- 1360 Okunma
- 9 Yorum
- 0 Beğeni
KLAVYE KADINLARI
Hayat içinde yanından geçtiğimiz, komşumuz, arkadaşımız ya da evimizin penceresinden baktığımızda göz ucuyla selamlaştığımız yüzler.Ailesi evi işi yaşam çerçevesi herkes kadar belli, sıradan, birbirinin dışında hayatlar. eşinin gözlerinden çoktan düşmüŞ, çocukları için sadece anneler gününde anne.Yaşamın ortalarında dıştan başarılı, içten çoktan yenilmiş kadınlar.
Akşam herkes uyuduğunda ya da işyerinde küçüçük boşluklarda klavyelerine dokundukları anda değişen kadınlar.
O andan sonra herşey olabilirler, bekar, bilgili, tüm sanatlardan anlayan, ressam, yazar, güzel, onurlu, Hiçbiri 30 yaşın altında 50 yaşın üstüne de çıkmazlar. "Çok okuruz" derler ama tüm duygularını msn ikonlarıyla anlatırlar. Alfabenin sesli harflerini de kullunmaz onlar.
Hiç çicek almamış kadınlar sanal gülleri koklar, gönderilen çayları içerler okey oynarken, herşey çok güzeldir. İstediklerini baştan çıkarır, istediklerine aşık olurlar. Ne anlattıkları gerçektir ne de karşılarındakilerin anlattıkları. Sevgilerin eskiyip tükendiğinineden, anlaşılmadıklarından, dürüst yüreklerinin hep ruh ikizini aradıklarını ama bulamadıklarından bahsederler içten oldukları iddiasıyla.
Kendilerine ait olmayan şarkılardan , şiirlerden derleme süslü cümleleri,başkalarına ait fotografları da vardır sanal alemden kopyalayıp yapıştırdıkları.
Kendi gibi olmaktan, donanımlarından, olmayan işlerinden , en acısı da dürüstlükten ve yalandan nasıl nefret ettiklerinden bahsederler karşılıklı.
Bir süre sonra karşılıklı çizilen resme hayran hayran bakıp birbirlerine aşık da olurlar üstelik. Ama aynı anda karşılarındakinden saklayarak, yaşadıkları, birbirinin kopyası başka aşkları da vardır çoğunlukla msn listelerinde bolca.
Bütün bunlar biri diğerinden uzaklaşacak kadar yeni birini bulana kadar sürer gider.
Oysa gerçek ve sanal arasındaki uçurumlarla en dürüstün, en çok sevenin, gerçek yaşamlarında, yanıbaşlarında olduğu, ya da geleceklerinde olabileceğini unuturlar gider...
Sonunda geldikleri noktada gerçeğin yalanla karıştığı, sözde sevilenin, hep bir buzlu cam ardında kaldığı, bir karmaşa içinde kaybolur giderler.
Artık ne eski halleri kalır ne de gerçekle yüzleşme güçleri. Geriye kalan eskisinden karanlık kocaman bir yanlızlıkdır artık.
Tek çıkış yolu kalmıştır... Yeni kimlikle yalanlarla devam eden yeni sanal paylaşımlar...
YORUMLAR
Bilgisayarla yeni tanışıyorum . MSN falan bildiğim yok.
Turk Dünya diye bir siteye öğretim görevlisi arkadaşım ikimiz için de evlenme ilanı verdi.
Ne sayfa açmasını, ne posta yazmasını bilmiyorum.
2. gün bir bayandan teklif geldi. Yurt dışından.
İ-net cafeyi çalıştıran çocukların yardımıyla okur-yazar oldum posta kutumu.
Bayandan o kadar güzel yazılar geliyor ki, hayran oldum. " Hah, tamam; ruh ikizim."
10 günün içerisinde uçtum.
Gördüm ki ve duydum ki;
Hiç ortak ilgi alanımız yok.
Yalanın her türü onda.
Meğer 'kopyala-yapıştır' varmış burada.
Ve esas ismini 15 gün sonra öğrendim.
Mükemmel bir yazıydı.
Paylaşım için teşekkürler; saygı öncelikli sevgiler.
