Balıkçı Kasabası
O değil de;
Şimdi sahil şeridinde bi balıkçı kasabasında olmak vardı. Olmak bi tarafa orada yaşamak vardı.
Üzerimde salaş bi kıyafet, ayağımda belki parmak arası bi terlik.
Gözlük istemem, çıplak gözle seyretmeliyim etrafımda olup biteni. Hele kulağımda kulaklık hiç istemem, duymam lazım denizin kayalara çarparken attığı çığlığı.
Sonra herkesten saklanabileceğim bir köşem olmalı. Bağıra bağıra şarkı söylemeliyim. Yine bağıra bağıra ’Ah ulan Ah’ diye sitem etmeliyim herşeye.
Kumlara bişeyler yazmalıyım. Ne yazmalıyım bilmiyorum ama bişeyler yazmalıyım. Islak kuma değil, dalgaların denize sürükleyemeyeceği kadar uzağında biyerlere...
Denizi seyretmeliyim uzun uzun, elimde içkim. Belki de sarhoş olmalıyım.
Deniz çantamda kitap bile olmalı, birkaç sayfa okumak için. Konusu olmamalı, konusuz bir kitap.
Birden yerimden fırlayıp kendimi sulara bırakmalıyım. Bir kulaç daha atamayacak hale gelene kadar yüzmeliyim.
Denizden çıkıp taş sektirmeliyim. Uzağa, en uzağa.
Hava karardığında ateş yanmalı. Külleri havaya savrulmalı. Gökyüzünde yıldızlar dansetmeli. Hiçbiri kaymamalı. Dilek tutmasam da olur. Yeterki bütün yıldızlar yerinde dursun.
Sonra biyerlerden bi müzik sesi gelmeli
ağrı dağı eteğinde/uçan güvercin olsam/türkü olsam dillerde/diyar diyar dolansam
O değil de;
İyi bayramlar...
YORUMLAR
şişede durduğu gibi durmaz derler , siz yine de az kıyıdan uzak durun))...