- 1748 Okunma
- 18 Yorum
- 0 Beğeni
Asya
Yıl sonunda birinci sınıflara yaptırdığım bir gösterinin kendi şiirimle geliştirilmiş şekli.
Birinci sınıflara yaptırdığımda yalnızca mehter marşları kullanmıştım, sözlü ezber bölümleri yoktu, kıyafet ve hareketleri ile gösteriyi tamamlamışlardı. Oyunlarda kullanılan malzemeleri pratik olarak hazırlamaya bir örnek var resimde. Paspas saplarına varana kadar çevrenizdeki bütün eşyalardan yararlanabilirsiniz.
Asya
(At sesleri ve cenk marşı ile giriş)
( Mehter kıyafetleriyle çocuklar sahnede tur atar.
Daha sonra salona karşı hizada dururlar, koro bölümünü söyleyip sahneden çıkarlar.)
Koro:
Uykusuz gecelerde düşler doğurmak var ya!
İmge kentte gezerken çağırdı Orta Asya
(Askerler salondan çıkarken sakallı yaşlı bilge ve genç salonun her iki tarafından ayrı ayrı girer)
Bilge:
Yıldaki gün sayısınca
Gelmiş geçmiş varlık sayısınca
Ölecek ve doğacak canlı sayısınca
Yeminim olsun ki
Kızıl elmaya varmadan
Ondan nasip almadan
Özüm toprağa girmeden
Bu davamdan vazgeçmem
(At sesleri )
Akıncı:
Yaşlanmış bir ressamın sakat kalmış bu eli
İçinde ukde kalmış Asya hayali çizdi
Çölden tuval üstüne resim yapan sam yeli
Kızıl renkli şafağa kızıl elmayı dizdi
Bilge:
Dirilin yiğitlerim
Sırtlan demir abanı
Eksik etme dilinden
Besmele ve duanı
(At sesleri )
Akıncı:
Cengizlerin dilinde "Mengü Tengri küçündür"
Allah’a yeminiyle besmele değerinde
Yalnız Moğol’a değil Türklere de bir ündür
Tarihi resimlerde tarihi seferinde
Bilge:
İşte zaman bu zaman
Gönlüme müjde doldu
Geçmişten geleceğe
Fikirler yönü buldu
(At sesleri)
Akıncı:
Zamanıma doldular fikir çilekeşlerim
Yüzüme okudular ışık hareketini
Aydınlık geleceğe gülerken kardeşlerim
Bulduk geçmişimizi bulduk bereketini
Bilge:
Bunca zaman ayrıydık
Hiçbir gün de yılmadık
Kanımdaki kahraman
Yolumuzda yürütür
Düşmanımı ürkütür
(At sesleri )
Akıncı:
Az kaldı kızıl belde başladık doluşmaya
Tarih dolu nehrimin zafer kokan kolları
Biri hep sana doğru seninle buluşmaya
Geçiyordu dağları geçiyordu yolları
Bilge:
Şahlanın yiğitlerim
Yaşlı başıma rağmen
Büyük dediğiniz dağlar
Küçücük göründüler
Gözlerimin önünde
Adeta eridiler
Üfleyelim engeli
Fethedelim gökleri
(At sesleri )
Akıncı:
Hayalimin tasviri sığmaz kırk dakikaya
Amaç giyinmiş sözün altuni parlaklığı
Onurlu bir hedefi yükseltir şahikaya
Bitirir hasretleri bitirir kuraklığı
Bilge:
Biz burada var olduk
Burada öleceğiz
Düşman ayak basarsa
Denize gömeceğiz
Tarihte adımızı
Yeniden göreceğiz
(At sesleri ve sancak marşı)
Akıncı:
Diri bir efsanenin ölümsüz kahramanı
İlk nefesten beridir büyür göğsümde Asya
varoluş vadisinde beklediğim bu anı
Yazacak tüm kitaplar yazacak tüm Avrasya
(At sesleri ve fetih marşı ile askerler sahneye tekrar girer. Sahnede tur atarlar , yine hizaya girerek koro bölümünü okurlar, fetih marşı ile çıkarlar.)
Koro:
Uykusuz gecelerde düşler doğurmak var ya!
İmge kentte gezerken çağırdı Orta Asya
Müjgân Akyüz/MAJ
YORUMLAR
Akıncı:
Yaşlanmış bir ressamın sakat kalmış bu eli
İçinde ukde kalmış Asya hayali çizdi
Çölden tuval üstüne resim yapan sam yeli
Kızıl renkli şafağa kızıl elmayı dizdi
Bilge:
Dirilin yiğitlerim
Sırtlan demir abanı
Eksik etme dilinden
Besmele ve duanı
(At sesleri )
Akıncı:
Cengizlerin dilinde "Mengü Tengri küçündür"
Allah’a yeminiyle besmele değerinde
Yalnız Moğol’a değil Türklere de bir ündür
Tarihi resimlerde tarihi seferinde
SEVGİLİ DOSTUM YAZINI OKUDUM NE GÜZEL AT SESLERI YİLLARÇA DEDELERIMIZ ATIN ÜZERINDE
DİYAR DİYAR DOLAŞDI VATAN VATAN DEDİLER BİZ SUSDUK ANLAMLI YAZILARINI KUTLARIM
geleceğe ışık olmak bu olsa gerek..:)
seviyeye uygun severek eğlenerek öğrenme kalıcı olur...harika bir adım...
bence bu tür çalışmalarına devam etmelisin sevgili Müjgan...
harikasın ve iyi ki varsın...:)
sevgim saygım her daim tebriklerimle...
