ŞİMDİ YAZIYORUM/İNSANIMDAN GÖRÜNTÜLER/ESAT NACİ ÇETİN
1980’li yılların Gümüldür Belediye Başkanı.
Evi yol üzerinde Esat başkanımın. Evinin önünden her geçişimde başkanlığı gelir gözümün önüne
ve şimdikilerle kıyaslama yaparım. Yönetici vasıflarının tümünü taşıyan, gariban babası,güleryüzlü,
dudaklarının arasından hayır kelimesi çıkmayan,hoşgörüde sınır tanımayan. Çözüm üreten,
kapısına her geleni geri çevirmeyen.Okullara yardım eden, gençlere ve çocuklara kucak açan bir başkan.
Personeliyle ayda bir yemek yiyen ve onlarla sohbet eden. Her sabah belediye binasında bulunan tüm birimlerini dolaşıp
hal hatır soran. Seçimlerde kendine oy vermeyen personeline bile iyi davranan başkan.
Esat başkanım, her zaman seçime hazırdır. Neden mi ?
Çocukluk defterimin sayfalarını karıştırdığımda, Esat başkanımın dini bayramlarda tüm evleri ziyaret ettiğini görürüm.
Nerde bir hasta var başucunda bulurum, her cenazede tabuta uzanan ellerini görürüm.
Düğün ve nişan merasimlerinin şeref konuğudur her zaman.
Yaşlılara hürmet etmedeki inceliğini örnek almışımdır.
Kısacası sırf seçim zamanı hatırlamaz halkını, şimdikiler gibi.
1986 yılında belediye zabıtası olarak göreve başlayınca daha yakından tanıma fırsatı buldum Esat başkanımı.
İnsanlarla konuşurken sözcükleri seçmesi, saygıda kusur etmemesi, giyimine dikkat etmesi gözümde gün geçtikçe büyüyordu.
Kendini öyle çok sevip saydırmıştı ki, bir gün çarşıda görevim sırasında bana hakaret eden bir vatandaşı karakola çektirip,
tam şikayetçi olacağım sırada Esat başkanımdan haber geldi, şikayetçi olmamam konusunda.
Başkanıma saygımdan dolayı vazgeçtim şikayetimden.
Daha sonra karakola gelen Esat Başkanım olayı öğrendikten sonra,bana hakaret eden vatandaşa dönerek benden özür dilemesini söyledi.
Olay büyümeden tatlıya bağlandı. Bunun gibi daha bir çok olayı büyümeden barıştırarak halletmiştir.
O yıllarda kurduğumuz Gümüldür Turizm Tanıtma ve Halkoyunları Derneğimize özel,
bina tahsis etmesiyle gençleri kahvehane köşelerinden kurtarmıştı.
Herhangi bir ihtiyacımızda bir evladın babasına gittiği gibi Esat başkanımıza giderdik.
O da bizi boş çevirmezdi. Daha da cesaret verirdi çalışmalarımız için. Derneğimizde halkoyunları dışında,
yabancı dil kursundan tutunda arıcılık kursu bile açmıştık o tarihlerde.
Geçen hafta Esat başkanımın düştüğünü ve hastaneye kaldırıldığını duyunca öyle çok üzüldüm ki.
Evine gittim, hizmetinde kusur etmeyen gelini ile görüştüm. Başında oğlunun kaldığını, iyi haberini alınca rahatladım.
Bu gün hastaneden çıktığını duyar duymaz çocukluk arkadaşım Serpil ile ziyaretine gittik.
Bacağına platin takılmıştı, iyi olacaktı Esat Başkanım.
İnsanoğlu ne ekerse onu biçiyordu. Ne çok seveni vardı, Esat başkanımın evi dolup, dolup boşalıyordu.
Dünyada çözümlenmeyecek hiçbir iş yoktu, yeterki sevgi ve hoşgörü yolundan ayrılınmasın.
Büyük geçmiş olsun, Rabbim acil şifalar versin. Bir daha ki ziyaretimde,
(yıllar önce personeline vermiş olduğun yemekte istekte bulunduğun şarkıyı,
bilemediğim için söyleyememiştim)
’Nereden sevdim o zalim kadını’ senin için öğrendim ve söyleyeceğim Esat başkanım.
16 Ekim 2010/Nilgün Kurt
ŞİMDİ YAZIYORUM/İNSANIMDAN GÖRÜNTÜLER/ESAT NACİ ÇETİN Yazısına Yorum Yap
"ŞİMDİ YAZIYORUM/İNSANIMDAN GÖRÜNTÜLER/ESAT NACİ ÇETİN" başlıklı yazı ile ilgili düşüncelerinizi ve eleştirilerinizi diğer okuyucular ile paylaşın.