- 1629 Okunma
- 13 Yorum
- 0 Beğeni
KADIN OLMAK...
Benim ülkemde kadın olmak;
Çapaya gitmek demek. Kocam kahvede otururken.
Sırtında, eşek yüküyle, yakacak odun taşımak demek. Kocam önüm sıra tespihini çekerek yürürken.
Çorak toprağın üstünde bebe doğurmak demek. Kocam bıyıklarını sıvazlayıp “Erkek mi?” Diye merak ederken.
Daha genç kız olmadan evlenmek demek. Altmış yaşındaki kocam gerdek kapısında beklerken. Babam olacak adam da başlık parasını sayarken.
Benim ülkemde kadın olmak demek;
Henüz bebekken tecavüze uğramak demek.
Genç kız olduğunda tecavüze uğramak demek.
Evliyken, hamileyken, yaşlıyken, dulken, yetimken… Sadece kadın olduğun için tecavüze uğramak demek.
…/…
Feminist değilim. Kadın ile erkek eşitliğini, çoğu alanda, kabul etmeyen biriyim. Kadın, kadın olmalı. Erkek, erkek olmalı derim her zaman.
…/…
Dizi izliyorum: Fatmagül’ün suçu ne?
Vedat Türkali’nin Umutsuz Şafaklar kitabından senaryolaştırılmış. Fatmagül, nişanlı bir genç kız. Dört erkeğin tecavüzüne uğruyor, izliyorsunuzdur.
Yazımda ki isyanımın farkında olduğunuzu umuyorum. Bu isyanın çıkış noktası bir kelime.
“ KİRLENMEK “
Fatmagül için kullanılan kelime bu: KİRLENDİ.
Anlamının ağırlığına bakın…
Web de tecavüz kelimesini araştırdım. En güzel tarife ekşi sözlükte rastladım: “Telef olmakla eşdeğerdir.”
…/…
Ne zaman böyle bir suç işlendiğini duysam, "İslam Hukuku geçerli olmalı " diye düşünürüm. Daha doğrusu düşünürdüm. Bu yazıyı yazmaya başlayınca, yine web de, İslam Hukukunda Tecavüze verilen ceza başlığı altında bir araştırma yaptım. Çıkan sonuç bana göre çok ilginçti. Konu hakkında donanımlı olmadığımı her zaman söylerim. Bu yüzden aynen aktarıyorum. Yorumu, hakkını verecek kişilere bırakıyorum.
“Kur’an suç saydığı fiilleri tek tek yazmıştır ve bunların cezalarını da yazmıştır, örneğin: hırsızlık, zina, iftira vb. birçok eylem suç olarak adlandırılmış ve birçoğunun cezaları da yazılmıştır orada. Tecavüz ise suç olarak Kur’anda yer almamıştır. Bu nedenle de sonradan bir suç olarak ortaya çıkınca da Müslüman toplumlar onu icma yoluyla zinaya bağlamışlardır. Sorunun kaynağı Kur’anda tecavüzün suç olmamasından kaynaklanan bir gerçekliğin bilinen erkek egemen toplum içinde zinaya yakın bir suç olarak algılanıp cezalandırılmasıdır. Sonradan ortaya çıkmıştır. Eksiksiz Kur’an bu suçu ve sonuçlarını öngöremediği için çıkmış bir sebep sonuç ilişkisidir. Sonsuza kadar olanların yazıldığı bir kitaptır o. İçinde İnsanlığın ihtiyacı olan her şeyi barındırmaktadır, böyle der İslamiyet.
Tecavüzü meşru kabul edenler insanlardır, o da coğrafyaya göre değişiklik gösterir. Üzerinde anlaşılamayan bir suç söz konusudur, çünkü tecavüz sadece erkeğin kadına cinsel saldırıda bulunması değildir. O yüzden İnsani vicdan devreye girdikten sonra suç olarak algılanmaya başlamıştır. Suç olarak tanımlanmayan her şey serbesttir bu yüzden. Günümüz ceza hukukunda sadece suç olanları yazar tıpkı din kitapları gibi, tecavüzün bir namus meselesi olarak algılanması sonraları olmuştur İslamiyet’te, gene de zina kapsamında değerlendirilmiştir ve bu kimseyi rahatsız etmemiştir çünkü kadın recim edildiği için namus temizlenmiştir. Günümüz algılaması ile bakınca namus gibi bir önemli hususu ayaklar altına alan bir şey nasıl meşru olabilir değil mi? cevabı basittir, zinaya bağlar recim edersin hem namus kurtulur hem de sorun çözülür.”
