- 722 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Benim Turnalarım....
Mevsim bahar olunca, önü yaz, sonu güz, baharın öncesi de kıştır. Yine bir iş çıkışı, ama yine heyheylerim üzerimde ve kapkara bir gecenin akşamıydı. Bu saatler trafiğin curcunaya döndüğü anlardı. Tıkanmıştı trafik bekliyordum. Sinirlerime kendimce bir ölçüm yaptığımda, dudaklarımda ki küfürlerin şuursuzca sıralandığının farkına vardım.
Herkesi nasıl etkilerdi bilmem, ama beni bu şehir delirtirdi.
Niye böyleydi ki bu yaşam beni hep deliler başı deli bekir gibi yapıyordu. Deli Bekir gerçekten varmıydı? Yoksa öylesine biri söylemiş dilimize mi dolamıştık?
Parmağım radyonun düğmesini iradem dışında bir hareketle açmıştı. Radyonun sesini duyar duymaz, sanki ikinci kişiliğim varda geri gelmiş gibi durakladım. Yüzümün gerilmesinin gevşemeye başladığını, ruhuma bir ilacın zerkedilişini hisseder gibi oldum.
Çok içtendi, türkünün tadını, şekerini, damağımda hissettim.
Ne kadar güzel algılamıştım türkünün o kokusunu, keyiflenmek benim hakkımdı.
Bir anda türküye kendimi kaptırmış, uzun zamandır görmediğim birini görmüşlük havasıyla;
"Allı turnam bizim ele varırsan,
Şeker söyle kaymak söyle bal söyle", diyerek bende söylemeye başlamıştım.
"Gülüm gülüm kırıldı kolum"
"Tutmuyor elim turnalar ey"
"Ah gülüm gülüm yar gülüm"
"Kız gülüm gülüm turnalar ey"
Diyerek, izlediğim yoldan evime dönüşü kaçırmış, kendimi şehirin dışında minik bir tepenin üzerinde bulmuştum.
Severdim ıssızlığı, saygıyla selamladım, yine ordaydı benim en sadık dostum ottu, çimendi, topraktı yabandı. Aşık Veysel’ide unutmadım tabiki, selamımı verdim hatırladım.
Her türkünün de bir sonu vardı. Radyomla beraber söyledik ama, türkünün de sonuna geliyordu istemesekte bitirecektik.
"Arap atın iyisine binerler"
"Mor çiçeğin koyusuna konarlar"
Severdim bu türküyü heyheylerim yatışmıştı. Tepe de oturup sigaramı içerken, karanlıkta mor çiçeği uzun uzun düşündüm.
Çünkü bilirdim ki;
Arap atı önce taydı,zamanı geldimi artık aygırdı,
Mor çiçekler arısız, arılar mor çiçeksiz, olmazdı,
Ballı şekerli selamı söyleyen sadece turnalardı,
Türkülerimiz söylenince çırpınırdı yüreklerimiz,
Balı şekeri bitmedikçe selamı getiren turnalardı.
Karanlık ve geceyle vedalaşırken;
"iyi geceler, benim dostum toprağım yabanım" dediğim sırada, çok yükseklerden gelen duyduğum sesi biliyordum.
Nasılda uymuştu benim için söylediğimiz türkü ve benim turnalarım.
Bildiğim bu ses bir türkü gibiydi, turnaların o güzel sesi kulağım da dalga dalgaydı, muhteşem kanatları ballı şekerli selam yüklüydü ve artık göç zamanıydı.
Çok az kişinin bildiğini bilemedim ki, eşi vurulunca kahırdanmıdır? aşktanmıdır? ölür benim allı turnalarım?...
Karanlıkta olsa uçar benim allı turnalarım... İyi geceler benim allı turnalarım...
02-06-2007
Mehmet Kaya