- 1182 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
ELEŞTİRİ ÜZERİNE BİR ELEŞTİRİ
Eleştiri denildiği zaman genellikle insanların zihninde, eleştirmek, yermek, küçük düşürmek, aşağılamak hatta yerden yere vurmak gibi bir kavram oluşmakta… Pek çok kimse bu sözcüğü bu anlamda kullanmakta, yine birçok kimse de bu anlamda algılamakta… Eleştiren de, muhatabına karşı bu anlamda bir tavır takınmakta, muhatap da alınganlık göstermekte, kırılmakta veya bir tartışma ortamı oluşturmakta…
Kimi insan da bunun böyle olduğunu bildiği için objektiflikten kaçınmakta, sırf bir iltifata dönüştürmekte… Bunu, günlük yaşamdaki sıradan ilişkilerden tutun da siyaset, eğitim, kültür, sanat ve edebiyat alanlarında bile görmek mümkündür. Bu gün kitaplar, dergiler, internet ortamları, birbirini tanıyan-tanımayan insanların olumsuz eleştiri ve yorumlarıyla, bunun somut örnekleriyle doludur.
Eleştiri, herhangi bir konunun eksik, olumsuz, yanlış yönlerini ortaya koysa bile; eleştirinin, eksikleri giderme, bir konunun, bir olayın, bir eserin ya da bir sanatçının değerini ortaya koyma, yol gösterme gibi gerçek bir amacı vardır.
Sözlük anlamıyla,”tenkit, analiz, ayrıştırma, çözümleme” anlamlarına gelen eleştiri, sadece negatif anlam taşıyan bir sözcük değildir. Objektif olarak, yapıcılık doğrultusunda yapılan bir eleştiride, olumsuz sonuçlar olsa bile, özünde olumluluk vardır. Çünkü eleştiricinin gerçek amacı da ele alınan konuyu, çeşitli yönlerden inceleyip değerlendirmek, olumlu-olumsuz yönlerini ortaya koymak, daha anlaşılır olmasını sağlamak, kısacası daha anlamlı bir hale getirmektir.
“Münekkit”, “eleştirici” anlamına gelen eleştirmenin gerçek görevi de budur zaten. Eleştirmeci, ele aldığı konuyu(olay-eser-sanatçı) çeşitli yönlerden tahlil eder, önemli-önemsiz, olumlu-olumsuz, kuvvetli-zayıf yönlerini ortaya koyar, böylelikle de konunun ve okuyucunun daha iyi aydınlanmasını sağlar.
Eleştirmen, aynı zamanda bir yol göstericidir. Ele aldığı konuyu gerçeğe ulaştırmaya çalışırken genel kanı, ortak zevk ve beğeniler konusunda da adeta bir rehber, bir tercümandır.
Hele hele bir sanat eseri veya bir sanatçı üzerinde eleştiride bulunan bir eleştirmenin rolü ve önemi ne kadar büyüktür!
Böylesi bir eleştiride sanatçıya, sanat esrine ve topluma büyük faydalar sağlayan eleştirici, sanatçıya artıları-eksileri konusunda bir fikir verirken, diğer insanları da sanatın incelikleri konusunda bilgilendirmiş olur. Topluma sanat zevki aşılayarak, sanatın, sanatçının tercümanı olma ve toplumun kılavuzu olma misyonunu üstlenir!
Yazın(edebiyat) dünyasında en önemli eleştiri konuları, sanat, sanatçı ve eser eleştirileridir. Bu durumda eleştirmen de aslında bir sanatçı konumundadır; çünkü onun eleştirisi de bir okuyucuya hitap edecektir. Bu bakımdan eser, sanatçı, eleştirmen ve okuyucu arasında sıkı bir bağ vardır.
Ancak eleştirmenin görevi sanat eseri yaratmak değil, yaratılmış eseri bütün yönleriyle incelemek, eseri hem kendi okurlarına hem de o eser ve sanatçıyla ilgilenen okurlara daha iyi tanıtmaktır. Bu görevinden dolayı eleştiriciye çok büyük görev düşmekte, aynı zamanda çok da büyük sorumluluklar üstlenmektedir.
Her şeyden önce eleştirici objektif olmalıdır. Kişisel kurallara ve ilkelere bağlı olan, öznel ve önyargılı davranan bir eleştirmen objektif sayılamaz. Zaten çok çok öznel, çok çok ön yargılı bir eleştirinin sanatsal, edebi bir değeri de yoktur.
