- 685 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
Darwinizm'den Kaynak Bulan İdeolojiler, Kan ve Savaş-I
19. yüzyılda Charles Darwin canlılığın yaratılmadığı, rastlantılarla oluştuğu ve insanın hayvanlarla ortak bir atadan evrimsel bir süreçle meydana gelmiş gelişmiş bir organizma olduğu aldatmacasıyla ortaya çıkmıştı. O dönemde insanların birçoğu bu iddianın sonuçlarını tahmin edememişti. Ancak 20. yüzyılda bu iddianın sonuçları çok acı deneyimlerle yaşandı. İnsanların gelişmiş birer hayvan olduğunu düşünenler, zayıf olanları ezerek yükselmekten, hasta ve güçsüz olanları bir şekilde ortadan kaldırmaktan, farklı ve aşağı gördükleri ırkları yok etmek için katliamlar yapmaktan çekinmediler.
Ancak Darwinizm ve materyalist ideoloji hakkında bilgi sahibi olmayan insanlar, Darwinizm’in tehlikesinin de farkına varamayabilirler. Evrim teorisinin sosyal ve ahlaki yönden getirdiği büyük felaketleri bilmedikleri için de, Darwinizm’le yapılan fikir mücadelesinin ne kadar hayati olduğunu anlayamabilirler. Oysa Allah’ın varlığını ve insanların Allah’a karşı sorumlu olduğu gerçeğini reddeden Darwinizm, insanlara kör rastlantılar sonucu evrimleşerek gelişmiş sözde bir tür hayvan oldukları telkinlerini yapmış ve büyük yıkımlara zemin hazırlamıştır. Darwinizm için hayat bir mücadele alanıdır ve zayıflar ezilmeye mahkum bireylerdir. Böylece yalnızca güçlüler hayatta kalacaktır. Darwinizm’le bilimsel mücadele çok önemli ve çok acildir. Bu mücadele gereklidir, önemlidir ve evet bir hedef göstermedir! Ancak bu mücadele bazı kişilerin anladığı anlamda " bomba patlatmak", "kan dökmek" ya da "kılıç sallamak " gibi Kur’an ahlakına tamamen aykırı bir yolla olmayacaktır. Çözüm, Darwinizm’i kendi silahıyla yenmektir: BİLİM ile.
Yapılacak fikir mücadelesinin önemini anlamak isteyen kişi, bu teorinin iddialarını, kökenlerini ve 150 yıldır insanlığa getirdiği büyük yıkımı incelemelidir.
Darwinizm en başta ateizme destek olmuş bir teoridir. Önce İngiltere’de ve sonra tüm Avrupa ve Amerika’da ateizme sağladığı destek, Prof. Alister Mc Grath tarafından şöyle ifade edilir:
"Charles Darwin’in evrim teorisinin, Viktorya İngilteresi’nde için için hareketlenmeye başlayan inanç krizini alevlendirdiği tartışılmaz bir gerçektir. Batı dünyasını ateizme yönelttiği iddia edilecek bir teori varsa, o da hiç kuşkusuz Charles Darwin’in Türlerin Kökeni kitabında ortaya koyduğu teoridir... "[1]
Toplumda başta gençler arasında olmak üzere ahlaki dejenerasyonun ve suç oranlarının artmasının ardında yatan gerçek, Darwinizm’in telkinleridir. Gençlere sözde değersiz ve amaçsız bir hayvan türü oldukları ve çatışmanın yaşam kanunu olduğu telkin edilip, daha sonra da "ne olacak bu gençliğin hali?" sorusunu sormak samimiyetsizliktir. Dejenerasyonun çözümü Darwinist telkinlere son vermek, Darwinizm’in fikren etkisiz hale getirilmesi ve Kur’an ahlakının anlatılması ile mümkündür.
20. yüzyılda yaşanan savaşlara, çatışmalara, anarşik olaylara baktığımızda kaynağında hep Darwinizm’i görürüz.
