Kırk Haramiler
5/6/2010 ·
Kırk Haramiden birisiydi.
- Ben senin neyinim?
- Erkeğimsin.
Kafasını kurcalayan sorudan kurtuldu. Cinsiyetini onaylatmaktan keyif aldı. Kimliğinin rengini de değiştirmesine gerek kalmadı. Genel kullanım alanlarında kendisine ayrılan yerin nereler olduğunu, şimdi daha iyi biliyordu.
- Erkeksen çık dışarı!
- Bekle. Geliyorum.
Dışarıya çıkmadan, elleriyle kendisine yoklama çekti. Her şey yerli yerindeydi. Derin bir nefes alarak, oh çekti. Apar topar dışarıya çıkmak üzereyken durdu. Duvarda asılı olan takvimi eline aldı. Gününü gösterecekti.
- Bana erkek gibi söz ver!
- Söz.
İçinden kuşku bulutları geçse de yağmur damlaları boşaltmıyordu. Islanmayacağı için sevindi. Verdiği sözleri hazırlarken, itina gösteriyordu. Emek harcıyordu. Bu nedenle de bir anda iki dudağının arasından çıkmıyordu. Bu sefer istenilen sözü çok basit hazırladı. İstenilen bir ömür boyu mutluluktu, mutluluksa bedeninin her yerinde yatan madendi.
- Senden başka erkek tanımam.
- Bence de tanıma
Herkesin tanımasından hoşlanmıyordu. Onu tanıyacak olan sadece belli kişiler olmalıydı. Onu tanıyor olmak, ona göre ayrıcalıktı. İkizi olmadığına da içten içe sevinip duruyordu. Bütünüyle ve her şeyiyle gerçekti. Karşısındaki kadın da rüyalarının kadınıydı.
Kırk Haramiden birisiydi.
Kaçıncısı olduğundan da habersizdi.
Asıl olan, dillere düşmekti.
Düştü.
Reklam panosuyum. Yapılan reklamı değil, kimin reklamı okuduğuna dikkat ederim.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.