BİRGÜN BENİ ÖZLERSEN bölüm 12
Sabah geç kalktı. Tatildi, okul yoktu. Ev halkı kalkmış ama Ayşe’yi yorgun, uyusun diye uyandırmamışlardı.
Kalktığında saat 10 gibiydi, neşeli kalktı; “ niye uyandırmadınız beni?” diye söylendi.
”Kalkıp da ne yapacaksın ki?” dedi evin genç kızı; “dinlen, çok yoruluyorsun.”
”Haklısın, çocuklar beni yoruyor. Hepsi okumak istiyor, evlerde biraz çalışsalar daha iyi olacak ama yeterli değil çalışmaları. Sen ne yaptın dikiş kursunda?”
Genç kız diktiklerini gösterdi; “bak, etek buluz diktim.
“Biraz kusur da olsa güzeldi, öğreneceksiniz. Hocanız nasıl, anlaşıyor musunuz?”
”İyi de çok kızıyor, beceriksizler diyep duruyor. İçimizde güzel dikenler var, onlara bile kızıyor.”
”Boş verin siz O’na, işinize öğrenmeğe çalışın.”
Bu arada kahvaltı da hazırdı, beraberce yediler. Biraz daha oturdu Ayşe, sohbet güzeldi, kızla iyi anlaşıyordu.
Kızı isteyen varmış, annesi açmıştı konuyu; “Sen ne dersin hoca hanım?”
”Aa çocuğu tanıyorum, efendi biri. Ailesi de iyi. Siz de biliyorsunuz, durumları da iyi. Tabi ki son söz kızın.” Dedi Ayşe
“O ne bilecek?”
”Yok, geçinecek olan o. Kızın rızası olmazsa vermeyin. İnsan sevmediği biri ile nasıl geçinir?”
”Ya ben nasıl sorayım? Sen bi ağzını arasan, konuşsan. Haber bekliyorlar, geleceklermiş.”
Ayşe; “ tamam ben konuşurum, bana gidelim.”
”Hadi, gidin konuşun.”
Ayşe kızı alıp, evine geldi. Kıza “kumaş vereyim” bahanesi ile getirmişti. Ev soğuktu, hemen elektrikli sobanın üç çubuğunu yaktı, kumaşları çıkardı.
”Ne dikmek istersin?” Diye sordu. “Bak güzel kumaşlar var.”
”Bilmem ki.”
”İstersen gecelik dik.” Güzel bir ipek kumaşı alıp, model tarif etti. “Çok güzel olur, ne dersin? Çeyizine koyarsın.”
Ayşe böylece çeyiz lafını açmıştı ve hemen konuya girdi; “seni isteyen varmış, sen ne dersin?”
Kız utandı.
”Utanma canım, ne var bunda utanacak? Evlenecek sensin, geçinecek sensin. Seversen gidersin, istemesen zorla değil ya! Çocuğu tanıyorum iyi biri, durumları da iyi, sen ne düşünürsün? Gönlünde biri var mı?”
”Yok, annem ne diyor?”
”Sana bağlı diyor.”
”Yok bana sormazlar ki, kendileri kara verir.”
“Soruyorlar işte bak, annen beni görevlendirdi sor diye.”
”Bilmem” dedi kız. Biraz korkak, biraz mahcup; “verirlerse giderim.”
“Yani istiyorsun öyle mi?”
“Evet” dedi usulca. “Yanlız bir korkum var, dedemler o insanları pek sevmiyorlar.Ya vermezlerse?”
”Sen istedikten sonra bir çaresine bakarız.”
“Sahi mi bana yardım eder misin? Biz birbirimizi istiyoruz.”
“Ya bak annen haber bekliyor, geleceklermiş.”
“Geldikleri zaman bize gelir misin?”
”Niye olmasın, gelirim.”
”Seni dinlerler, sözünden de çıkmazlar.”
Ayşe gülümsedi; “Üzülme ben halledeceğim. Haydi şimdi git, bu hafta içinde bunu hallederim. Okul kapanınca İstanbul’a gideceğim. Bende annemleri özledim. Gitmeden onlarla konuşurum.”
Genç kız sevinçle evine gitti. Ayşe arkasından baktı;” ne mutlu oldu, çok seviyor olmalı. Bu işi yapmalıyım, zamanım az.
Akşama doğru kızın annesi ile konuştu; “ kız istiyor, sizde zorluk çıkarmayın,” dedi. Kızın annesi biraz durgundu.
“Bana soran olmaz ki. Nine, dede var. İş onlarda biter, bizlere bile sormazlar.”
”Gelecekleri gece bende geleceğim bir çaresine bakarız. Siz üzülmeyin, gençleri de üzmeyelim.”
Evine geldi başı ağrımıştı;” Nasıl hallederiz ALLAH’IM yardım et. Sevenleri ayırma.” Eline bir kitap aldı, okumaya başladı. Çocukların dersleri ile ilgiydi.
Akşam oluyorduİ aklına yemek geldi;” Ne yapsam? Aman boş ver, canım bir şey istemiyor. Acıkırsam yumurta kırarım.
İyi alıştım epeydir hazır yemeğe, yemek de yapmayı unuttum.”
