"An"ı yaşamak...
Bu yıl doğumunun 800. yılını kutladığımız Mevlana’nın herkesin dilinden düşmeyen büyük sözleri vardır.
“Gel, gel, ne olursan ol yine gel. İster kafir, ister mecusi, ister puta tapan ol yine gel. Bizim dergahımız, ümitsizlik dergahı değildir. Yüz kere tövbeni bozmuş olsan da yine gel...” sözü en tanınmış olanı.
Yine, 7 öğüdü aynı derecede önemli ve tanınmış bir rehberdir.
“Cömertlikte yardım etmede akar su gibi ol
Şefkat ve merhamette güneş gibi ol,
Başkalarının kusurunu örtmede gece gibi ol..
Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol,
Tevazu ve alçakgönüllülükte toprak gibi ol,
Hoşgörülükte deniz gibi ol,
Ya olduğun gibi görün...
Ya göründüğün gibi ol...”
Benim, Mevlana’ınn en çok beğendiğim sözlerinden birisi şudur:
“Pişman olmayı kendine âdet edinirsen boyuna pişman olur durursun! Nihayet bu pişmanlığa da daha ziyade pişman olursun! Ömrünün yarısı perişanlıkla geçer, öbür yarısı da pişmanlıkla heder olur gider! Bu fikri, bu pişmanlığı terket de, daha iyi bir hâl, daha iyi bir dost ve daha iyi bir iş ara!” (Bu konu, başka bir zaman ayrıntılı işlenmesi gereken, çok önemli bir konu)
Fakat, şu söz üzerine söz tanımıyorum: “Düne dair ne varsa dünde kaldı cancağızım. Bugün yeni bir gün, yeni şeyler söylemek lâzım”…
10 yıl sonrasına, gelecek yıla, 6 ay sonrasına, hatta yarına ait planlar kurup, hesaplar yapmak belki ileriye hazırlık için gereklidir. Fakat, kim garanti verebilir, yarının ne olacağına, kimi yaşayıp, kimin kalacağına…
Dün, dünde kaldıysa, yarının garantisi yoksa; bugünü, şu “an”ı yaşamak olmalıdır amaç.
Hayat, iki sonsuz karanlık arasında bir kibrit şulesiyse, şulenin her anının en iyi biçimde değerlendirilmesi gerek.
1899-1986 yılları arasında yaşayan Arjantinli şair, öykü ve deneme yazarı Jorge Luis Borges, 85 yaşında hasta yatağında yazdığı ve tüm insanların “an”ı yaşamakta ne kadar büyük bir yanlış içerisinde olduğunu gösteren şu yazısı, insanların yaşamdan keyif alması, mutlu olması için, büyük bir ders niteliğinde…
YENİDEN BAŞLAYABİLSEYDİM EĞER
Eğer yeniden başlayabilseydim yaşama,
İkincisinde daha çok hata yapardım
Kusursuz olmaya çalışmaz, sırt üstü yatardım.
Neşeli olurdum ilkinde olmadığım kadar
Çok az şeyi ciddiyetle yapardım.
Temizlik sorunum olmazdı
Daha çok riske girerdim
Seyahat ederdim daha fazla
Daha çok, güneşin doğuşu izler,
Daha çok dağa tırmanır,
Daha çok nehirde yüzerdim.
Görmediğim birçok yere giderdim
Dondurma yerdim doyasıya,
Ve daha az bezelye.
Gerçek sorunlarım olurdu
Hayali olanların yerine
Yaşamın her anını gerçek ve
Verimli kılan insanlardandım
Yeniden başlayabilseydim eğer,
Yalnız mutlu anlarım olurdu.
Yaşam budur zaten.
Anlar, sadece anlar.
Sizde “an”ı yaşayın!
Hiçbir yere yanında
Termometre, su, şemsiye ve
Paraşüt olmadan gitmeyen insanlardandım ben
Yeniden başlayabilseydim
İlkbaharda pabuçlarımı fırlatır atardım
Ve sonbahar bitene kadar
Yürürdüm çıplak ayaklarla
Bilinmeyen yollar keşfeder,
Güneşin tadına varır,
Çocuklarla oynardım, bir şansım olsaydı eğer.
Ama işte seksen beşindeyim
Ve biliyorum ölüyorum.
Jorge Luis Borges