…/…
Bu yazı, içerik olarak, çok uzun zamandır aklımda. Kurgum farklıydı. Düşündüm; “Konu tecavüzse; edebi cümleler olsa ne olur, olmasa ne olur?” Dedim kendi kendime.
Öyle de Tecavüz…
Böyle de Tecavüz…
Her şekilde telef olmakla eşdeğer…
Eser Akpınar
07.10.2010
İzmir
YORUMLAR
kadın hep ezilen olmadımı yıllarca kirletilen ezilen yıpranan hep kadın erkek yapar mübah kadın yapınca günah dediler yıllarca ,evinin kadını ol, erkeğinin hanımı ol saçını süpürğe et sonra el alemin sözüyle yada bir soysuzun tecavüzüyle hayatın sönsün işte bu kadar basit gibi görürnüyor ama kırılan üzülen hep kadın.biliyormusunuz kadına kadından daha fazla kötülük yapanda yok inanın.
oldukca manidar dizeleriniz yorumları okuyuncada bilmediğimiz bir çok şeyin sahibi olduk selam sevgi ve saygılarımla..
Eser Akpınar
Kadın olmak zor, hem de çok zor. Hele de ülkemde kadınsan. Gerçi, afganistanda, iranda, ırak'n ta yaşayan kadınlara oranla çok şanslıyız. Orası ayrı konu. Harika bir yazıydı canımmmm. Sevgilerimle
Eser Akpınar
Ne kadar basit görünüyor kadınlarımız/ bizler /kızlarımız/ analarımız
Her şeyin üzerinde tuttuğumuz namusumuz bir anda yerle bir ediliyor...
Ses çıkarmayan baba veya ölümü kızının hak ettiğini düşünen aile fertleri akrabalar eş dost falan filan...
Malum dişi .....kuyruk sallamassa erkekler bakmazlar
Kaç kuruşluk bu namus,adı sanı yokmu
Artık öyle bir devirde yaşıyoruzki.Kuyruk sallamakan ziyade olanlardan ders çıkrılacağına daha bir küstah bencil ve umursamaz olduk dünyayı.Malum ilerledik yurt halinde...Bence böylesi tecavüzlerde hemen dar ağacı kurlmalı meydana yapanın etinden her bir kimse bir parça kesmeli...
Kimsenin kimsenin hayatını karartmaya hakkı yok..
Yollarda yürünmez oldu.Evvelden kapılar açık uyurdu insanlar şimde evine girince arkadan kapılar sürgülenip kilitler çifter kez dönüyor..
Kadın olmak zor zanaat..
Rabbim cümlemize yardım etsin...
Kutlarım yazınızı .sevgilerimle.
Eser Akpınar
Maalesef tecavüz dünyanın gelişmiş, yada gelişmemiş, müslüman yada olmayan bütün memleketlerinde yaşanmakta. Acı olansa, müslüman ülkelerinde tecavüze uğrayan kadınların çoğu ya toplum baskısından dolayı bunu saklıyorlar, yada sesleri farkı şekillerde bastılırıyor. Kadın olmak zor, hele ki gelişmemiş toplumlarda daha da zor. İşte izliyoruz, ""Fatmagülün Suçu Ne" dizisindeki iğrenç pazarlıkları... O dizideki kadının yaşadığı tramvayıysa düşünen kim. İnsan düşünüyor; Suç kimde? diye.
Anlamlı bir yazıydı.
Tebrik ederim Eser Hanım.
Eser Akpınar
Teşekkür ediyorum. Saygılar
Merhum Mevdudî "Kur'ân'da Dört Terim" adlı kitabında, İslâm ümmetinin hicrî üçüncü asırdan sonra İlah, Rab, Din, İbadet konusunda sahih anlayışı yitirdiğini iddia eder ve bunların doğrusunu kendisinin bulduğunu ve bildirdiğini söyler.
Çağımızın büyük Ehl-i Sünnet âlimi Hindistanlı merhum Ebü'l-Hasen Nedvî, "Kur'ân'ın Siyasî Yorumu" (Bedir Yayınevi, Tel: 0212/519 36 18) adlı kitabını Mevdudî'nin bu iddiasını çürütmek maksadıyla yazmıştır.
