12
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2116
Okunma
(Yaşamak ve seninle ölmek dilerdim vefâ içinde Aşka. Bir kalp hakiki manada bağlı ise eğer karşındaki insana, rüya da dahi olsa kalp daima diridir sevgiliye,biline.)
Şu an nasılım ve son bir haftadır ne düşünüyorum hiç bilmiyorum. Her şey boş, her yer boş, hep boş sanki. Biliyorum aslında ama korkudan dillemek istemiyorum kendime belliki. Bomboş bir bakış ve lâl bir sûkut ile dolaşıyorum ortalıklarda.
Çok sakinim ama, yara almış bir gemi gibi meçhule demirliyim. Boğuşmuşum okyanuslarda ve kan fırtınası bir limanda mahsur sanki,iskele sancak içim ayaz bir rûzgara.
Savruldukça kalkarmı yine humeyra?
Meçhul bir bekleyiş hayatta canımı en çok yakan gerçeğimdir benim. En kötü belirginlik hiç bilinmezlikten çok çok iyidir benim için. Hele de bu şekil ve bu sıralarda.
Son bir yıldır anlayamadığım bir anlamsızlıkla derin bir bilinmezliğe sürüklendim. Veya sürükledim kendimi diyeyim. Kabul etmek istemedim gerçekte ve sebeplerini defalarca yalvarır bir yalvarışla bildirdim sana. Merhamet dilendim vicdanına. İçimde vâveylalar kopardım ama engel olamadım buna. Kana bölendi kaç gecem ve rüyalarımda uyandı sana kaç hecem,bilemedin işte bunu sen.
Bekle dedin hep bana, o zaman neden?
Kaç gece rüyalarımda acı içinde gelip evime, şu arka oda da üzerini örtünüp uyudun bir bilsen. Gel diye hiç çağırmadımki seni ben, neden geldinki bana yeniden ve hep yeniden?
Öyle bir düşün rüyası olurmuymuş dediğin gibi bunu bir bilsem.
Ya kararsızlık içinde hem isteyip hem istemeyişlerin ve bana şefkat dolu o boş bakışların. Hep gözümün önündeydin ve gerçekmiş gibi hep seni seyrettim.
Her uyanışta fırladım telaş ile ve’ nasıl olur ama Rabbim? böyle böyle gerçekler var ortada, Olurmu hiç böyle? Olamaz, olmaz dediysemde.!
Olmadı işte... ertesi uykumda ’yûsra yûsra’ diye seslerle uyandım hep sana.
’Kolaylaştıracağız, kolaylaştıracağız’diyordu Rabbim bana. Ayetin yalanı mı olurmuş peki ? Kendi adıma elbet haşa,sen düş demiş olsanda buna.
Alnında ki o izbe çukurlar kaç kece gözlerimle dolup dolup boşaldı ve yüzünü çizgi çizgi zihnime kaç melek resmetti,lisanıma ezberletti seni bir bilsenki ?
Hiç bilemedinki ve anlamadın bir kere beni.
O gece o yerde seni bulmam içindi belki. Yoksa nasıl bilebilirdim ki seni ?
Bilirim ki Rabbim diledi bunu ama biz kabul etmek istemedik işte. Senin bu kararsızlığın yokmu ? Kül-li kader hükmeder oysa lâkin,Cüz-i Kader artı-karar verip onaylar kullar . Bizde eksi ve aksi oldu bu işte.
Çünkü der ki Kur’anı Kerim’de Rabbim,’biz seni Hatice ile güçlü kılmadık mı’? diye?öyleydiya,bu bir kaderdi belli.
Sana Shakespeare veya şehla dudaklardan dökülmüş sözlerle hiç konuşmadım ben. Sana direkt olarak kalbimle söyledim tüm ahlaz cümlelerimi ve konuştum soluksuzca yaşadığım tüm bu gerçekleri. Ve ya düşmüydü dediğin gibi bilmemki. Derdim kalbindi ama kaç gelişimde hârelendim ve kaç tekrarda arafta buldum tekrarca kendimi.
Bir dağa haykırır gibi bağırdım sana lâkin, sesim yankı olup gerisin geri hüzünle döndü her defasında bana. Belki anladın belki anlamadın bilmiyorum onuda.
Belki düşümden uzak çok daha şekilsiz bir yürek taşıyorsun içinde ve belki çok daha temiz ve onurlu bir kalp sahibisin canında.
Biliyorum, bilmiyorum işte.
Boş bakıyorum uzağa ve hiç bir şey düşünüyorum bana,ama ne çok şey birikmiş içimde sana.
Oysa, ne anlamı varki bunların ? Daha bir kere olsun bakmış değilsin bana ve tek bir hatıram dahi olsun yok sanki, en yakın ve en uzağında.
Bilmemki dediğin gibi gerçekten bir güneş mi olup doğdum dünyana yoksa kabus dolu bir yılgınlık mı getirdim günlerce sana ? Bir yalan mıydı tümüyle varlığım yoksa o durgun bakışlarında?
