklama yapacaktı bilmiyordu.
“Şey, ben özür dilerim efendim. Sizden izin almadan hanenize girdim”
“Korkma, eve geldiğini biliyorum delikanlı. Gel otur yanıma. Bak kahve yaptım. Tek başıma kahve içmekten hiç hoşlanmıyorum. Eşlik edersiniz bana değil mi?
“Evinize hırsız gibi giriyorum, af edilmez bir suç işliyorum, siz bana kahve ikram ediyorsunuz”
“Af edilmez suç mu? Eğer ben eve girerken kapımı tam olarak kapatmış olsaydım, siz içeri girmezdiniz, ben de, sizin beni takip ettiğinizi fark etmiş olmasaydım, kapıyı sıkıca kapatır, eve girmenize müsaade etmezdim”
“Yani siz, benim geldiğimi gördünüz mü?”
“Evet, bana yardım ettiğinizde ve hareketlerimi izlediğinizde, meraklandığınızı ve bu merakınızı gidermek için beni takip edeceğinizi bakışlarınızdan anlamıştım. Şimdi oturun ve kahvelerimizi içelim. Yoksa soğuyacak”
“O kadar şaşkınım ki, ne söyleyeceğimi bilmiyorum. Tekrar özür dilerim sizden”
“ Kahveler soğuyor”
Delikanlı, kendisine gösterilen koltuğa oturdu. Kadının uzattığı kahve fincanını aldı. Kadın da hemen karşısındaki koltuğa oturdu. Yavaş yavaş kahvelerini yudumlarken tek kelime konuşmuyorlar, yalnızca içtikleri kahvenin dudaklara götürülüp, içlerine çektikleri ses yayılıyordu odaya. Delikanlı, gözlerini bu hiç tanımadığı, esrarengiz kadından ayırmak istiyor ama başaramıyor, kadının her yaptığı hareketi büyük bir dikkatle izliyordu. Sormak istediği sorular vardı ama sessizliği bozmaya cesaret edemiyordu. Kimdi bu kadın? Neden kendisinin bu eve girmesine müsaade etmişti? En çok da tanıyacak gibi olduğu bu resimdeki adam kimdi ve neyi oluyordu? Bu mahalle çok köklü bir mahalleydi. Bu mahallenin kuruluşu ta Osmanlıya dayanıyordu. O zamanda yapılmış konaklardan birkaç tanesi ayakta kalabilmiş, onların da yıkılması için, arazi mafyaları rahat bırakmıyor, kimsesi olmayan yaşlı insanların elinden, türlü korkularla bu konakları elde ediyorlardı. Yıllardır taviz vermeden direnen bir iki konak sahibi olduğunu duymuştu arkadaşlarından. Demek o konaklardan biri bu ev, direnen de bu kadındı? Delikanlı türlü düşünceler içinde kahvesini bitirdi.
“Ben izninizi isteyeyim. Kahve için teşekkür ederim. Akşam oldu, babam merak eder nerde kaldığımı.”
“Hemen gitmeniz gerekiyor mu? Oysa, birlikte yemek yiyebileceğimizi düşünmüştüm. Bu eve çok konuk gelmez. Geldiği zaman da kolay kolay göndermem bilmiş olun. Eğer aileniz sizi çok merak etmez ise, akşam yemeğinde bana eşlik etmenizi isterim. Ya da eviniz yakınsa ailenize haber verip, bu akşam yemeğe davetli olduğunuzu ve sizi merak etmemelerini söyleyebilirsiniz”
“Evim çok yakın değil, Ama bu yakınlarda arkadaşım çalışıyor. On dakika sonra işten çıkacak.Aynı mahallede oturuyoruz. Ondan haber gönderebilirim babama”
“Tamam, siz o arkadaşınızı kaçırmayın. Ben de masayı hazırlamış olurum siz gelene kadar”
“Bir şeye ihtiyacınız var mı efendim? “
“Yok, teşekkür ederim. Siz gidip gelin?
Delikanlı evden dışarı çıktı ve çarşının içine doğru yürümeye başladı. Neler oluyordu. Bu kadın neden kendini yemeğe davet etmişti? Onu hiç tanımıyordu ve tanımadığı birini hiç düşünmeden evinde alıkoyuyordu? Hiç mi korkmuyordu bu kadın bir delikanlı ile evde yalnız kalmaktan? Varlıklı birine benziyordu. Onu yok edebilecek insanlar çok olmalıydı etrafında varlığına konmak isteyecek? Yemeğe kalırım demekle hata mı etmişti? Şimdi gitmemezlik yapamazdı, söz vermişti kadına. Eğer gitmez ise kendine olan saygısını kaybederdi. On dakika sonra arkadaşının yanındaydı.
“Merhaba Osman, bu akşam bir yere yemeğe davetliyim. Babama söyleyebilir misin beni merak etmesin.”
“Söylerim Ali, kime davetlisin, adresini bilelim hiç değilse?
“Adresi bilmiyorum inan bana. Ama çok geç kalmam. O kişiye söz verdim. Şimdi sözümden dönmek istemiyorum. Babama söylemeyi unutma. Bilirsin çok vesveselidir.”
Devam Edecek
YORUMLAR
Sizi gördüğüme ne kadar sevindiğimi anlatamam Türkan Hanım. Hoş geldiniz, safalar getirdiniz. Öykünüzün ilk bölümünü kaçırmışım. Nasıl oldu? anlamadım. Allahtan henüz 2. bölümdeyiz. Yazılarla ilgili bildirim gelmemeye başladı. Bu yüzden pek çok öyküyü takip edemedim.
Güzel bir öykü okuyacağımızı hissediyorum, özlediğimiz kaleminizden. Sevgilerimle.