Nedvî, Mevdudî'nin dostudur ve kitabını üzülerek yazdığını beyan eder. Lâkin hak ve hakikat dostluktan önce gelmektedir ve yanlışların düzeltilmesi gerekmektedir.
Mevdudî gibi din ilimlerini tahsil etmiş, bunca eser yazmış bir kimse bile Kur'ân'daki dört ana terim konusunda yanılabilirse; onunkinin binde değil, milyonda biri kadar ilmi ve irfanı olmayan cahillerin, kendi kafalarına ve hevalarına göre yaptıkları ve yapacakları yorumların sıhhatini siz düşününüz.
Mevdudî niçin yanılmıştır?
Cumhur-i ulemânın yolundan gitmediği, Ehl-i Sünnet imamlarına ve allâmelerine tabi olmadığı için.
Bilindiği gibi bu zat kitaplarında İslâm'ın iman şartlarını beşe indirmekte, kadere imanı listeye koymamaktadır. Bunca eimme, fukaha, müctehid, ulemâ kadere imanı Âmentü şartları içinde saymış da merhum Mevdudî saymamış... Kime tâbi olacağız? Elbette çoğunluğa, yani Ehl-i Sünnet ulemâsına.
İslâm'ı ve Kur'ân'ı halkın yorumlaması doğru değildir. Mukallid halkın fukahaya tâbi olması gerekir. Aksi takdirde her kafadan ayrı bir yorum çıkar. Ümmet içinde kaos ve anarşi baş gösterir.
Müslümanlar Kur'ân'ı okumasınlar mı?Böyle diyen yok. Okusunlar. Lâkin mânâsını ve yorumunu ehliyetli ve icazetli ulemânın ve müfessirlerin yazdıkları tefsirlerden okusunlar.
Her Müslüman Kutsal Kitabı kendi hevasına, re'yine göre yorumlayamaz ve ondan hüküm çıkartamaz.
Arapça bilmeyen, âlet ilimlerini ve 'âli ilimleri tahsil etmemiş ve icazet almamış olan kimseler ellerine bir meal veya tercüme alacaklar ve başlayacaklar yorum yapmaya, hüküm çıkartmaya, ahkâm kesmeye. Ne kadar yanlış bir metottur bu.
Kur'ân'ı Yüce Allah insanlara okusunlar, ibret alsınlar, doğru yolu bulsunlar diye göndermedi mi? Elbette gönderdi ama ondan hüküm çıkartmanın, onu yorumlamanın şartları ve kuralları vardır.
Bunun için on dört ilmi bilmek gerekir. Bu ilimlerin bir kısmı âlet ilimleridir, bir kısmı 'âli ilimlerdir.
Bu on dört ilim kisbîdir, yani çalışarak, imtihan verip icazet alarak öğrenilir.
Bunları tamamlayan bir ilim daha vardır ki, o kisbî değil vehbîdir. Allahü Teâlâ bu ilmi ihlâslı alim kullarına verir.
Kur'ân-ı Kerîm'i tefsir edebilmek için çok geniş ve engin bir genel kültüre de sahip olmak gerekir.
Nalbant, terzi, veteriner, doktor, esnaf... Bunlar kendi kafalarına göre Kur'ân yorumu yaparlarsa elbette yanılırlar.
Bazı ayetler nasih veya mensuhtur.
Bazı ayetlerde tahsis vardır.
Bazı ayetlerde birkaç vecih vardır.
Bazı ayetler müteşabihtir. İlimde rüsuhu olmayanların onlar hakkında konuşması caiz değildir.
Sadece mükemmel Arapça bilmekle de tefsir yapılamaz.
Usûl-i fıkıh bilecek, usûl-i hadîs bilecek, usûl-i tefsir bilecek.
Onbinlerce hadîs bilmeden Kur'ân tefsir edilebilir mi?
İslâm'ı yorumlamak da herkesin haddi ve işi değildir.
Peygamberimizin (sallallahu aleyhi ve sellem) vekili, vârisi, halifesi durumunda 'âmil ve gerçek alimler vardır. Onlar nasıl anlatıyorsa İslâm'ı ve Kur'ân'ı o şekilde anlamak ve öğrenmek gerekir.
Namaz kılmayan bir fasığa sormuşlar. Niçin kılmıyorsun? Kur'ân'da namaza yaklaşmayın ayeti var, ben de o yüzden kılmıyorum... demiş. Delil göster demişler. İçkili (sarhoş) iken namaza yaklaşmayınız (kılmayınız) ayetinin sadece "Namaz kılmayınız" kısmını okumuş. Ayetin tamamını okusana denilince "Ben Medine kurrâsı değilim" cevabını vermiş!
