- 1299 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
MÜZİK-II
TÜRKÜLER / imiz
Türk Halk Edebiyatı nazım türüdür. Ezgileri yönüyle halk şiiri türünden azda olsa ayrılırlar. Türküler genellikle anonimdir. İsimleri bilinen saz şairlerinin söyledikleri dilden dile dolaşırken halka mal olmuştur. Kime ait olduğuna bakılmaz. Türküler bir şekilde insanın var oluşundan beriye çalıp söylenerek bu günlere gelmiştir.
Bir zaman “türkü yakmak” olarak yürümüş gönüllerden düşmemiştir. İnsanoğlu söylemek istediklerini, sözle söylemezse türkülerle söyleyerek yürümüştür. Çünkü bu bir yaşam gerçeğidir.
Türkü adı: Türk sözcüğüne Arapça (i) nisbet eki eklenince ortaya çıkmıştır. Türk’e mahsus demektir. Türkü, Türk Halk Şiirinin en eski türlerindendir. Sonuçta şiirin insan ruhuyla nağmelenmesinden doğar. İnsanların göç etmek zorunda oldukları zamanda dillerinde ne vardı dersiniz? Uzun yolculukta oturup masal veya hikaye anlatmıyorlardı. Anlatacaklarını türkülerle dile getiriyorlardı. Ancak söylediklerinin adını koyamıyor, ne olduğunu bilmiyorlardı. Kendi anlaştıkları lisanla beklide “ deme” olarak birbirlerine hatırlatıyorlardı.
Bu konuda ciddi bir araştırma var mıdır bilinmez.
15.yüzyılda; “Öksüz Dede” nin örnek verdiği yazılmaktadır. Oradan geriye doğru hiç türkü söylenmemiş mi?!! Edebiyat sessiz miymiş? Pekiyi de yakıştırmaların tarihine de bakmak gerekli. Ağıtlara da bakmak gerekli.
Örnek: Anadolu’da çobanlar sürüsünü otlatırlarken sopalarını göğüslerine yaslayarak ve iki eline iki taş alıp, göğsüne yasladığı ve kollarının boşluğunda duran sopaya vurarak tempo tutup türkü söylemesi tarih yönünden neyi anlatıyor? Yani;edebiyat tarihsiz / tarih edebiyatsız olamaz..
Türkü, Türk’ün yaşam gerçeğidir.
Türküler genellikle hece vezinlidir. Anlaşılır arı duru sözlerle donanmıştır. Kendi ülkesini, soyunu, ananesini, geleneğini,
göreneğini, acısını, neşesini ve sevgisini vs, anlatır.
Bunlar kıtalar halinde olup her kıtadan sonra da iki kıta arasında “kavuştak” vardır. Kavuştak söylenenin iyi anlaşılması için tekrardır. Buna “bağlama” da denilmektedir.
Türküleri yapılarına, ezgilerine ve konularına göre ayırmak mümkündür.
1 – Yapılarına göre türküler.
2 – Ezgilerine göre türküler.
3 – Konularına göre türküler.
Yapılarına göre türküler:
Halk şiirinin her türü hece ölçüsü kalıbıyla söylenirken ezgilerle ayırt edilebilir. Bunlar kendi aralarında da :
a)- Yakıştırma kıtalarından kurulu türküler. Bu grubu “iğnenin yıldızı” adlı eserimde sizlerle paylaşmıştım.
b)- Dörtlüklerle kurulu türküler. Bu konunun uzmanları müziğine göre daha başka çeşitlere ayırmaktadır.
Ezgilerine göre türküler :
Ezgilerine göre türküler de iki bölümde incelenmektedir.
a)- Usulsüzler; uzun havalar, divan, koşma, hoyrat …gibi.
b)-Usullüler; oyun havaları..gibi.Bu türe yörelere göre “kırık”-
“oturak” denilmektedir.
Konularına göre türküler:
Burada ayrım yapmak uzmanının işidir ama bazı kaynaklar şöyle bir sıralama yapmışlar.
a)- Çocuk türküleri veya ninniler.
b)- Doğa türküleri.
c)-Aşk türküleri.
d)-Kahramanlık türküleri.
e)-Askerlik türküleri.
f)-Tören türküleri.
g)-İş türküleri.
h)-Eşkıya türküleri.