öncelikle kutlarım tam ben bu mesele üzerine çalışırken sizin yazınızın gelmesi bizim gibi düşünen lerin var olduğunu ortaya koydu sanaldaki yok oluş ve bölünmüş kişilliklerin bir pisiko analizini yapacak durum damıyım diye düşünürken sizin yazınız la karanlık sanal gerçeyi su yüzüne çıkarı verdi bu konuyu işlemenizzi devamını getirmenizi yürekten istiyorum bu konun peşini brakmayın lütfen güzel yazınız için sizi kutluyorum takipçinizim saygılarımla
orkun_a tarafından 10/15/2010 3:21:17 AM zamanında düzenlenmiştir.
Süreyya Nur Eyüboğlu
Yalan çok doğurgandır. Bir defa başlandımı sonu gelmez. Beyazı, sarısı, kırmızısı derken siyah'a kadar gider.
Telefonlar da tehlikelidir iradesiz ellerde. Deccal'in oyuncağı olurlar. Kulların sapıtmasına hizmet eder teknoloji.
Sadece kadınlar değildir kolayca yoldan çokan ya da değişiveren tuş ya da klavye elinde iken.
Erkeklerde düşer aynı hatalara.
Unutulabilir kutsal yuva, ve kandisini seven canlar.
Burada ki esas ince nokta bu yazının bir kadın elinden çokmasıdır.
Zayıflıklarını asla kabul etmeyen ve kendisine aşırı güvenen kadınlar için kadın gözü ile gösterilen bir gerçek tespittir.
Teknolojinin herkese fırsatlar sunduğu ve olumsuz yönde değişime neden olduğu gerçwktir.
Vaz geçemeyiz elbette. Fakat zararını da farkedip, kabul ederek temkinli olabiliriz.
Takdir ettim ve candan kutladım gören gözü.
Candan tebrik ettim samimi yüreği ve bu kusursuz paylaşımı.
10 numara çok az ama bu kadar var. On da da geç kalmışım.
Gönlümün yazısı oldu bu gün.
Selamlar.
Engin Tatlıtürk tarafından 10/14/2010 10:04:06 AM zamanında düzenlenmiştir.
Süreyya Nur Eyüboğlu
Hayatın tam ortasında durulup yazılmış bir yazı..günümüze..geleceğimize dair..biraz tarafgir olmalıyım..insanın sevdiceği hayata dair sözden ağaç dikerse..kalple alkışlamak farz olur...varlığın daim olsun...
Arkadaşlar bir duyum aldım ...gelecek yazı biraz biz erkekleri hırpalayacakmış...(;
Süreyya Nur Eyüboğlu
O KADAR ÖNEMLİ Kİ DEĞERLENDİRMEN, YÖNLENDİRMEN ...
ELİNE YÜREĞİNE KALEMİNE SAĞLIK CANIM BENİM
Maalesef, günümüz teknolojik çağının inkar edilemez gerçekleri bunlar..
Süreyya Nur Eyüboğlu
YÜREKLENDİRDİNİZ TEŞEKKÜRLER
Yazınız......
Tek kelimeyle mükemmel anlatımdı; gerçeklere dokunarak..
Sanırım insanlar gelmek istedikleri ile bulundukları nokta arasındaki uçurumu bu şekilde kapattığını sanıyor. Belkide gerçeklerle yüzleşmekten ve kendi gerçeklerini görmekten korktukları için sığınıyorlar klavye arkasına. Oysa ruhlarını esir ediyorlar bilinmeze farkında olmadan.
Süreyya Nur Eyüboğlu
İKİNCİ GÜN VE İKİNCİ YAZIDA YÜREKLENDİRDİNİZ
SAYGILARIMLA
Süreyya Nur Eyüboğlu
İLGİNİZE TEŞEKKÜRLER
Süreyya Nur Eyüboğlu
Nasıl baksak çokta bilemiyoruz, bu çağın bir dili artık,sesiz konuşmak...İnsanları dehşete düşüren biryüzü olduğu gibi, gönülleri tamir eden bir yüzünün de varolduğunu sanıyorum. Yoksa neden insanlar saatlerce bir yalanın ardından koşsunlar. Bilimsel bire izaha kavuşmasada, insanın haz ve elem dünyasının sandığımızdan çok daha zengin olduğunu bize öğretiyor.Ben işin bu yanıyla ilgileniyorum daha çok.
Dokunmak güzeldi...Yürekten kutladım.Selam,saygı...