Evet Kur'ân Allah'ın kitabıdır... Kur'ân bize gönderilmiştir... Kur'ân'a uyarsak kurtuluruz...
Lakin Kur'ân'ı kendi kafamıza, re'y ve hevamıza göre yorumlamamız doğru değildir.
Allah korusun cahilliğimiz yüzünden ters bir yorum yaparak küfre bile düşebiliriz.
Kur'ân "Bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?" diyor.
Kur'ân'ı ve İslâm'ı anlamada "Bilenlere" yani gerçek icazetli ulemâya, fukahaya, müfessirlere, kâmil mürşidlere tâbi olmalıyız.
Aklın, hikmetin, sağduyunun gösterdiği yol budur.
Bu yolu bırakırsak aşırılıklara düşeriz, yanlış yorumlar yaparız ve doğru yoldan çıkarız.
Peygamberimiz 72 bozuk fırkadan bahs ediyor ve bunlar cehennemliktir diyor. Niçin sapıtmışlar? Kur'ân'ı inkâr ettikleri için değil, Kur'ân'ı yanlış yorumladıkları için...
İslâm'da Recm Cezası Vardır
Bazı reformcuların, dinde değişiklik isteyenlerin, light ve ılımlı İslâm taraftarlarının, fıkıhsız ve Şeriatsız bir İslâm türetmeye çalışanların, sözde ilahiyatçıların inkâr ettikleri İslâmî hükümlerden biri de recmdir.
Recm cezası sadece Ehl-i Sünnet ve cemaat mezhebince değil, Haricîlik dışındaki fırkalar tarafından da kabul edilmektedir.
Bu konuda doyurucu ve ikna edici bilgiler edinmek isteyenler Ebebukir Sifil hocaefendinin konuyla ilgili yazılarını okuyabilir.
Bugün dünyada korkunç bir ilhad, ateizm, dinsizlik, iffetsizlik fırtınası esmektedir. Kendilerini ilerici, çağdaş, uygar sanan birileri nikaha bile karşı çıkıyor, zinayı bir suç olarak kabul etmiyor.
Onlara yaranmak isteyen birtakım tatlısu Müslümanları da nice temel İslâmî kurumu ve değeri inkâr ediyor veya sulandırmaya çalışıyor.
Müslümanlar bu gibi tuzaklara düşmemelidir.
İslâm dininin farizalarından biri de iffettir. Yani cinsel şehvet konusunda Kur'ân, Sünnet, fıkıh, Şeriat, ahlâk-ı islamiyye, hikmet sınırlarının ve hükümlerinin dışına çıkmamaktır.
İslâm hukukunda recm cezası vardır. Bunu inkâr etmek, güneş gibi açık ve aydınlık bir gerçeği inkâr demektir.
Peygamberimizin (salat ve selâm olsun O'na), evli olarak zina edene (suçu şer'an sabit olduğu takdirde) recm cezası uyguladığı, tevatür derecesine ulaşan sahih hadislerle sabittir.
Râşid Halife Ömerü'l-Faruk radiyallahu anh hazretleri Medine-i Münevvere'deki Mescid-i Nebevî minberinden İslâm dininde recm cezası olduğunu ilan ve beyan etmiş, onu dinleyen ashabtan hiç biri de buna itiraz etmemiştir. Bu da, recmin sahih olduğunu gösterir.