ı)-Acıklı türküler.
i)-Mizahi türküler.
j)-Karşılıklı söylenen türküler.
k)-Oyun türküleri.
l)-Ağıt türküleri.
Biz türkülerin önemli başlıkların hatırlatmak ve kısaca da olsa bilgilenmek amacıyla bir sıralama yaptım. Kaynaklarda
daha çok çeşitleri vardır. Bunun dışında yörelerine göre de türkülerin bir çoğunda rastladığımız: ya – aman – efem –
of – of aman – hayda bre – hey – ne bilem – bi danem – beyim aman – peh peh gibi takı sözleri şiire ifade zenginliği verdiği gibi ezgileri de bütünlemektedir. Yani: Türk Halk Edebiyatı yangılı sözler bütünü ve halkın taa kendisidir…
örnek:
Ham Meyve
Çamlığın başında tüter bir tütün
Acı çekmeyenin yüreği bütün
Ziyamın atını pazara çekin
Gelen geçen ziyam ölmüş desinler..
Uzun olur gemilerin direği
Yanık olur anaların yüreği
Ne sen gelin oldun ne ben güveyi
Onun için açık gider gözlerim…
Ham meyveyi kopardılar dalımdan
Beni ayırdılar nazlı yarimden
Eğer yarim tutmaz isen salımdan
Onun için açık gider gözlerim…
Benim yarim yaylalarda oturur
Ak ellerin soğuk suya batırır
Demedim mi nazlı yarim ben sana
Çok muhabbet tez ayrılık getirir…
Yozgat Türküsü
örnek :
Aliş
Aliş’imin kaşları kare
Sen açtın sineme yare
Bulamadım derdime çare.
Görmedin mi ah
Civan Aliş’imi Tuna boyunda…
Evleri var hane, hane
Benleri var dane, dane
Saramadım kane,kane.
Görmedin mi ah
Civan Aliş’imi Tuna boyunda…
Evleri var set başında
Benleri var sol kaşında
Yazık oldu genç yaşında.
Görmedin mi ah
Civan Aliş’mi Tuna boyunda…
Rumeli Türküsü
TÜRK HALK MÜZİĞİ
Halk müziği dünyanın hemen her yerinde o ülkenin aydınları tarafından getirilen müzik eserlerinden farklı olmuştur. Her
zaman en çok değer bulmuştur.Halk müziği eserleri doğrudan doğruya halkın eseri, o ülkenin bir meyvesidir. Bir milletin öz
varlığının yüz yıllar boyunca DİLE gelmesinden doğmuştur. Bu açıdan bakınca; Türk Halk Müziği de M.Ö. den de önce
uzak yüzyıllardan beri var olmuştur. O zamanlardan güne taşınan yazma eserler olmamakla beraber Çin kaynaklarına
yazılı olarak geçmiş besteli şiirlerin bulunması böyle bir halk müziğinin varlığını da göstermektedir.
Halk müziğinin ikinci önemli yanı da ‘geleneksel’ oluşudur. Bu eserler ağızdan kulağa, ustadan çırağa sözlü olarak
devam eder. Bundan dolayı ;HALK MÜZİĞİ TEK SESLİ olagelmiştir. Dünden bu güne elde bulunan elli yıllık bir tesbite
göre, halk müziğinin başlıca özellikleri şunlardır:
a-Halk müziğinde melodi önemlidir.
b-Halk müziğinde melodiyi belirten konudur. Güzellemeler,koçaklamalar ve koşmaların besteleri bu çeşitlere göre
düzenlenmiştir. Acı ve üzüntü yanık bir hava ile dile gelir. Sevinç,neşe,oynak bir hava ile de anlatılır.
c-Halk müziği ‘LİRİK’ tir. Eserlerin çoğu önceden hazırlanmış bir şiirin belli kalıplara göre bestelenmesiyle DEĞİL,
doğrudan doğruya saz şairlerinin içinden coşan duyguların sözle-melodiyle dile gelmesinden doğmuştur.
d-Halk müziği toplumsal özellikler taşır. Her ne kadar bir yaratıcının ağzından ve sazından doğarsa da çoğunlukla
topluma heyecan veren konular işlenmiştir. Bir olay ele alınarak işlenir ki buna; TÜRKÜ YAKMAK denilmektedir.