Eleştirmen ele aldığı konuyu “iyi-kötü, önemli-önemsiz, olumluluk-olumsuzluk, kuvvetli-zayıf, öznellik-genellik” gibi karşılaştırma ve ölçütlerle geçmiş- gelecek boyutunu da dikkate alarak eleştirmelidir.
Bir sanat eleştirmeni, eleştirdiği eseri, sanatçısından daha geniş boyutta düşünen, sanatçısından daha çok yaşayan insan olmalıdır. Eleştirmen eleştirdiği konu üzerinde çok çok araştırma ve inceleme yapmalı, çok geniş bilgi ve birikim sahibi olmalıdır.
Eleştiriler dar çerçevelerde, dar bakış açılarıyla yapılmamalıdır. Sanatçının yaşadığı, sanat eserinin yazıldığı dönemin koşulları dikkate alınmalı, pisik-sosyal özellikler de dikkate alınarak çok yönlü ölçütler oluşturulmalıdır. Zaten eleştirmenin asıl görevi de kritik yapmaktır. Bu yönüyle eleştiri, bir bakıma kritik yapma demektir.
Eleştirmen eleştirisini yaparken şu bakış açılarını da dikkate almalıdır. Hiçbir şey mükemmel değildir. Her eserde ya da eleştiri öğesinde bir eksik vardır. Kusursuz olan, gerçek olandır, doğal olandır; eser ise gerçeğin veya doğalın bir taklididir.
Doğal olan, gerçek olan şey, hissedilen bir duygu, çekilen bir acı, duyumsanan bir haz, zihinde oluşan bir düşünce … dir. Eser, bu gerçeklerin, bu doğallığın resimle, müzikle, şiirle… vb. yolarla yansıtılmasıdır, ki çoğu zaman bunu sanatçının kendisi bile tam olarak yansıtamaz. Bir eserin başarısı da bu doğallığın, bu gerçekliğin ne kadar yansıtıldığıyla ilgilidir.
Sanatçı, yalnız kendi eserinin yaratıcısıdır. Her eserden daha güzel bir eser, her sanatçıdan daha başarılı bir sanatçı vardır. En büyük sanatçı da doğanın, doğalın kendisidir; insan ise doğanın ve doğalın bir taklitçisidir. Enginarı çok güzel resmeden bir ressam, o resme asla enginar lezzetini veremez!
Sanat, soyut ve göreceli ise, sanat eseri de soyut ve görecelidir. Eleştirmen, herhangi bir varlıktaki algılanan güzellikle, algılanabilecek güzelliğin farklı olabileceğini dikkate almalı, aslında yaptığı eleştirinin de eleştiriye açık olduğunu unutmamalıdır!
Mehmet KIYAK
Eğitimci
YORUMLAR
Eleştirmen eleştirisini yaparken şu bakış açılarını da dikkate almalıdır. Hiçbir şey mükemmel değildir. Her eserde ya da eleştiri öğesinde bir eksik vardır. Kusursuz olan, gerçek olandır, doğal olandır; eser ise gerçeğin veya doğalın bir taklididir.
Doğal olan, gerçek olan şey, hissedilen bir duygu, çekilen bir acı, duyumsanan bir haz, zihinde oluşan bir düşünce … dir. Eser, bu gerçeklerin, bu doğallığın resimle, müzikle, şiirle… vb. yolarla yansıtılmasıdır, ki çoğu zaman bunu sanatçının kendisi bile tam olarak yansıtamaz. Bir eserin başarısı da bu doğallığın, bu gerçekliğin ne kadar yansıtıldığıyla ilgilidir.
Sanatçı, yalnız kendi eserinin yaratıcısıdır. Her eserden daha güzel bir eser, her sanatçıdan daha başarılı bir sanatçı vardır. En büyük sanatçı da doğanın, doğalın kendisidir; insan ise doğanın ve doğalın bir taklitçisidir. Enginarı çok güzel resmeden bir ressam, o resme asla enginar lezzetini veremez!
Sanat, soyut ve göreceli ise, sanat eseri de soyut ve görecelidir. Eleştirmen, herhangi bir varlıktaki algılanan güzellikle, algılanabilecek güzelliğin farklı olabileceğini dikkate almalı, aslında yaptığı eleştirinin de eleştiriye açık olduğunu unutmamalıdır!
Mehmet KIYAK
Eğitimci
Payımıza düşeni almalı ve unutmamalıyız.
Ben aldım.
Tebrik ve teşekkürler.