Kitaba bakarken uyup kaldı. Kapının çalınması ile uyandı, etraf karanlık olmuştu;” kim o” diye seslendi. Önce ses gelmedi, durup camdan baktı, Melek Ebe idi. Işığı yaktı, kapıyı açtı;” Ne var?” dedi uykulu.
”Yine mi uyudun? Görmeyince merak ettik, nerdesin?”
”Evdeyim, siz nerdesiniz?”
”A şuna bak” dedi Melek,” kendisi görünmüyor, bizi suçluyor. İyi misin sen, bu saatte ne uykusu bu?”
“Yok, kitap okurken uyumuş kalmışım.”
”Bizde misafir var, seni istiyorlar.”
Ayşe’nin aklına muziplik geldi; “ yoksa dünürcü mü geldi?” deyince Melek güldü; “Nerden bildin? “
“Seni istiyorlar, dedin ya. Beni kim ister Melek?”
Melek güldü; “Kim istemez ki seni, gel, gör bak.” Dedi “başka köyden.”
”Ay merak ettim bak şimdi. Hemen geliyorum, ne giyeyim?”
“Güzelce giyin gel hadi.”
Ayşe güldü, bu kaçıncı dünürdü. Zavallı Melek, gelen ona geliyordu. O, misafir ağırlıyordu. Üstüne bir kazak geçirdi, altına pantolon giydi, saçlarını topladı, evden çıktı.
Doktorun ışığı yanıyordu, “sonra bakarım O’na” deyip, Meleklere gitti. İçerisi kalabalıktı;” hoş geldiniz” deyip, büyüklerin ellerini öptü. Gençlerle tokalaştı, bir kenara ilişti. Gelenleri şöyle bir süzdü, hepsi sesiz ve utangaç insanlardı. İçlerinden en yaşlı bir bey;
”Hoca hanım, methinizi çok duyduk, bu köy sizi çok seviyor. Biz de yukarı köydeniz. Bu köyde akrabalarımız var, gelip gittikçe sizden çok bahsettiklerini duyduk, huyunuzdan, güzelliğinizden, iyiliğinizden. Eh bizler de iyi insanlarız, oğlumuz da iyidir. Namuslu, dürüst, işi de var. Marangozluk yapıyor. Köyün ileri gelenlerindeniz, oğlumuz sizi görüp beğenmiş, isteyelim dedik, biz de Melek Ebe’ye geldik. Sizin aileniz yok burada, kusura bakmayın. Siz okumuş insansınız, bizi anlarsınız. Sizi, sizden istiyoruz.”
Ayşe gülümsedi; “ağalar beni onurlandırdınız. Beni beğenip geldiğiniz için sağ olun ama benim ailem İstanbul’da, ben burada geçiciyim. Belli olmaz belki yazın gider, gelmeye bilirim. Onun için beni buralara vermezler, sizlerin üzülmesini hiç istemem. Ne beğenmediğim için, ne de başka bir nedenle beni mazur görün, bu iş burada bitsin. Ne siz istediniz, ne de red edildiniz. Yine dost olalım. Kusura bakmayın. Yanınıza da sizi kırıp, üzmemek için geldim. Şimdi müsaade edin ben gideyim, size de ALLAH hayırlısını versin.”
Deyip evden çıktı.
Doğru doktorun evine çıktı, gülmekten katılıyordu. Kapıyı tıkırdattı;
”Yatmış olamaz” derken, Kamuran kapıda göründü. Gülmekten konuşamıyordu; “ işin var mı?”
Seni kriz tutmuş, geç içeri soğuttun.”
Ayşe biraz kendine geldi.
”İyi misin, ne oldu?”
”Neler olmadı ki, nişanlanıyorum.”
”Kiminle” dedi doktor.
”Yukarı köyden, oğlan marangoz, işi iyi, zenginceler de. Eh daha ne isteyeyim. Mobilyaları kendi yapar, az bir masrafla alırlar beni. Tabi takılar ayrı, öyle az istemem.”
Kamuran;
“Sen neler saçmalıyorsun ALLAH aşkına?”
”Ne saçmalaması, aşağıda misafirler, daha gitmediler. Git bak istersen.”
”Misafir olduğunu biliyorum.”
“İyi ya, bana dünürcü gelmişler. Beni benden istediler” yine bir gülme tutturdu. Bu gülüş, biraz ağlamaya döndü.
Kamuran şaşırdı;
“Ne oluyorsun anlamıyorum. Gülerken ağlıyorsun.”
Gelip yanına oturdu…
HACI AYŞE KARAN
YORUMLAR
Ayşe kardeşim öykün çok güzel devam ediyor.İki gündür int. bozuktu yeni yapıldı, gecikmeli okuyorum, kusura bakma,
selam ve sevgiler.
AYSE 09
sevgimlesin her daim
sayfama hoş geldin
Yine güzel bir bölümdü ablacığım. Kitabını okuyorum. Çok güzel devam ediyor. Sevgilerimle
AYSE 09
kıtabı okuduğuna sevindim
ablanın ilk göz ağrısı her ne kadar istediğim gibi basılmadıysada benim için çok değerli
çünkü ilk yazdığım kitabım ilk göz ağrım
sevgilerimle her daim