Türk Halk Müziğinin SÖZLÜ ve SÖZSÜZ olmak üzere iki de bölümü vardır. Sözlüleri koşma, türkü gibi çeşitli nazım şekillerine bağlı kaldığı halde – sözsüzleri uzun hava, maya gibi çeşitleri doğrudan doğruya beste özelliğindedir.
Türk Halk Müziğinde, Klasik Türk Müziğindeki gibi çeşitli makamlara bağlı kalınmamıştır. Daha çok kullanılan bağlama, saz, kopuz, davul, dümbelek, çöğür, tef gibi aletlere bağlı bir melodi sistemi yürütülmüştür. Çeyrek seslere kadar klasik müziğimizin her türlü ayrıntısı halk müziğinde de vardır. Ancak teknik bakımından işlenmiş değildir. Türk Halk Müziğinin asıl özelliği teknik oyunlar değil-ifade edilen ‘RUH’ ve ‘ANLAM’dır. Buna yukarıda örnek verdik.
Türk Halk Müziğine ait gerçek derlemeler bizde cumhuriyetin ilanından sonra başlamıştır. İstanbul Konservatuarının kuruluşundan sonra bu araştırmalar daha da hızlanmıştır. Bu güzel hizmeti araştıranlar arasında Yusuf Ziya Demircioğlu, Cemal Reşit Rey, Halil Baki Yönetken gibi müzik öncüleri sayılabilir. Bu derlemelerin sonucunda bu gün halk müziğine dayanan geniş bir batı teknikli Türk bestecileri ve opera bestecileri de yetişmiştir.
Yaptığım araştırmada, bir müzik parçasının gerek bestelenmesi gerekse çalınması kendine göre bir takım kurallara bağlıdır. Bu kuralların gerçekleştirilmesi sırasında bütün milletlerce kabul edilmiş çoğunluğu İtalyanca dan gelme bazı terimler kullanılmıştır.
Alaturka müzikte, batı müziğinde kullanılan keman – klarnet gibi sazlardan başka kendine özgü müzik aletleri de kullanılıyor. Bunlardan bazıları; Darbuka(dümbelek)-lavta- tef- ut- kanun- zurna- ney- kemençe- tambur ve halk sazlarından bağlama ile cura dır.
ALATURKA ve ALAFRANGA MÜZİK:
Alaturka (allaturca) sözü İtalyanca bir kelimedir. Türk Tarzı anlamına geliyor. Önceleri yabancılar Türk müziğini anlatmak için bu deyimi kullanmışlar. Sonradan halk arasında batı tekniği dışında ki Türk müziğine denmeye başlanmıştır. Halk arasında en iyiden en kötüye doğru bütün batı müziği eserleri ‘alafranga’ diye anılmaktadır. Bu arada genel olarak batı müziği tekniği ile hazırlanmış halk türküleri, oyun havaları için de ‘alafrangalaştırılmış’ deyimi kullanılmaktadır.
Son yıllarda Anadolu türkülerimiz batı hafif müziğine uygulanarak da çok güzel eserler yapılmıştır. Bence en iyilerden de daha iyisi türküdür, Türk Halk Müziğidir.
Beni bana anlatan müzik önce yerel ve evrensellik taşıyan HALK MÜZİĞİDİR.
Bir örnek verirsem:
Mendilin işle yolla
Sapın gümüşle yolla
İçine beş elma koy
Birini dişle yolla…
Bu dörtlükte iletişim,sevgi,buluşma,sadakat,beş duyu,hatıra bırakma vs her şey var.Halkın özü türkü. Dert ortağı türküler. Anlatamadıklarımızı türkü ile ancak bu şekilde söyleyebilmek. Sevgili ile haberleşmek ve de onunda sevgisini yoklamak..
Mustafa ERMİŞ
Şair Araştırmacı Yazar
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.