- 4558 Okunma
- 18 Yorum
- 0 Beğeni
Pazar Ola!
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Bugün pazar...
Pençeleriyle ruhlarımızı parçalayan siyâsetin elinden firâr edilebilecek en uygun gün değil mi?!
Günler kısaldı, havalar serinledi, yağmurlar başladı, hazan yaprakları sararmaya yüz tuttu... Sizi bilmem ama benim ruhumda bir dinginlik, bir suskunluk, bir bezginlik hâli var...
Raftan bir kitap çıkarıp okumak, başkalarının dünyasına dalmak, satırların arasında sükûta yolculuk etmek...
Hayâl değil ya! Bir adım ötede duruyor...
***
Yutar gibi okuduğunuz satırlardan bir benzerlik nedeniyle kendi geçmişinizdeki bir hatıraya daldığınız, gözleriniz sözcükleri birer birer takip ederken; aslında okuduğunuzda değil, hatıranızla başbaşa olduğunuzu çok sonra fark ederken aynı satırlara yeni baştan döndüğünüz olur mu hiç? Sizi bilmem ama bende sık sık olur bu...
Çoğunlukla, her birisi bir hayâl ürünü olan romanlarda kendi küçük dünyamızı bulmaz mıyız?! Ya da kendi hayâl dünyamızı o romanla harmanlayıp, kurgulamaz mıyız?!
Elbette ki daha önemlisi: Edebiyata ilgi duyar mıyız? Roman, şiir, hikâyeler, denemeler, anılar, mektuplar ilgimizi ne kadar çeker?!
Bendeniz hep, “iyi bir romancı, roman kahramanını evin sofasından bahçeye üç sayfa doldurmadan çıkarmaz” derim... Bunu iki şekilde cevaplamak mümkündür. Öncelikle çok yüksek bir hayâl gücüne sâhip olmanız gerekir. İkinci olarak da o yüksek hayâl gücünü yazıya dökme kabiliyetine sâhip olmak... Bendenizde böyle bir yüksek hayâl gücü de, -olsa bile- onu yazıya dökme kabiliyeti de yok... Onun içindir ki okur olmaktan öteye gidemedim bir türlü...
***
Felsefe ile aramız nasıl?
Kant, Hegel, Nietzche, Rousseau vb feylesoflar ilgimizi çeker mi?
Her Allah’ın günü lümpen gıdıklayıp prim yapma peşinde olacağımıza, hiç olmazsa arada sırada felsefenin ummanına dalmayı seçer miyiz?!
Olmadı, kendi dünyamızdan: Mevlana’dan, Şems’ten, Fuzûlî’den, Sâdî’den, Hâfız’dan hiç olmazsa günde bir katre tasavvuf bâdesi içer miyiz?!
Pekiyi, dünya devleri çıkardığımız Divan Şiiri ile aramız nasıl?!
Nedim’i, Bâkî’yi, Nef’î’i, Şeyh Galib’i, Taşlıcalı Yahya’yı, Nâbi’yi, Şeyh-ül İslâm Yahya’yı, Ziya Paşa’yı ve daha yüzlercesini biliyor, okuyor, anlıyor muyuz?!
Arûz denince aklımıza Arzu, Nâzım’ denince de Nâzım Hikmet mi geliyor?!
(“Efendim, bunların çoğu eski Türkçedir. Okusak da anlamıyoruz!” Anlamadığınız metinleri e mail adresime gönderin, ben size tercüme ederim...)
Tamam, anladık; Hanım’ın Çiftliği’nden Orhan Kemal’in, Aşk-ı Memnu’dan da Halid Ziya’nın adını öğrendik... Ya diğerleri?
Şemseddin Sami, Hüseyin Rahmi, Mahmut Yesari, Ahmet Rasim, Reşat Nuri Güntekin, Mehmet Akif Ersoy, Namık Kemal, Tevfik Fikret, Peyami Safa, Yaşar Kemal, Kemal Tahir ve gene daha yüzlercesi...
Bütün bunları tenezzül buyurup okuyor muyuz diye sormak halt etmektir... Okumadığımız, okumadığımız için de her Allah’ın günü ona buna ağzımızdan tükürükler saçarak küfrettiğimiz çok belli olmuyor mu?