Müjgan Akyüz
merhabaalr
bu sizin görüşünüz mü möerak ettim
ve de çok şaşırdım
bu gün de
sakat kalanlar var daha dün hakkari de bir yaşın da çocuk da
sizi anlayamadım anlamak da isdewrdim
selamlar
Müjgan Akyüz
Selamlarla.
Müjgan Akyüz
Müjgan Akyüz
Türkler, özellikle Oğuz Türkleri arasında cihan hâkimiyetinin sembolü olarak ifadesini bulmuş bir mefhum veya mefkuredir. Kızılelma, Türklerin yaşadıkları bölgeye göre batı yönünde ulaşılması gereken bazen bir belde, bazen de bir ülkedeki taht veya mabet üzerinde parıldayan veya cihan hâkimiyetini temsil eden som altından yapılmış kızıl renkli altın bir yuvarlak yahut top olarak tahayyül edilmektedir. Bu altın top bazen zaferin işareti, bazen hâkimiyetin sembolü, bazen de fethedilmek üzere hedef seçilen yerin sembolü olarak ifade olunmuştur. Türklerde çok eski inanç ve töreye dayanan Kızılelma, Türkistan sahasından Hazar denizinin doğusundan gelen Oğuzların, Hazar kağanının ipek çadırının üzerinde hâkimiyetin ifadesi olarak bulunan altın top (Kızılelma’yı) ele geçirmeyi ülkü edinmişler. Buradan İran’da hüküm süren Türk boylarına, oradan da Osmanlılara geçmiştir.
bu güzelliklerle bizi buluşturan yüreğe helal olsun.....
Türkler, özellikle Oğuz Türkleri arasında cihan hâkimiyetinin sembolü olarak ifadesini bulmuş bir mefhum veya mefkuredir. Kızılelma, Türklerin yaşadıkları bölgeye göre batı yönünde ulaşılması gereken bazen bir belde, bazen de bir ülkedeki taht veya mabet üzerinde parıldayan veya cihan hâkimiyetini temsil eden som altından yapılmış kızıl renkli altın bir yuvarlak yahut top olarak tahayyül edilmektedir. Bu altın top bazen zaferin işareti, bazen hâkimiyetin sembolü, bazen de fethedilmek üzere hedef seçilen yerin sembolü olarak ifade olunmuştur. Türklerde çok eski inanç ve töreye dayanan Kızılelma, Türkistan sahasından Hazar denizinin doğusundan gelen Oğuzların, Hazar kağanının ipek çadırının üzerinde hâkimiyetin ifadesi olarak bulunan altın top (Kızılelma’yı) ele geçirmeyi ülkü edinmişler. Buradan İran’da hüküm süren Türk boylarına, oradan da Osmanlılara geçmiştir.
Kızılelma ülküsünün gerisinde savaşlar ve büyük sıkıntılar görüp de korkanlar bulunabilir. Kendi rahatı ve keyfi kaçmasın diye insanlık davası (!) güdenler, ülküyü inkar edenler her zaman, her yerde çıkabilir. Fakat bir milletin içinde büyük bir çoğunluk milli ülküye inandıktan sonra, geri kalanlar da ister istemez bu milli akıntıya uymaya mecburdurlar. Bizim için önemli olan, dost kılıklı yabancıların milli ülküyü güya milli çıkar adına baltalamasının önüne geçmektir.
Bir topluluktan ortak ülküyü kaldırın, insanların hayvanlaştığını görürsünüz. Ortak düşüncesi olmayan toplulukta, herkes, yalnız kendi çıkar ve zevkini düşünür. Böyle bir toplulukta fedakarlık, saygı, nezaket kalmaz. Bencillik, kabalık, rüşvet, iltimas ve namussuzluğun türküsü alır yürür. Maddileşmiş bir insan vatan için ölür mü? Bencil bir insan muhtaçlara yardım eder mi? Milletine inanmayan bir adam yabancı ile işbirliği yapmaz mı? Erdemi gülünç bulan birisi çalıp çırpmaz mı? Kızılelma, Türk milletinin manevi besinidir. Açlar yiyecek bulamadıkları zaman nasıl faydasız, zararlı, hatta zehirli nesneleri yerlerse; Türk milleti de 'Kızılelma' kendisine yasak edildiği için marksizm ve kozmopolitizm gibi zararlı ve zehirli fikirlere el uzatıyor.
Fakat artık bu devir kapanmıştır. Gittikçe uyanan milli şuur karşısında gafiller ve hainler, Türk milletini daha çok aldatamayacaklardır. Kızılelmanın yolunu kapatamayacaklardır.
Ziya Gökalp'ın mısraları düsturumuz olacaktır:
Demez taş, kaya
Yürürüz yaya...
Türküz, gideriz Kızılelmaya.
çok çok güzeldi..helal olsun bunu yazan yüreğe....