KIZI VERME DÜNÜRCÜYÜ KÜSTÜRME
Biz dört kardeştik. En büyüğümüz olan ablam, evimizin tek kızıydı. Ablamın, evlenme çağının gelmiş olduğunu düşünen köylüler, zaman zaman ablama görücü olarak gelmeye başlamışlardı. Ben o zamanlar görücülüğün ne olduğunu tam olarak bilmesem de evdeki konuşmalardan ablama görücü geldiğini anlayabiliyordum.
Bu gelen görücülerin içinde biri vardı ki, hani bir laf vardır ‘’kapıdan kovsan, pencereden giriyor’’ komşu köyden, tam bu tarife uyan birileri ablama sürekli olarak görücü geliyorlardı. Öyle inatçıydı ki, bu aile, gündüzden başka bir aileye gelip misafir oluyor, gece de bize gelip ablamı istiyorlardı.
Bu aile baskın yapar gibi bir gece ansızın ablamı istemek için bize gelmişlerdi. Annem onları misafir odasına aldı, biz odaya alınmadık ama yan odada neler konuştuklarını da çok merak etmiştik doğrusu. Bu konuda yine kimse bize bir şey anlatmadı. Ben ve diğer kardeşlerim, olayı komşulara anlatırken duyduk annemden.
Babam, bu ailenin ablam için uygun olmadığını, nasiplerini başka yerden aramalarını söyleyip kibarca uğurlamış ve bir daha bu konuyla ilgili gelmemelerini de sıkıca tembihlemiş.
Öyle inatçı bir aileydi ki bu aile, aradan bir iki hafta geçmeden, bu defa oğlanın annesi yalnız başına gelip ablamı istedi. Babam, yine sükunetini bozmadan, kadına kibar bir dille bu işin olamayacağını anlatıp, bir daha gelmemesini sıkı sıkı tembihlemiş. Babam öyle çok kızmıştı ki bu söz dinlemeyen aileye, görücü kadın gittikten sonra, bu konuda anneme bir hayli verip veriştirdi. ‘Bu niyetle bir daha gelirlerse, sakın içeri alma; yoksa seninle külahları değişiriz, ona göre!’
Kocası laf dinlemiş bir daha gelmemişti; ama kadının bu işin peşini yani ablamın peşini bırakacağı yok gibiydi.
Aradan biraz zaman geçmişti ki, babamla yorgun argın tarladan eve dönüyorduk. Evimizin yakınındaki otluğa atla getirdiğimiz otları indiriyorduk. Annem soluk soluğa yanımıza geldi, pek endişeli gibi duruyordu. Çekine çekine babamı kenara çekti annem. Ben bir şeyler olduğunu düşünüp kenardan onları dinlemeye çalıştım.
’’Herif sana bir şey diyecem ama kızma. Benim bu işte hiç suçum günahım yok. O kadın yine bizim kızı istemeye geldi. Olmaz dedimse de dinletemedim. Zorla içeri girdi. Şu anda evde seni bekliyor , illaki seninle görüşecekmiş.’
Babam birden sinirlenip bağırmaya başladı. ‘Ne sözden anlamaz kadınmış! Olmaz dedik ya, ne laftan anlamaz kadınmış! İlla evimizden mi kovalım? Artık yeter kovacağım evden!’
Babam sinirlendikçe durmadan bağırıyordu. Annem de ‘’herif sakin ol. Tanrı misafiridir. Hem kanayaklı kadındır ayıp olur. Sen yine alttan al, uygun dille anlat gelmez bir daha. Eve gelen insan kim olursa olsun kovulmaz. Kızı verme, dünürcüyü de küstürme demiş atalarımız.’’
Babam biraz sakinleşti ama yine de çok sinirliydi.
Atın yükünü indirip, iplerini semere sararak eve yöneldik. Babam önden ben arkasından içeri girdik.
Kadın, salonda sobanın arkasında yerde oturuyordu. Yaşmaklı yüzünü önüne eğdiği için yüzünü göremiyorduk. Kadına iyice yaklaştık.
Babam çok sinirli olmasına rağmen, sinirlerine hakim olmayı başarıp, sakin bir edayla ‘’hoş geldin abla’’ dedi. Ardından ben de ‘’hoş geldin’’ deyip elini öpmek için kadına doğru yaklaşıyordum ki, bir de ne göreyim, kadın yerlerde yuvarlanıyor. İçeride kahkaha tufanı kopmuştu o an. Ben kadına bir şey oldu sanıp hem korktum, hem şaşırdım. Kadın bir türlü yerden kalkamıyor gülme krizi onu da tutmuştu. Yüzükoyun yere yatmış, durmadan gülüyordu.
Babamla ben ne yapacağımızı şaşırıp kalmıştık. Durumu anlamaya çalışıyorduk ki; kadın birden bize dönüp yaşmağını açtı. ‘’Aman Allah’ım!’’ Bu kez gülme sırası babamla bana gelmişti. Yaşmaklı kadın, benim yaşımdaki amcaoğlum Erdinç’in ta kendisiydi.
Ev halkı ve akrabalar, babamın çok kızacağını bildiklerinden böyle bir oyun oynamaya kalkışmışlar. Erdinç’e kadın elbisesi giydirip, kadın gibi hazırlamışlar. Annemi de bu işte onlara yardımcı olması için zorla ikna etmişler.
Babam çok gülen bir adam değildi. Sinirlerine nasıl hakim olacağının hesabını yaparken oyuna gelmiş olmasına sevinmiştir herhalde.
Kadın bir daha ablamızı istemeye gelmedi. Ablam onlara kısmet olmadı. Ablam, bize yakın bir köyden kısmeti çıktı ve oraya gelin gitti. Kısmetten öteye geçilmiyormuş meğer. Aradan yıllar geçti, ablam şimdi torunlarını seven bir nine oldu.
Yıllar sonra bu olayı hatırlayıp yazmakta bana nasip oldu.
SAYGILARIMLA.
YORUMLAR
arıbeyi
Evet güzel adetlerdi,lakin bu güzelliği farkeden yüreğinde güzel olduğunu bana farkettirdiniz.
Sağolunuz efendim.
SAYGILARIMLA.