- 768 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
çirkoş
ÇİRKOŞ
Merhaba;benim adım Çirkoş. Şile nin sahil köylerinden birinde yaz sonlarına doğru doğdum. Açıklı koyulu sarı tüylerim ve kızgın bakan yeşil gözlerim var. Mücadeleci ve sinirliyim, tabii açık yerlerde yaşayınca hayatta kalabilmek için böyle olmak gerekiyor.
Gerektiğinde kocaman köpeklere saldırdığım olmuştur ki benim yaşadığım yerde bunlardan çok var. Bir gün yine böyle karnım acıktığında bir evin bahçesine girmeye karar verdim. Var gücümle miyavlayarak, dikkat çektim. Benim böyle bir huyum vardır; o kadar çok bağırır, o kadar çok bağırırım ki insanlar bıkıp bana mama verirler. O günde öyle oldu. Bahçede biri vardı, ki ben ona baba diyeceğim, bana baktı ve "Karnın mı aç senin kedicik?" dedi yumuşacık bir sesle. Hemen bana mama hazırladı, ama ben bu mamadan çok sesinde hissettiğim sevgiye bayılmıştım. Hiç kimse bana böyle seslenmemiş, beni böyle sevmemişti. Mamamı yedikten sonra oradan ayrılmamaya karar verdim. O zamanlar sevgi göstermeyi de hiç bilmiyordum ama öğrendim. Babanın kucağında mırıl mırıl uyumayı çok sevdim, onun benimle konuşmasını da öyle.
Sonra bir gün başka biri geldi bizim babayla beraber yaşadığımız eve. Tam mama yemeğe gitmiştim ki bir de ne göreyim baba
yalnız değil, o yüzden kızdım ona. Dişlerimi göstererek tıssss yaptım, o da bana Çirkoş ismini taktı gülerek. Meğer benim dişlerimi gösterdiğim düşman anneymiş. Sonradan onu da sevdim, ama hiçbir zaman baba kadar değil. Baba bütün kış ben üşümeyeyim diye atölyesinin penceresine cam takmadı, yere halı koydu ve kocaman bir kaba da mama doldurdu. Ve Çirkoşum’un maması bitmiştir diye karda kışta o buz gibi soğuk havalarda hep geldi. Sevinçten kucağına zıplayınca da üşümesine rağmen ben sıkılıp kalkıncaya kadar benimle oturdu. Benimle konuştu, beni hep çok sevdi. Onun sayesinde güçlü ama biraz da fazla kilosu olan bir kedi olarak bahara girdim.
Sonra karnım şişmeye başladı. Anneyle baba beni böyle görünce önce şişmanladığımı zannettiler, sonra gerçeği anlayınca "Ahh Çirkoşçuk, kendin daha küçücüksün, nasıl bakacaksın bu yavrulara" dediler. Ama biz kedilerin dünyası böyledir işte, böyle yaşarız. Sonra bir gün üç yavrum oldu. Baba hemen karnımın boşaldığını fark etti, anneye söyledi. Merakla yavruları görmek istiyorlardı. "Nerde bebişler Çirkoş, getir bebişleri görelim" diyorlardı. Yavrular biraz büyüyünce onları götürdüm ama içime bir kuşku girmişti, ya baba onları benden çok sevseydi... Bebeklere bayıldılar, onlara Tarçın, Biber ve Kimyon isimlerini taktılar. Baba aslında yine
beni daha çok seviyordu ama ben kıskançlıktan kuduruyordum. Yavrularımın başka yere gitmesini istiyordum, ama bunu nasıl yapacağımı bilemiyordum. Bir gün yine balkona gitmiştim, hem karnımı doyurmaya, hem de babayı görmeye. Aaaaa bir de ne göreyim! Benim yavrular orada mama yemişler, bir de üstüne üstlük anneyle babayla muhabbet ediyorlar! O sinirle bir anda yavrularıma saldırdım. Anneyle baba bana kızdılar "Niye böyle yapıyorsun Çirkoş, onlar senin yavruların, sakin ol, biz seni de yavrularını da seviyoruz" dediler. Birkaç defa daha denedim yavrularımı korkutmayı ama hep aynı sözleri duydum.
Bir karar vermem gerekiyordu, çok ama çok zor bir karardı benim için ama yapmak zorundaydım, çünkü babayı ve onun sevgisini sadece kendim için istiyordum. Baba ise beni çok seviyordu, yerim ayrıydı ama onun kalbinde tüm kediler için yer vardı. Gittim, içim parçalanarak, çünkü gitmesem kıskançlıktan ölecektim. Arada uğruyorum eve ama hiç hırsımı alamıyorum, mama yerken bile söyleniyorum:((( Ne yapayım ben böyleyim.
Geçen yıl bir sarı kedi ölmüş bizim köyde, babanın haberi olmuş, çok üzülmüş, sokaklarda dolaşıp, beni aramış, insanlara beni sormuş, sonra ölen kedinin ben olmadığını anlamış. O kedicik için de üzülmüş ancak "Çok
şükür Çirkoş değilmiş, benim kedim her türlü zorluğun üstesinden gelir " demiş, içi rahatlamış. Bunu duyunca - biz kedilerde dedikodu yaparız, bilirmisiniz, bizim de duygularımız vardır, biz de konuşuruz ancak dilimizi siz anlamazsınız – doğrusu çok gururlandım, anladım ki beni seviyor, beni unutmadı. Acaba diyorum kendime şu kıskançlığını yenebilir misin, tekrar evine gitsen diğer kedilere saldırmadan sana sunulanı almayı başarabilir misin?
Kendime bu konuda güvenebildiğim gün, kıskançlığımı yenebildiğim gün, gelicem babacım. Ben hiç senin gibi birini tanımadım, ve senin gibi hiçbir şeyi sevmedim. Çok isterdim ben de sevgi dolu olmayı. Belki bir gün öğrenirim diğerlerini kıskanmamayı, sevgiyi paylaşmayı. Ama sen hep aklımda ve kalbimdesin. Bunu bil istedim ve seni çok seviyorum, belki yakında sakinleştiğimde gelirim, aslında istediğim bu.
Tabii bu arada bir sürü yavrularım oldu, oluyor da, ama onları artık sana getirmiyorum kıskançlıktan, ahhh bu huyumu hiç sevmiyorum:((( Ama biliyorum ki sana gelen bir sürü küçük kedin vardır, eh onlar da benim soyumdan geliyorlar tabiii. Bilebilseydim seni bu kadar kıskanacağımı hiç getirir miydim yavrularımı!...Şaka şaka elbette, değişmesi gereken benim, sen değil. Bu arada senin için
yerimin ayrı olduğunu da biliyorum, daha önce de söylemiştim, biz de konuşuruz diye. Ama birşey daha var, biz sizin dilinizi anlarız da, o yüzden biliyorum. Seni çok seviyorum baba, kalbin hep kedi sevgisi, mama kabın da hep mama dolu olsun:)))
22/8/2010 şile Şahika Bozkuş