- 671 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
KURT İLE KUZU
KURT İLE KUZU
Kalın ensesi, genç fiziği, muhteşem zekası, çevik kasları ile küçük dağları ben yarattım edasıyla geziyormuş KURT, ormanın şehre yakın kısmında... Bizim yeni yetme KUZU, uzaklaşmış sürüden dolaşırken tek başına, görmesi ile yanması bir olmuş diri diri... Aman Allah’ım bu nasıl bir duygudur tanışmadığı ama ölesiye tadına vardığı? Sürüye geri döndüğünde annesi anlamıştı onda bi değişim olduğunu... Zira; yemiyor, içmiyor, öylece ormanın karşı kıyısına bakıyordu? Orada bir karartı, bir kıpırtı mı gördü; kalbi kafesinden çıkacakmış gibi dört nala koşturuyordu sol yanında... Başka hiç bir şey düşünemiyor, düşünecek olsa nefesi kesiliyormuş...
Gel zaman git zaman aklını başından alırken bu sevda, oturmuş karşısına konuşmuş annesi... ’’Bak Kuzum ’’demiş sesindeki sıcak ve samimi tonla ’’senin derdin sinenle, onunki midesiyle’’... Aslında kuzu da bilirmiş herkes gibi gerçeği, yalnız dinletemezmiş gönlüne ferman... ve demiş ki kuzu:
’’Yâr dokunsun yeterki sineme bir an,
’’Düşünmem giderken ona bu can..
Kuzu olmak mı eftaldir Kurt olmak mı? ikiside zor.. oysa ki etrafımızda ne çoktur kutlar da kuzularda... Nasıl kolay harcanır sevdalar.. Bile bile acıtılan canlar, bilmeden verilen umutlar... Ya da uğruna ölünecek kadar büyük ancak zamanla yitirilen aşklar...
Bir uçurumun kenarına gidip avaz avaz susmak istersin,
Verilen ama tutulmayan sözlere inat..
Koşa koşa gidip yok olmak istersin kollarında,
Senden kaçan vuslata inat..
Belki de budur aşk; olmayacağını, vuslata eremeyeceğini bile bile sevdalanmak... Belkide arzu budur; büyüyü doyasıya yaşamak...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.