İslâm’ı ve Kur’ân’ı Doğru Yorumlamak
Asr-ı Saadette ashabtan Mâiz bin Mâlik (radiyallahu anh) Peygamberimize gelerek "Yâ Resulallah beni temizle" dedi. Efendimiz "Yazık sana, çık git, Allah'a tevbe ve istiğfar et..." buyurdu. Mâiz, fazla uzaklaşmadan geri döndü ve "Ey Allah'ın Resulü! Beni temizle..." dedi. Hz.Peygamber aynı sözleri söyleyerek onu geri gönderdi. Bu şekilde üç kere gitti geldi. Dördüncü ikrarında (suçunu itiraf etmesinde) "Seni hangi konuda temizleyeyim?" diye sordu. Mâiz "Zinadan" cevabını verdi. Hz. Peygamber "Bunda akıl hastalığı var mıdır?" diye sordu. Böyle bir rahatsızlığı olmadığını söylediler. "Şarap içmiş olabilir mi?" diye sordu. Bir adam kalktı, ağzını kokladı, onda şarap kokusu bulamadı. Hz.Peygamber tekrar "Sen zina ettin mi?" buyurdu. Mâiz açık bir şekilde "Evet" dedi. Bunun üzerine Efendimiz emir buyurdu ve Mâiz recm edildi. Bu hadiseden hemen sonra Ashab ikiye ayrıldı, bir kısmı Mâiz'in helâk olduğuna, bir kısmı ise onun en faziletli tevbeyi yapmış olduğunu söyledi. Efendimiz Ashabının yanına geldi ve Mâiz bin Mâlik için dua edin... AllahMâiz'e mağfiret eylesin...Mâiz öyle bir tevbe etti ki, onun bu tevbesi bir ümmet (toplum) arasında paylaştırılsa onlara yeterdi..." buyurdular. (Sahih-i Müslim, Hudûd, 22... Şevkânî, Neylü'l-evtar, VII, 95, 109... Zeylâî, Nasbu'r-râye, III, 314 ve devamı)
Zina suçunun isbatı (sübutu) çok zordur. Şeriatımız bunun için hayli şart koymuştur. Bu şartların yerine getirilmesi kolay değildir. Ceza ağırdır ama isbatı da çok ama çok zordur. İki kişinin zina ettiğini dört şahidin görmesi gerekir. Üçü, zinayı fiilen görse, biri çiftleri sadece yorgan altında görse zina yine isbat edilmiş olmaz. Hattâ, gördük diyen şahitlere kazf (zina iftirası) cezası verilir.
Fıkıh kitaplarımızda bunlar tafsilatlı bir şekilde (ayrıntılarıyla) yazılıdır.
Durum böyle iken birtakım aykırı ilâhiyatçıların "İslâm'da recm cezası yoktur" diye diretmeleri gülünçtür, ayıptır.
Tarihselciler denilen bozuk fırkanın bazı mensupları "Evet eskiden böyle bir ceza vardı ama zamanımızda geçerli değildir" diyorlar. Böyle bir te'vil fâsiddir.
İslâm dininde, fıkhında, Şeriatında olan kesin bir hükmü inkâr edenlerde hiç akıl, firaset, denge, insaf yok mudur?
Maalesef zamanımızdaki bazı İslâmcılar, kefereyi memnun, mesrur ve mahzuz etmek ve onlara yaranmak için zinayı suç olmaktan çıkardılar. Böyle bir şey ibahiye fırka-i merdudesinin yoluna sapmak değil midir?
Doğrusu recm haddini inkâr eden ilâhiyatçılara ve reformculara şaşılır ve onlara dinî konularda kesinlikle itimad edilmez.
Mehmet Şevket Eygi Milli Gazete
__________________
Ben de uzman değilim eser Hanım. Uzmanlık çok ince bir konu.
Mehmet Bey'in bir makalesini astım. Faydalı olacaktır kanaatimce.
Tecavüze Recm cezsı uygulaması ise ancak çok çok yanlış yorumlanan maddelerden olsa gerek. İstisnadır. Kabul edilemez.
İnsanlık suçudur ve İslam bunu kabul etmez.
Kaldıki; Peygamberimiz hayat kadınları ile görüşüp, onların sorunlarını dinlemiştir. Onlara şefkatle yaklaşmıştır.
İslamın amacı fuuşua fırsat vermemektir. Masumu cezalandırmak asla değildir. Sahabeden beri bariz bir örneği de yoktur.
Yanlışlık ve hatalar yapanı bağlar. Suç, masuma mal edilemez.
Teşekkür ederim.
Eser Akpınar
Tecavüz dünyanin her yerinde yasaniyor evet ama bana göre bizim toplumumuz tecavüze ugrayan kadina karsi yalnis tutum sergiliyor.Tecavüz edenden cok tecavüze ugrayan sanki bir suclu gibi.Yillarca terapi görüp tecavüz etkisinden kurtulamayan binlerce kadin var dünyada.Dislanirken hayata tutunma savasi veren.
Kadini asagilamanin ezmenin yeri hicbir kitapta yok.
En cok da nedense müslüman kadin eziliyor dünyada.
Yüreginize saglik
Sevgilerimle
hicbitmez tarafından 10/8/2010 11:08:30 AM zamanında düzenlenmiştir.
Engin Tatlıtürk
Suçlu ödüllendirilir.
