Maç Kimimizin hayatı çok sakin geçer; bazılarının hayatı ise azgın dalgalar gibidir.
Yatağıma uzanmış keyifle uykunun gelmesini bekliyordum. Sokağımıza sessizlik çökmüştü ve lambamız yine yanmıyordu; oysa geçenlerde yanmıştı. O ne büyük bir sevinçti çocuklarda, ne büyük bir coşkuydu. Oyun oynayacakları alanın aydınlandığı gibi dünyaları da aydınlanmıştı.

Biranda bir gürültü koptu; karşı pencereden sesler yükselmeğe başladı.
Karı koca ağız kavgası ediyorlardı; bir maçı seyrettirmiyorsun ne biçim kadınsın Tanrı cezanı versin
Kadınsa koltuğuna gömülmüş kocasının bağırmalarını dinliyordu. Kadın aniden atağa kalktı. Ne maçı bu ya her akşam her akşam bıktım artık.
Adam öfkeli öfkeli karısına bakarak içinden ben de senden bıktım be kadın demek istedi sonra söylenmeğe başladı.
Bir maçı seyrettirmiyorsun dedi.
Kadın tepelere çıkmaya başlamıştı.
kumandayı kocasının elinden kaptı sonra tekrar kaptırdı.

Adam sinirli sinirli mutfağa gitti, buzdolabından birasını alıp bardağa doldurmadan karısının açtığı eğlence programlarını seyretmeye ve birasını yudumlamaya başladı.
İçti, içti, bir daha içti, üstüne bir daha içti
Ayağa kalktı, hadi karıcım ben yatıyorum sen yatmıyor musun?
kadın alaylı bir yüz ifadesiyle kocasının yüzüne bakarak; yok ben biraz daha televizyon seyretmek istiyorum dedi.
Adam karısının dudaklarından öptü ve derin bir uykuya daldı.
Kadınsa galibiyetini televizyon seyrederek kutluyordu.