- 1533 Okunma
- 11 Yorum
- 0 Beğeni
BİR BARDAK AŞK/TI ÇAY
Mahsunlaşmış bir yalnızlık şarkısı söylüyorum bu akşam..
Ellerinin dokunduğu yerlere koyuyorum başımı.
Ruhum dingin bir deniz gibi ,çarşaf çarşaf serildi,gökyüzünün maviliklerine.
Bu benim gördüğüm toz pembe masal içinde sen ve ben olan.
Bir varmış bir yokmuşla başladı herşey.Önce var olmayı öğrendi.Bir bakışta çarpıştı iki çift yeşil göz.Tek vurgunda ,vurgun yemiş yüreğimize söz geçiremediğimiz o salınan salıncaktaki sen ve ben..
Asma ağacıydı en gizli sığınağımız.Temmuzun ılık esen rüzgarıydı yudumladığımız çaylarımızdaydı nefesimiz.
Yanımdaydın.Ama seni özleyişlerim kat be kat artıyor.Bu nasıl olur insan sevdiğini yanındayken bu kadar delice özlermi.
Korkarmı ya bırakıp giderse ya sesini bir daha duyamassam diye .Öyle bişey olursa nasıl dayanırım.Sen ve ben tek elmanın kokusundaki aşkımız.
Böyle geçen en güzel günlerde evlendik.Masallarımız ayrı ama renklerimiz hep beyazdı.
Adeta periler ülkesinde yaşıyor,her an ruhumuzu saran bilmediğimiz tatmadığımız duyguların bizi alıp sürüklemesiyle kanatlanıp uçuyorduk.
Güneşin hiç sönmediği ,yıldızların yüreğimizden hiç kayıp gitmediği ay/ın o loş
ışıklarındaki danslarımızın verdiği saadetler ve bu doyumsuz tarifi imkansız
güzelliklerin hiç bitmemesini istiyorduk.
Zamanın akrebini durdurup, yelkvana izin vermiyorduk.
Tek isteğimiz içinde yaşadığımız aşkı çemberlerini daraltarak kendimizce kurduğumuz dünyayı birlikte paylaşmaktı..
Beş yıl sonra..
Böylesi zifir bir gecede ay neden kendini göstermiyor.
Biraz çıkıp aydınlatsa içimi ne olur sanki.
Ruhum perde perde karanlığın en koyu katmanında kayboldu.
Kör düğüm atılmış halatın boğazımı sıktığı o noktadayım.Rüzgarın delice çığlığıyla kendime geliyorum.
Rüzgarın evin duvarlarına çarparak çıkardığı sesler korkudan ölmem için adeta sebep olacak.
Baykuş sesleri rüzgara eşlik ediyor..Sanırım bu gece ay/da hiç çıkmayacak.
Korkuyorum . Bu karanlık beni korkutuyor.
Gözlerimi kapatarak adeta sedler çekiyorum karanlığa.
Saat 02/36.
Rüzgar hala tüm şiddetiyle uğuldayarak esiyor.
Ay hafifte olsa siyah bulutların arasından grilikleriyle göründü.Dalların sallanması tülümden içeri girip duvarımda gölge oyunlarıyla beni korkutlmaya devam ediyor.
Sanki birileri beni gözetleyip, fırsatını buldukları ilk anda kanımdan istifade etmeyi düşünüyor.
Gözlerim acımaya başladı .Üzerime çöken ağırlığa rağmen dayanmaya çalışıyorum.
Çok uykum var.Ama teslim olmamalıyım.Bu rüzgarın şiddetlenmesi neye işaret.
Karanlıkta zoraki de olsa aydınlanmaya çalışan ay bana ne anlatmaya çalışıyor.
04/02
İçtiğim üçüncü bardağın son yudumunu alıyorum..
Hafif bir soğukluk geliyor dilime..
Tekrar ısıtmaya üşeniyorum çaydanlığı zaten istemiyorumda artık içmeyi.
Uykum iyice açıldı.Canım artık iyice sıkıldı.Çocukların odasına gittim.Bu kızda hep üzerini açıyor.
Canım yavrularım nasılda melek gibi uyuyorlar.Ne kadar masumlar..
Kütüphaneden en son aldığım kitabımı alıyorum.Daha elime alırken farklı iklimlerde dolanıyorum.
Pencerenin önündeki sallanan sandalyeme oturup ilk sayfasını okudum.3/4/5/10...Ama hiç bir şey anlamadım.Okuduklarım zihnime yerleşmedi.Boşuna okumuş yada hiç okumamış gibi gibiyim.
Tekrar başından okumak için dönüyorum sayfaya ama yok olmuyor aklım almıyor..
Bir boşluğa bakar gibiyim.Kelimeleri tanımıyor anlamlandıramıyor gibiyim.
Başımın yana düşmesiyle bir süre sonra acıyan gözlerim zorakide olsa kapanmaya başlıyor.
Sözümü dinlemiyor gözlerim.
Gıcırdayan ve hızla kapanan bahçe kapısının sesiyle irkildim.İçimi saran belli belirsiz korku yüreğime buz gibi bir esinti bıraktı.
İstem dışı titremelerime dişlerimin takırtısı eşlik etmeye başladı.
