- 5805 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
MUHAMMED ALİ
“Kelebek gibi uçar arı gibi sokarım.”
Bu slogan 1970’li yıllarda yediden yetmişe herkesi unutulmaz boks maçlarıyla televizyon başında toplayan Muhammed Ali Clay’a ait. Öyle ki, bu maçlar ülkemizdeki saat farkı nedeniyle sabahın dörtlerinde yayınlandığında bile ilgiyle izlenirdi. O kendini tüm zamanların en iyi boksörü olarak gördüğünü söyleyip tüm gücüyle bu sözün arkasında durmayı başardı. Hep konuştuğu gibi dövüştü. Boksa kendi kişisel şiirselliğini kattı. Pek çok kişi için Muhammed Ali’nin gerçek başarılarını abartılı övünmelerinden ayırmak zordu. İlginç olan ise, gerçek hikayesinin kendisinin bile abartabileceklerinden daha etkileyici ve renkli olmasıydı.
Cassius Clay ya da namı diğer Muhammed Ali, 1942 yılında Lousville Kentucy’de doğdu. On iki yaşındayken bisikletini çalan bir hırsıza ders vermek için boks öğrendi. Böylece o güne kadar gizli kalmış önemli bir yeteneği ortaya çıkmıştı. Boksu çok sevmişti. Çocuksu bir öç duygusuyla tanıştığı bu spor, onun çok değil tam on yıl sonra ağır siklet ünvanını kazanmasına neden oldu. Daha yirmi iki yaşındayken acımasız şampiyon Sony Liston’u devirerek Dünya Ağır Siklet Boks Şampiyonu oldu. Liston maç boyunca Clay’in zekasıyla kurguladığı şovlarıyla karşı karşıya kaldı. Yeni yetme Clay şampiyonun canına okudu. O ringte adeta dans etmeyi başaran ilk boksördü. Artık bir efsaneydi. Gösterişi seviyordu. Üstelik kendini çok beğeniyordu. Kazandığı her zaferde kendini en büyük ilan ediyordu. Ringlerde fırtına gibi eserken, özel hayatında manevi anlamda ciddi mücadeleler vermeye başladı. Çok geçmeden dönemin yükselen siyah hareketinin başındaki Malcom X ile tanıştı. Malcom X ten çok etkilenen Clay, din değiştirdi, Müslüman oldu. Onun adı artık Muhammed Ali’ ydi..
İlk evliliğini aynı yıl yaptı. Ancak eşiyle ilişkileri yolunda gitmedi. Çünkü Muhammed Ali Müslüman geleneklerini karısının da uygulamasını söyleyerek onun özellikle giysilerinde daha gösterişsiz olmasını istedi. Böylece evliliklerinin üzerinden daha on yıl geçmeden boşandılar.
Birkaç yıl sonra Vietnam savaşı patlak verdiğinde Muhammed Ali savaş için orduya çağrıldı. Ancak yanıtı onu Amerikan hükümetiyle yıllarca çatışmaya götürecek nitelikteydi. Dini inançlarına dayanarak birliğe teslim olmayı reddetti. Verdiği karar Amerika’nın Vietnam savaşı yüzünden yaşadığı gerginliği arttırdı. Askerliğe karşı çıkmaktan suçlu bulunarak ünvanı elinden alındı. Yurt dışına çıkmaması için pasaportuna el konuldu ve Amerika’da dövüşmesi yasaklandı. Amerikalı Müslüman yumruk tüm bu dayatmalara boyun eğmedi ve yıldırılamadı. Muhammed Ali bu konuda şöyle diyordu:
“Dini inançlarıma sırtımı dönmemin cezası neyse çekmeye hazırım. Makinalı tüfeklerin karşısına çıkmam gerekecekse onu da yaparım.”
Siyahtı, üstelik Müslümandı. Hükümete hayır demişti. Hocası Malcom X ten etkilenerek elde ettiği ideoloji, onun en büyük zaferi olan şampiyonluğunu yok etmeye yönelikti. Ama o yumruğu gibi karakterini de sıkı tutarak içine sığdıramadığı ayırımcılığı protesto etmek için Olimpiyat Şampiyonluğu madalyasını nehre fırlattı. İşte bu sıkıntılı zamanlarda 17 Ağustos 1967 de güzel bir kız olan Belinda ile evlendi. Belinda çocukluğundan beri onun hayranıydı. Zor günlerinde ona destek oldu. Yine de Muhammed Ali üç yıl sonra boksu tamamen bıraktı.
1971 yılına gelindiğinde mahkumiyeti iptal edilerek serbest bırakıldı. Hemen eski ünvanını kazanabilmek için kollarını sıvadı. O hala seyircilerin gözdesiydi ama yakın arkadaşlarından bazıları bile onun hiçbir şansının olmadığını düşünüyorlardı. Üç buçuk yılda on altı maç yaptı ve bu süre içerisinde ünvanını elinde tutmayı başardı. 1979 yılındaysa emekliye ayrıldı.
Muhammed Ali Clay siyah gençlerin de bir spor dalında dünyanın en iyisi olabileceklerini göstermiş, bu sayede ardından gelen binlerce gencin bu rüyaya sahip çıkmasını sağlamıştı. Öyle ki kendi kızı Leyla bile profesyonel boksör olarak ringlere çıktı. Yıllar önce ayırımcılığa verdiği tepkiyle nehre attığı olimpiyat şampiyonluğu madalyası ise, başka bir olimpiyatta, Atlanta’da zamanın ABD başkanı Clinton tarafından on binlerce kişinin alkışları ve göz yaşları içerisinde ona geri verildi.
Muhammed Ali, ringleri terk ettiği halde şimdi başka bir mücadele veriyor. Bu yeni mücadelenin adı Parkinson. Muhammed Ali hastalığıyla da diğerleriyle olduğu gibi cesurca savaşıyor. Yani gerçek bir şampiyon gibi…