Kendimizi, câhil iken ârif, dallamayken de âllame sandığımız da bundan dolayı değil midir?
Neyse...
Yazıya başlarken düşünülen merâm hâsıl olmadı. Eğer lütûf buyurup, buraya kadar okuduysanız; affola... Umarım Pazar keyfinizi bozmadım...
Zirâ:
“Arif ile sohbet etmek; lâl-ü mercan, inci’dir.
Câhil ile ülfet etmek; âkibet can incidir (incitir)...”
Cahit Kılıç
YORUMLAR
Cahit KILIÇ
ÜATADIM, YAZINIZI OKUYAMAMIŞTIM. ÇOK HAKLISINIZ O KONUDA. TEBRİK EDİYORUM SİZİ. GÜNE YAKIŞAN BİR SEÇİŞM YAPILMIŞ. SAYGILARIMLA
Cahit KILIÇ
bütün sorulara evet diyebilmeyi çok isterdim... kıyısından köşesinden okumak başka tahsil etmek başka... tespitlerinize katılmamak mümkün mü? kaleminize sağlık...
Cahit KILIÇ
Güzel bir yazıydı. Kitap okurken yaşadığınız duygular birebir hepimizin yaşadıklarıydı. Bu arada edebi zenginliğiniz şu kısacık yazıda fazlasıyla kendini göstermiş. Keyif alarak ve de istifade ederek okuduğum bir yazı oldu.
Emeğiniz için teşekkürler.
Cahit KILIÇ
Cahit KILIÇ
Kendini ifade edebilmenin temel kuralı; düzgün cümle kurabilmektir. Düzgün cümle kurabilmek için de kelime haznenizin çok geniş olması gerekir. Türkçeyi güzel kullanmak, kelimeleri yerinde ve doğru seçmek gerekir. Bütün bunları alt alta topladığımız zaman da çıkan sonuç Okumak tır. Çok önemli bir konuya değinmişsiniz. Teşekkür ediyorum. Güne düşmeyi fazlası ile hak etmiş yazınız. Saygılarımla.
Cahit KILIÇ
Cahit KILIÇ
ez cümle:
"ilim ilim bilmektir ilim kendin bilmektir"
sevgim saygım tebriklerim günün yazısına çok değerli yazarına...:)
Cahit KILIÇ
Pazar keyfimizi bozmak ne demek? Aksine haklı eleştirilerinizle akşamımıza keyif kattınız. Kitap okumanın bana yasak olduğu günlerde bir hayli kitap okudum açıkçası. Demek ki yasak gerekiyormuş okumak için. :)) Beni en çok etkileyen roman, Mitka Gribceva' ya ait, Bularistan Devrimini anlatan "Seni halk adına ölüme mahkum ediyorum" isimli eserdi. Marks, Engel, Lenin kitapları en çok okuduğum kitaplar arasındaydı... Fuzuli ve Baki' yi ya da diğerlerini antolijilerde rastladığım birkaç eserinden tanırım. Biliyorum yeterli değil. Felsefe anlamında Özdemir Asaf' a ait "Yuvarlağın Köşeleri" isimli eser başucu kitabımdır diyebilirim. Şimdilerde Hanefi Avcı' nın kitabına başladım. Ne zaman bitiririm onu da bilmem. Her neyse... Güzel bir makaleydi... Emeğinize sağlık.
Cahit KILIÇ
Cahit KILIÇ
"Kendimizi, câhil iken ârif, dallamayken de âllame sandığımız da bundan dolayı değil midir?"
VALLA Hİ ÖYLE BİR DAMARDAN GİRMİŞSİN Kİ HELAL OLSUN. NE YAZIK Kİ YAZDIKLARININ HEPSİ DOĞRU. OKUMADAN YAZMAYA ÇALIŞIYORUZ.KENDİME ÖZELEŞTİRİ YAPACAK OLURSAM BELİRTTİĞİN KATOGORİLERİN İÇİNDEYİM.
ROMAN OKUMA KONUSUNA GELİNCE BAZEN YILLAR ÖNCESİ OKUDUĞUM ROMANI TEKRAR ALIP OKUMAYA ÇALIŞIYORUM...
İYİ PAZARLAR SAYIN AĞBEYCİĞİM...
SEVGİLERİMLE...