Darwinizm ve Hitler
Hitler, Almanların asli unsurunu oluşturan ari ırkın, diğer tüm ırklardan üstün olduğuna inanıyordu. Bu ırkın, bir dünya imparatorluğu kuracağını hayal ediyordu. Irkçı görüşlerine bulduğu sözde bilimsel dayanak ise evrim teorisiydi. Kitabı Kavgam’ın adını koyarken, Darwin’in doğada bulunduğunu iddia ettiği "yaşam mücadelesi" yanılgısından esinlenmişti. Hitler de, tıpkı Darwin gibi, Avrupalı olmayan ırkları maymunlarla aynı statüde görüyordu. Ve diyordu ki: "Kuzey Avrupa Almanlarını insanlık tarihinden çıkarın, geriye maymun dansından başka bir şey kalmaz ".[2]
1933’de, Nürnberg toplantısında " Yüksek ırkın aşağı ırkları idare ettiğini, bunun doğada görülen bir hak olduğunu ve tek mantıklı gerçek olduğunu " ileri sürdü.[3] Ari ırkın üstünlüğüne inanan Hitler, bu üstünlüğün tabiat tarafından verildiğine inanıyordu. Nazi hareketinin asıl hedefi de buydu. Öncelikle yapılması gereken, aşağı ırkları, üstün ırk olduğuna inandıkları Aryan ırkından ayırmaktı. Naziler bu aşamada, Darwinizm’i uygulamaya geçirdiler ve yine Darwinizm’den kaynaklanan "öjeni teorisi"yürürlüğe kondu.
Darwinizm ve Öjeni Katliamı
Öjeni kuramı, sakat ve hasta insanların ayıklanması ve sağlıklı bireylerin çoğaltılması yoluyla bir insan ırkının "ıslah edilmesi" anlamına geliyordu ve 20. yüzyılın ilk yarısında çok sayıda taraftar toplamıştı. Bu sapkın öğretiye göre, sağlıklı hayvanların çiftleştirilmesiyle iyi hayvan cinsleri elde edildiği gibi, bir insan ırkı da ıslah edilebilirdi. Öjeni teorisini ortaya atan kişiler de yine Darwinistlerdi. İngiltere’deki öjeni akımının başında C. Darwin’in kuzeni Francis Galton ve oğlu Leonard Darwin vardı. Öjeni, Darwinizm’in doğal bir sonucuydu. Bu gerçek, öjeniyi savunan yayınlarda vurgulanıyor, "Öjeni, insanın kendi evrimini kendisinin yönlendirmesidir" deniyordu.
Almanya’da öjeniyi ilk benimseyen ve yaygınlaştıran kişi, evrimci biyolog Earnst Haeckel oldu. Şu bildiğimiz Haeckel; evrime delil olması için insanın sahte embriyo çizimleri yapıp, sahtekarlığı ortaya çıktığında da itiraf eden Haeckel. Haeckel, Darwin’in yakın bir dostuydu. Yeni doğan sakat bebeklerin öldürülmesini, böylece toplumun evriminin hızlandırılmasını öneriyordu. Hatta ona göre cüzzamlılar, kanserliler ve akıl hastaları da öldürülmeliydi; çünkü bu kişiler topluma yük olacak ve evrimi yavaşlatacaklardı. Haeckel 1919’da öldü ancak fikirlerini miras alan Naziler, iktidara geldikten sonra, resmi bir öjeni politikası başlattılar. Hitler, bu yeni politikası hakkında şu sözleri söylüyordu:
"Devlet için, zihin ve beden eğitiminin önemli bir yeri vardır, ancak insan seçimi de en az bunun kadar önemlidir. Devletin, genetik olarak hastalıklı veya alenen hasta olan bireylerin üreme için uygun olmadıklarını deklare etme sorumluluğu vardır... Ve bu sorumluluğu hiçbir anlayış göstermeden ve başkalarının da anlamalarını beklemeden acımasızca uygulamalıdır... 600 yıllık bir zaman dilimi boyunca vücudu sakat olan veya fiziksel olarak hasta olan kimselerin üremesini durdurmak... insan sağlığında bugün elde edilemeyen bir gelişim sağlayacaktır. Eğer ırkın en sağlıklı olan üyeleri planlı bir şekilde ürerlerse sonuçta bugün hala taşıdığımız hem ruhsal hem de bedensel açıdan bozuk tohumların olmadığı.... bir ırk oluşacaktır."[ 4]
Bu acımasız politika gereği, toplumdaki akıl hastaları, sakatlar, doğuştan körler ve genetik hastalıkları olanlar, özel "sterilizasyon merkezleri"nde toplandılar. Bir süre sonra evrimsel ilerleyişini bozan asalaklar gözüyle bakılan bu insanlar, Hitler’den gelen gizli bir talimatla öldürüldüler.
Devam Edecek...
Kaynaklar
1. Alister McGrath, The Twilight Of Atheism, s. 98
2. Carl Cohen, Communism, Fascism and Democracy, New York: Random House Publishing, 1967, ss.408-409
3. www.trueorigin.org/holocaust.ht
4. Adolf Hitler, Mein Kampf, München: Verlag Franz Eher Nachfolger, 1993, s. 44, 447-448; A.E. Wilder Smith, Man’s Origin, Man’s Destiny, The Word For Today Publishing 1993, s. 163, 164
evrimteorisi.info sitesinden alıntılar yapılmıştır.