Şu an cennete götürmek isterdim seni ve yıkamak dilerdim kevser havuzunda yeniden doğmak gibi içini. Günaydın demek isterdim ve güneşe küs gerçeğini yok etmek dilerdim inanki. Canını yakan o gerçeği kalbin ve ruhundan söküp şu an, seni mutlu edecek mucizeyi arz"da da olsa koparıp getirmek isterdim sana,Rabbimden gelmek isterdim sana.
Yepyeni bir hayat ile hemde.
Yaparmıydım bunu ben,yapardım inan bana.
Aslında artık bunları yazmaya gerek yok belki çünkü, senin ifadenle ’gerçek olan bir şey yok’ görünüyor orta da. Ama görmediğin bir gerçek var-dı benim dünyam da.
Yorulduğumu hissediyorum ve artık bunun bitmesini tabiiki.Tek bir arzum var senden ve ne olur kabul et lütfen. Yalnzca az bir kızıl vakit istiyicem rica ile istirham edicem.
Sana bir gün vereceğim ve asla yapmamam gereken o şeyi hayatımda ilk defa yapacağım. Sana gel diyeceğim ben ve seni söylediğim o yerde bekleyeceğim. Allah rızası için ve benim şu zaman içinde zerre kadar bir değerim olduysa yanında, kabul et bunu tek bir kereliğine.
Ki, değerimin olduğunu pek sanmıyorum ne yazık ki çünkü, ben bir (hiç) bile olamadığımı görüyorum senin hayatın da her ne kadar bunun tersini söylemiş olsan da sen bana.
isbat ister kalp ve âyinesi iştir kişinin bunu en iyi sen bilirsin değil mi ? Gelmeni isteyeceğim senden.
Bitmeli çünkü. Ama böyle olmuyor işte. Keşkeler ve neden niçinlerle olmuyor ve kalmamalı bu yıl geride böyle. Anlatamadım sana ve artık anlatmayacağımda çünkü sana göre manasızca.
Ama seni dinleyeceğim uzunca ve öylece dönüp arkamı gideceğim sonra. Eğer yüzünde o ifadeyi canlı olarak görmez isem ben, bu hikâye son bulmayacak asla. O yüzden kabul et lütfen ve anla.
Gözlerini yalansız getir bana.
Zamanmı? Bilmiyorum. Belki yarın, belki bir ay, belki bir kaç gün veya hafta. Ölürsem zaten asla. Ama sen bensizde yaşarsın tabi, o başka.
Kafamı toparlamalıyım önce. Ve merhametine sormuyorum senin çünkü, orada tek ağlayan bendim ama ne için.
Evet, artık bende diyorum benim yaşadığım her şey kafamdaki meşguliyetlerimin eseri olsun. Ama bilmem ki senin kafandaki meşguliyet kaç gece seni yaraladı. Kaç uykunda kaç rüyan böyle sonlandı.
Uykularımı kana bölemek istemiyorum artık ve arkamdan ’miss you’ diye seslendiğin çığlığı duymak istemiyorum inanki.
Sanırım bu benim en son felaketimdi.
Canım acıyor. Nerem ve nasıl ne için acıdığını bilmiyorum ama,bir yerlerimde derin bir sancım var.
Suçluluk belki.
Belki benim ismimi görmek canını sıkıyor ve görmek istediğin ve duymak istediğin en sonuncu insan dahi ben değilim.
Ama unutmaki bunu ben başlatmadım. Bekle diyen hep sendin. Aylar, günler, yıllar geçti seni beklemekteydim.
Neyi bekelmişim onuda hiç bilmiyorum.
Şimdi yine diyeceksin içinden,’sen ora da kendi kendine kurgulayıp duruyorsun bir şeyleri kafanda,daha önce olduğu gibi değil mi bana ? ’ Bırakıver kalbimi artık ne olur,öyle pay etsin seni zamana.
Her daim dediğim gibi,korkmaki sana ayak bağı olmayacağım asla. Ama bensizde olamayacağını biliyorsun sen ve bunu asla unutma.
Hayatın benim canımda bir dünya.
Soakaklarda geziniyorum sessiz ve sensizce. Caddelerde insanlara bakıyorum uzunca. Baktıkça içime birikiyorum ve başımı olgunca önüme eğiyorum. Suçmu işledimki ben, fâili meçhul benmiyim bilmemki.
Boşluk bumu diyorum kendime ve bürünüyorum asil bir hüzün ile sonbaharda Eylül rengime.
Sessizliğe gömüyorum kendimi sonra.
Hani, susmak insanı uslar ya, ben niçin sustukça yoruluyorum sana?
Bu gün kaç cümle kurdum bilmiyorum inan. Ve kaç bin düşünce geçti zihnimden artık hesaplayamıyorum,hesapsızım anlayacağın.
Zaten uzun vadeli düşler bende barınamzlar bilirsin, ben bu günümün gerçeği-yim-dir.
Yemekte yiyemiyorum iki gündür, boğazım düğüm düğüm boğuyor beni neden bilmem bu hüzün.
Sebep mi ? Biliyorum işte,bilmiyorum bu neki.
Yine sustum sana. Yinemi sustun bana?
Yazarlık bu işte,değişemem ki.
Ne değişmeli peki ? ? ?
Acıda,mutlulukta paylaşınca güzel...ve her acı muhakkak ve mutlak bir gün biter.!