Cevapsız Sorularla Yaşamak
---------Acının tarifini kim yapabilir? aslında kise yapamaz.
Ancak herkes kendi tatlısından biraz katarak tatlandırabilir acısını benim gibi.
Ama hiç birisi birbirine benzemez ,tatlandırılan acılar.
Pardon yanlış giriş yaptım tatlıyla başlamam lazımdı tatlı tatlı okunsun diye.
Demek ki benim acı hiç tat almamış , acıtıyor hala zehir zemberek ,değdiğin an boşalıp işkencesi dayanılmaz bir hal alan, bir yandan da alışkanlık yapan bir uyuşturucu
olmuş.
-----------Tacirliğini sadece kendine yapan ,sadece kendini zehirleyen birisiyle karşı karşıyasınız. Korkmayın zarar vermez aksine kendinden başkasına çok büyük sevgi besleyen karşılıksız sevgi veren birisidir o.
------------Biraz uçuk biraz kaçık birazda kendine bile muhalefet yaşayan, sevdiklerini kaybeder diye iktidar olmayı istemeyen, doğru ve yanlışlarını kendinde gizleyen, yanlışın karşısında üzülüp belli etmeyen ,doğrunun sancısını çeken hiç ama hiç tahmin edemeyeceğiniz çirkinlikdeki yüzün sahibi ,tanımadığınız belki de en son tanımak istediğiniz birisidir o.
------------Diyeceksiniz ki çok mu önemli ;dünyanın en dip yerinde ki bir noktanın en zayıf zerresi merak edilirmi: yeryüzündeki güzellikler dururken ve de o güzellikleri yaşamanın mutluluğuna erişmişken.
-------------Bende merak etmiyorum artık kendimi. Nerden geldim nereye gidiyorum? kimim? yolum eğrimi doğrumu? fikrim sağ mı sol mu? kalemim satlık mı çürük mü yoksa ucu açılmak istemeyen deftere küsen bir tahta parçasımı?
--------------Artık soru soracağım sormak daha kolay cevapsız kalsa bile.
14/10/2010
Muhtar Gazi TOPAL
MALATYA
*
YORUMLAR
Maalesef, sormak;cevaplamaktan daha kolay..
Amma.. kendi sorduklarımıza, kendi içimizden cevaplar bulabiliyorsak ve adalet terazisinde tarttığımızda "hak" olan tarafta olduğumuzu görüyorsak, işte o zaman sormak da cevaplamak da farketmiyor.
Sor sorabildiğince..
Cevap: Her şey kendin'ce..