Olduğum yerde kalakaldım.Şömineye attığım odunlar odayı iyice ısıtmıştı ama ben üşüyor buz kesmiş bedenimle titreyen bir ağaç gibi yapraklarımı döküyordum.
Zil sesi ve.
--Nurten açsana kapıyı duymuyormusun.Allahın belası kadın .Çekine çekine içerden kilitlediğim kapıyı açıp kenara kaçtım.
Leş gibi kokuyordu .İçki küpüne batıp çıkmış gibiydi.Sigarasının son nefesini korkan yüzüme sindire sindire üfledi.
Ve bitmek üzere olan izmariti halının üzerine atıp ayakkabısıyla ezerek söndürdü.
Yüzüm korkudan bembeyaz kesilmiş dilim damağıma yapışmıştı.Konuşmaya her çalışmamda attığım her iyimser adımda yüzüme inen tokatların karnıma ve sırtıma aldığım darbelere rağmen kimseye derdimi anlatamıyordum.
Dış dünya ile bağlıntımı iyice kesmiş,kendimi çocuklarıma ve kendimce uydurduğum masallarıma gizlemiştim.
Bir tokat çarptı gözümde neye uğradığımı şaşırdım..
--İçki getir çabuk
Aptal kadın ne bakıyorsun,duymuyormusun..
Savrulan küfürlere artık kulaklarım alışmış yadırgamıyordum.
Hep tatlı sözler duyduğum uğrunda herkesi yok saydığım ,sevdiğim beni incitmeye korkan birinin ağzından böylesi sözleri ,onun içkili olmasına veriyor yine ona toz kondurmuyordum.
Aşık olduğum umutlarımı onunla yeşerttiğim, kalbimin hazar yaprakları gibi solup gitmesine izin veremezdim.Her türlü dayak ve hakaretine rağmen sabrediyordum.
Biz söz vermiştim.Asma ağacının altında.İyi günde ,kötü günde.Hastalıkta sağlıkta.
İçkisini bir yudumda bitirdi..Artık sadece ne söylediğini bilmez bir şekilde sayıklıyordu.
Üzerine örttüğüm batteniye bilmiyordumki onun sıcaklığına son dokunuşumdu.
Ben.
Her zaman seni özlediğimde ,yanımda olmanı istedğimde ,o bir bardak çayı her yudumladığımda ,bilirimki sende benlesin...Bir başlangıç tı belki .Bitiş çizgilerimin hiç olmadığı bir koca çınar vardı..Asma ağacının altındaki sedirdeki yerin ve sırtını yaslağıdın minderin ve senin yanında oturup güzel şarkılar dinlediğimiz radyomuz ile öylece seni bekliyoruz.
Birbirimize baktığımızda içimin o ilk günkü aşk ile yanmasıydı .Hala yanıyordu ama acıdan..
YORUMLAR
Hikayeye girişte her şey normal seyrinde gidiyordu..
yüreğimde gençlik fırtınaları yer yer esmeye başladı
anılar bir film şeridi gibi gözlerimin önünden geçiyordu
kendi kendime iç çektim
ve...
sabırla hikayeyi okumaya devam ettim
birden
işte o illet geliverdi
tüm büyü bozuldu
içki...lanet olası
iç /ki deli olasın
İç/ki yiğit olasın
ahhhh...
çilekeş sevdalar
boynu bükük sevdalar
gözü yaşlı yürekler
nasılda katlanmak zorunda bırakır
nasılda emer emeklerini
içimi yaktı usta ...
boğazına düğümlenen vefalı sözlerin
Ben.
Her zaman seni özlediğimde ,yanımda olmanı istedğimde ,o bir bardak çayı her yudumladığımda ,bilirimki sende benlesin...Bir başlangıç tı belki .Bitiş çizgilerimin hiç olmadığı bir koca çınar vardı..Asma ağacının altındaki sedirdeki yerin ve sırtını yaslağıdın minderin ve senin yanında oturup güzel şarkılar dinlediğimiz radyomuz ile öylece seni bekliyoruz.
Birbirimize baktığımızda içimin o ilk günkü aşk ile yanmasıydı .Hala yanıyordu ama acıdan..
evet ...maalesef acıdan...
tebrikler ...usta kaleme
dualarımdasınız
Sözler duyarız,yazılar okuruz...bazılarını güneş değmemiş.bazıları hiç bir kulakta yolculuk etmemiş...yabancı gelmez içini titretiyor sa..sarıyorsa seni sıkıca kuşatıyorsa...!
işte öyle bir haykırış..bu çığlık ne kulak dinler ne akıl...yüreğin öz evladıdır,oradadır ikizi,canı ve ruhu...
Bu hikayeyi yıkamak ister yüreğim...yıkayarak hoş seyrine eşlik edip yüreğimle şenliğe katılmak isterim..
Harflerin,kelimelerin,cümlelerin gücü ve ruhu vardır..hikayeler,romanlar,şiirler gücü olanlarla yazılır...eğer ruhu varsa bu kıratta değer ortaya çıkar...göz yaşlarıyla yazılanlara göz yaşlarıyla eşlik eder gönül köprüsü kurarsın...
Dil için kalbi tebrikler...yaşananlar için kalbi sabırlar... Mehmet Eren