10
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1202
Okunma

Serinleyen havalar, arada hırçın esen rüzgar, güneşin mahcup bir eda ile bulutların arkasından arada bir kendini göstermesi, sonbaharın, soğuk günlerin habercisi.
Aşırı sıcak geçen yaz günlerinin ardından gelen serin havalar, büyük bir rahatlama sağladıysa da, geçim derdinde olan aileleri, yakıt sorunu kara kara düşündürmeye başlamıştır.
Ülkemiz insanının büyük kesimi, asgarinin altında ücretle çalışmak zorunda olan, kazandığı ile günlük yaşamak zorunda kalan kişilerden oluşuyor. Her mahallede en az beş on tane, çok zor koşullarda yaşam savaşı veren aileler olduğunu, gözlemliyoruz.
Dolaplarında, yemek namına yiyecek hiçbir şey bulamadığından, soğan kavurup, ölmemek için ne bulurlarsa onu yiyen bir genç kızın, haftalık kazandığı çok az bir maaşla evini geçindirmeye çabaladığına, üzülerek şahit oluyoruz.
Mahalle muhtarlarının görevi, sadece ikametgah senedi, nüfus tasdikli belge vermek olmamalı.
Muhtarlığına bağlı insanlarla ilgilenip, çok zor şartlarda yaşama savaşı verenleri tespit edip, onlar için bir şeyler yapma çabaları olması, hem görevleri hem de insan olmanın gereğidir.
Kimileri ekmekler bayatladı diye, taze ekmek alarak, bayatları çöpe atarken, kuru ekmeği suya banıp yiyenler olması, çağımızın bir ayıbıdır. Asgari ücretle çalışıp, ev kirası vererek geçinmeye, çocuk okutmaya uğraşan niceleri var!
Ah vah demekle hiçbir şey elde edemeyiz. Tanıdığımız, acil ihtiyaç sahiplerini muhtarlığa bildirelim. Eğer işini layıkıyla yapan biriyse, en azından yardım yapmak isteyenlere, hedef göstermiş oluruz.
‘Komşusu açken, tok uyuyan bizden değildir’ diyen sevgili Peygamberimizin(S.A.V.) hadisini, içim sızlayarak hatırladım.
Komşuluk ilişkilerinin çok zayıfladığı, alt ya da üst komşularımızı tanımaz hale geldiğimiz şu dönemde, hassas davranmamız gerekiyor. Bir fakir haberi aldığımızda, bana ne demeden, araştırıp, gerçek ihtiyaç sahiplerine yardım yapılıp, onların da insanca aşamalarına ön ayak olmak, insan olmamızın gereğidir.
Şımarıklık olarak bazılarının reddettiği bir yiyecek, bazılarının uzun süredir tatmadığı olabilir.
Ramazan-ı Şerif ayında yapılan erzak yardımları çoktan tükenmiştir. Kendimize alışveriş yaparken, az bir parayla yardım için alabileceğimiz biraz erzak, bazıları için cankurtaran simididir.
Yardım yapmak için fakir arayanlara, bildiğimiz garipleri lütfen söyleyelim.
Çok kötü durumda olanları, belediyelere götürüp, yardım almalarına vesile olalım.
Duyunca içimin sızladığı bir yaşam, bu satırları yazmama neden oldu.
Sorumsuzlukla beş altı çocuğu anneye bırakıp, boşanıp giden bir baba, kardeşlerin evlenip çekip gitmeleriyle, annesiyle aşama mücadelesi veren genç bir kız.
Kardeşler de geçim derdinde olduğundan, aldığı çok az bir parayla hayata tutunmaya uğraşan genç bir can…
Ağlamadan hikayesini dinleyemediğim umutsuz, üzgün çaresiz bir genç kız…
Çaresizlik …
Yaşamak için güzel nedenleri olması onun da hakkı!
Biraz duyarlı ve dikkatli olmak, eş dost ve tanıdıklarımıza böyle insanlara yardım yapmaları, ya da daha iyi şartlarda iş bulmalarına yardımcı olmak, geceleri başımızı huzurla yastığa koymamıza yardım eder.
Kimilerinin, modeli düştü diye her yıl araba değiştirmeleri, geçim derdinde insanları bilince, korkunç saygısızlık olarak geliyor bana .
Kimsenin kazancı bizleri ilgilendirmez.
Sadece biraz insaflı davranıp, incitmeden yardım yapma imkanı yaratmamızdır.
Biraz duyarlılık, merhamet ve hassasiyet, bazı insanların da daha insanca yaşamalarına imkan verebilir.
İhtiyaç sahiplerini araştırıp öğrenelim, yetkili ve maddi yönden etkili olabileceklere bildirelim.
Bir insanı mutlu etmenin huzuru, dünyalara bedel bence…