Çoğu zamanda tecavüze uğrayan kadın korkar ve susar.
O da suçluyu ödüllendirir.
Kadın da tecavüz eder.
Taciz eder ve faydalanır.
Daha çok yurt dışında örnekleri vardır.
Ne olursa olsun Tecavüz'un içinde cehalet ve suç vardır.
Tecavüze uğrayan ise masumdur.
Yorumunuz güzeldi ve bunları çağrıştırdı bende.
Selamlar.
Eser Akpınar
Teşekkür ediyorum Serpil Hanım. Sevgilerimle
Muhammed Allahı enam suresinde konuşturuyor. Biz kitapta hiçbirşeyi eksik bırakmadık.Birçok ayette benzer anlatımlar vardır. Eksiksiz kitap, Kuran bize yeter, tartışmalı konularda allah ve resulüne sorun-itaat edin vs.
Tecavüz etmek , insanlık tarihinin en eski suçlarındandır. Ve toplumların vicdanlarını rahatsız eden bir suçtur. Duyduğumuzda irkildiğimiz ve lanet ettiğimiz bir suçtur.
Toplumlara Ahlak yüklemeyi hedef haline getiren bir dinin kutsal kitabının tecavüz suçunu es geçmesi nasıl açıklanabilir.
Evet, niçin kuranda tecavüzün suç olduğunu anlatan ve cezasını belirten bir ayet yoktur.Zina suçu ve cezası kuranda hem nisa suresinde hem de Nur suresi 2 de belirtilmişken, niçin tecavüz suçu ve cezası kuranda belirtilmemiştir.
40 yaşında peygamber olan ve 22,5 yıl boyunca ayet okuyan Muhammedin yaşamı boyunca 1 kez bile tecavüz suçuna rastlamadığı bu nedenle kuranda ilgili ayet olmadığı düşünülebilir mi?.Zayıf devlet otoritesinin bulunduğu arap çöllerinde bedevi yaşamında tecavüz'ün olmaması mümkün mü?
islam hukukçusu Prof.Hüseyin hatemi'nin de belirttiği gibi Tecavüz suçu ve cezası ne kuranda ne de sünnette vardır.bu nedenle bu suçun cezası duruma göre islam alimlerince veriliyor. şiilerde bazı durumlarda tecavüze idam cezası veriliyor(recm değil- asılıyor).sünnilerde ceza duruma göre değişiyor.
EserHanım; yazınız çok önemli ve çok güzel.
Sizin kaleminizden çıktığı için Feminizt düşünce ile yazılmadığına başyan emin oldum. Daha önceki yazılarını çok net hatırlıyorum.
Kuran anayasadır.
Tecavuz bie kanun maddasi olacak değerdedir. Adil İslam hakimleri hakkaniyetli kararlar vermişlerdir elbette.
Bir zina ile gönülsüz olarak, hatta hayvani bir şekilde saldırıya uğrayıp iffetine dokunulan bir kadının durumu aynı olabilir mi?
Hangi adil İslam alimi aynı zina cezasını kadına da uygular? Bu durum bir tali yol gibidir ve İslam devletlerinde iç hukukla düzenlenir. Cezasız değildir. Adaletsizlik yapılırsa da yapanlar insanlardır, İslam değil.
Türkiye de kadın konusunda her cümleniz oturmuştu mualesef. Üzülerek katıldım size.
Gören gözü, düşünen aklı tebrik ederim.
10 Puan
Selamlar.
Eser Akpınar
Tecavüz ; her haliyle insanlık suçu..Onu yanlış tanımlamak da, yanlış yargılamak da, yine insanlık suçu..İslam adına, kirletildiği varsayılan kadını recm etmek de bence insanlık suçu !
Eser Akpınar
Eser hanım yazarsa işte böyle yazar.
Tebrikler efendim.
Saygı,sevgi ve selamlarımla...
Eser Akpınar
Sadwcw ülkemizde mi; Amerika!da her saniye tecavüze uğrayan kadınlar var.
Erkekler de çok küçük yaşta kendilerinden büyük bayanların tecavüzüne uğruyor. Erkek ya; tecavüz onu gururlandırıyor nedense...
Eser Akpınar
Erkek tacavüzü ile kadın tecavüzü apayrı bir tartışma konusu bence.
Teşekkür ediyorum. Saygılar.
benim ülkemde kadın olmak
gerçekten zor zanaat
anlatımınız güzeldi Eser Hanım
sevgiler