- 814 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
İÇİMDE/KİLER
Uzun ince bir yoldur içimdeki yaşantı. kimse bilmez ki ne fayda? Ne otobanlar var içimde tüm yol yapım araçları çalışsa yapabilir mi, ne uçsuz bucaksız patika yollarında yürüdüğüm yollar var, tepeler var gençliğimde, dağların içinden ferhatın kazmasıyla değil,mücadelemle kazıdığım tuneller var. yolları birbirine bagladığım tahtadan köprüler var içimde,ağaçlar var rengarenk çiçeklerin başucunda.şelale akar içimden sevdamın köklerine yeşerir içimde bahar,bir taraftan gazel döken ağaçlar var.diğer taraftan yaz kış yaprakları solmayan çam ağaçları var.asaletimin dayandığı çınar ağaçları var.
Her canlının içindekiler benim de içimde var dı velhasıl.onların kurumuş yanlarını kesip yeniden ışkın olarak yeşermesidir bu çalışmam.
yol yarı olmuşken içimde bir temizlik yapayım dedim,rafları tozlanmış anılarımı silip yeniden dizayn edeyip yeni bir aşk olsun içimdekiler bende onlarla birlikte yeniden yeşereyim istedim.
bazende kendimi yargılayıp kafa yapımı düzenleyeceğim bir taraftan.
okul yıllarında çam dikmeye giderdik,tepelerin yamacına çamları dikince dört köşesinede kazık dikerdik.ve sonra çamları aralıklarla sulardık yeşersin diye zaman sonra görürdük ki diktiğimiz çamlar kurumuş,kenarına kazık diye diktiğimiz agaçlar yeşermişti.bu anımdan sonra anladım ki değer verdiklerimiz kurumaya yüz tutmuş,hiç umursamadıklarımızsa başımızın tacı olmuş.(istisnalar hariç).....
zaman tunelinden keskin virajlarla geçtim bir hayatı.hemde aşklara taş çıkararak,o kadar engeller yürüdüm ki kolay benim için acı veriyor yaşamımda.hep zora talip oldum..emeğimle yürüdüm yüreğimle sevdim dünyayı.kendime göre değil pay ve paydasını eşitleyerek sevdim hayatı.birilerine şirin görünmek bende olmayan gömlekti,megolaman olayım diye de büyüklere laf atarak toz kaldıranlardan da değilim.akıl uslu yürüyen bir yolcuyum.taşı gediğe koymasını bilen nakkaşım aynı zamanda. yolda önüme gelen güzellikleri herkesle paylaşmak benim görevimdi.bunu yapmaya çalıştım yapabildimse eğer.
ben ne ikinci kurtuluş savaşı yapacak komutanım ne de yıkılan romayı ayaga kaldıracak gücüm var..yıkılanları birleştirmeye aday,çirkilikleri güzelleştirmeye çalışan bir işçiyim.herkesin yaptığı kendisine, işte geldim gidiyorum bu yolculukta ardımızdaki tek miras, tatlı bir tebessüm bırakmaktan başka ne olabilir ki.yada saltanat sürenler ne bıraktı ki?
dedikten sonra...
iklimlerin en tatlısı kendini sevmektir.Aşkın çimentosudur samimiyet.şimdilerde kalmadımı diyorsunuz yoksa vardır muhakkak bir köşede sizi bekliyordur.
Ne yok ki içimde ki kiler de) hangi rafımı temizlemeye kalksam yeniden bir hüzün imparatorluğu karşıma çıkar anılarımın altından,körpe kuzuydum çocukluğumda,sekiz yaşında konuşmaya başlamamanın sevinciyle tutundum hayata.aşkın ne olduğunu müzikallerden esinlenirdik.acı veren ve dertli olan her türkü aşkın cenaze töreni gibi gelirdi ta ki aşkı yaşayıpta ayrılık tülleri dalgalanıncaya kadar. Yarı kurak ve bulutlu geçen gençlik yıllarımın başlangıcında babamla ayrılık başladım.bildiğim dünyanın çöküşüydü bu bundan sonraki yaşamım sa direnebildiğim kadar bilek zoruyla yaşamımdı.aşk kelimesi de o yıllar yüreğime düğme olmuştu.bin voltluk elektirik herhalde aşkın verdiği enerjiyi bütün hücrelerinize vermezdi kimbilir.vatan aşkım Tekirdağ dı batıdan anadoluyu seyretmeme yardımcı olmuştu askerlik.ve sevmediğim kapı bana açılmıştı adı:siyaset birinden kurtulmadan diğerine takılan dım oysa belli zamandan sonra irademe hakim olamamanın acısını seyrettim.bazan de mutlu olmadım değil tabiî ki.ve en sonunda bulmuştum kendimi çünkü evlenmiştim.
Şiirin işçiliğine bakardım tanımazdım bile şairi,beni kanatlandıran şiirin şairini görsem belki de merhba bile etmezdim,roman okurdum kendimi bulurdum ter içinde kalır sırtlardım bütün sayfaların hüznünü….
Onlar beni tanımayacaklardı belki de ben onları aryan simyacıyımdır oysa.
Her lider vatanım derdi,çoşardı koşardı inandığı ideolojiye bende seyrederdim samimi koşan liderleri.aşktı vatan,topraktı bereket yağmurlarıyla altında sırılsıklam olduğum vatan.bayrağım dalgalandıkça bir serinlik,ferahlıh vardı her damarımda.baglanırdım delicesine ülkeme ve insanlarına,
Yaptığım belki de amatör ruhumun profesyonel sevdaya dönüşmesini sağlamaktı.hep iyi bir dinleyici oldum çünkü sesim çok kötüydü,yoksa dinlemeye fırsatım mı olur du?
Yerüstü zengiklerimiz vardı aşikar olan,ama altın yeraltındadır,defineciler ayrı bir aşkla bağlanırlar toprağın derinliklerine.onu bulmak değil buldum bulacağım endişesiyle kazmayı görünmeze vurmaktır aşk.
Sadece seyrediyorum kendimi el gibi.zaman içerisinde biriken yıllarımı düzenleyip kronoloik sıralamasını yapıyorum.bunlarsa benim mazimin ışıltılı anılarıymış meğer.
İhanet edenler kaçtılar akıllarınca, hem de sırtımı parçalayarak ama zavallılardır bu kaçanlar. yazdığım her kelimemle olta atıp boğazına bu şehrin meydanına getireceğim günü gelince.şimdilik oyalansınlar.
ikiye bölünen yanlarım vardı. sol yanım kıyıda kaldı, boş kovan olarak da bedenim caddelerde ki vitrinlere mankenlik yaparcasına kaldırımları arşınlayan adımlarım var,ve tek başına hem gol pası verip sonra da attığım topa son sürat koşup gol atma çabasıyla çırpınan yüreğim ben.yusuf’tu beni hayata baglayan ve uzaklaştıran en güzel babam dı o.onun gölgesinde ayrı bir serinlik yaşıyorum ama erken gittin canım babam.şair ablam vardı ispanyada oturan ama bana şahdamarımdan yakındı canım ablam Hadiye kaptan.bir de kırık dökük ülkemi terkedip giden aşkım...değmez gibi görünsede bu hayat bunlar için bin defa hayata yeniden gözlerimi açmak isterdim,sonunu hemde düşünmeden koşardım kucaklarına.
içimdekiler artık dökülecek bir bir,çünkü içimde kiler var erzak odası
Melikşah SELÇUKLU
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.