- 1672 Okunma
- 16 Yorum
- 0 Beğeni
O KADINLAR...
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Doğduğumuz gün, cinsiyetimize göre, nasıl yaşayacağımızın daha doğrusu nasıl yaşamamız gerektiğinin şablonu elimize tutuşturulur.
Her yaşımız için geçerli davranış şekillerimiz, biz daha o yaşa gelmeden, belirlenmiştir. Çevremizde yaşayan insanlar, daha biz doğmadan, bizimle ilgili beklentilerinin listesini oluşturmaya başlarlar. Eğer biz, bu beklentilerin dışında, farklı bir yaşam şekli oluşturursak kendimiz için; yandık demektir. Bu hareketle “ Beni dışlayın, reddedin “ dememiz eşdeğer anlamdadır. Zaten göreceğimiz tepki de çok farklı olmaz.
İnsanlarda garip bir ruh hali gözlemliyorum, uzun zamandır. Kendi yaşam şekillerini mutlak doğru olarak kabul ediyorlar. Ve herkesin bu şekilde yaşaması gerektiğini düşünüyorlar. Farklı şekil seçmiş insanlara da “ Yanlış “ diyorlar.
Yine garip bir şekilde bu olgu daha çok kadınlar arasında görülüyor. Kadınlar, birbirlerini ya eziyorlar ya da yüceltiyorlar.
Kadınların akıllarında ki yaşam şablonu daha net, daha belirgin ve daha çerçevesi belli.
Doğacaksın, büyüyeceksin, okuyacaksın / okumayacaksın, evleneceksin, biyolojik yeteneğin varsa doğuracaksın. Her koşulda asla boşanmayacaksın. Kocanla bir ömür yaşayacaksın. Mutlu ol ya da olma. Aile kurumunu bozmaya asla teşebbüs etmeyeceksin. Başka birini sevmeyeceksin. Yaşadığın çevrede kadınlar nasıl yaşıyorlarsa o yaşama ayak uyduracaksın. Sabah kahvesine mi gidiyorlar? Gideceksin. Ev temizliği sohbetlerin baş konusu mu? O konunun dışına çıkmayacaksın. İşlerini bitirdikten sonra komşunun gününe mi gidilecek? Gideceksin. Efendim? Evde oturup kitap mı okuyacaksın? Bilgisayarını açıp, onun başında mı vakit geçireceksin? Duymamış olayım. Ben nasıl yaşayacaksın diyorsam, öyle yaşayacaksın. Yoksa ne mi olur? Bu kadında gizli durumlar var der o gizli duruma uygun bir kalıp uyduruncaya kadar da hayatı sana zindan ederim. Sonra da seni toplum dışına atıveririm, alimallah.
Toplumun yazısız kuralları ve bu kuralların sessiz cümleleri.
Kurallar içinde ki en önemli maddeler ise: Ahlak ve namus.
Toplum kadınları ( yaşam şeklini belirleyen kadınlar ) için mutlak doğru olan bir başka düşünce de “ Kocalarının ayartıldığı “ düşüncesidir. Onların kocaları, hiçbir kadına yan gözle bile dönüp bakmazlar. Neden? Çünkü o kocalar kendileri ile evlidirler. Onlar da, kadın olarak, son derece kadındırlar. Kadın olmanın açılımı nedir? Karısı olmak, doğurmuş olmak.
Toplum kadının kocası, bir gaflet ve delalet anında, hiçbir suçu yokken, başka bir kadınla birlikte olursa, hatta ve hatta o kadına âşık olursa…
…/…
“Tutuklanan Hanefi Avcı’nın eşi Şenay Avcı, Kezban Küçük’ün ’Eşinden boşanacağını söyleyecekti, coşkulu bir ilişki yaşıyorduk’ sözlerine yanıt verdi: Allah ona akıl fikir versin. Aşkımızın 30 yıllık nişanı hala parmağında duruyor.”
Kezban Küçük için sonuç:
“İstanbul’da Edebiyat öğretmen olan Küçük hakkında, NTV’de yaptığı konuşma ve Hanefi Avcı ile olan gönül ilişkisi nedeniyle, Milli Eğitim Bakanlığınca soruşturma yapılıyor.
Gazeteport’ta yer alan habere göre; Soruşturmanın, 657 sayılı kanunun 125’ünci maddesinde yer alan ‘’Disiplin Cezaları’’ kapsamına yürütüldüğü öğrenildi. Soruşturma sonucu Küçük’e uyarma, aylıktan kesme, kınama ya da meslekten men cezalarından birinin verilebileceği belirtildi. “
Şenay Avcı için sonuç:
Aşkının otuz yıllık işareti hala parmağında.
…/…
İsimlerinin birlikte anıldığı kocalar, gerdan kıra kıra ortalıkta gezinirken birçok kadın “O Kadın” olmaya devam edecek…
İsmi unutulan; Sanem Çelik gibi…
Sessizliğe bürünen; Nesrin Baytok gibi…
Ve “Toplum Kadınları”, yüzük parmaklarındaki işarete güvenerek, aile kurumlarının manevi dünyasında, boşluk üzerine boşluk inşa etmeye devam edecekler.
Ta ki bir “O kadın” çıkıp, o boşluğu dolduruncaya kadar…
Eser Akpınar
02.10.2010
Urla
YORUMLAR
Bir kadin baska kadinlarin yasam bicimine göre hareket edecegim diyorsa sacmaliyordur zaten.
Ve kimse kimsenin esini ayartamaz.Hem evli oldugunu bilip bir erkegi elde etmeye calisan bayan zavalli bir bayandir.
Zaten bir erkegin icinde yoksa kimse zorla elde edemez.
Ve yüzük nikah ya da cocuk hicbir seyin garantisi degildir erkegi elde tutabilme sebebi degildir.
Kadinlarin ellerinin mahkum olusu var erkeklere bir de bizim toplumumuzda.
O nedenle kabul edilmez bir cok seye gögüs geriyorlar.Üzücü birsey aslinda.
Güzel bir yaziydi
Yüreginize saglik sevgili Eser hanim.
Sonsuz sevgimle
yerin de zamanında aslında derin bir konuyu ele almanızdan dolayı kutlarım...sizinde söylediğiniz gibi aslında biz kadınlar hem erkeği kadını doğuran yetiştiren olarak yine anane ve kendini bulma tanıma karar verme .v.b duyguları da ellerinden alıyoruz..hem evlilikte hem yaşam da eksik kaldıkları için duygusal doyum yaşanmayınca o kadın ya da o erkek de ekliyorum ben çünkü dengeyi bizler göreb,ldiğimiz için durumlar olabiliyor. yargılamıyorum suclamıyorum fakat insanların sevgi güçünü ellerinden almalarını doğru bulmuyorum. yasaklara kimse kimseyi mahkum edmeden dürüstce mertce adilce olabilmeli...kökten çözüm üretmeliyiz okumalı kendimizi gelştimeliyiz verdiğiniz örnekler o kadar güncel ki katılıyorum...saygılarımla....
Eser Akpınar
ters köşeden bakan bir yazı ,erkekler hep masum ,kadınların adı başka,aslına bakarsanız lümpen ilişkiler her iki taraf için toplumun çivisinin çıktığı durumlar,hiç kimsede özel hayata saygı kavramı kalmamış ,bu hem kadınlar için hem erkekler için geçerli,evlilik kurumunun *okunu çıkarmışlar ,evlilik şirkete dönüşmüş ,sözleşme bozulmadan herkesin gözü önünde gayet güzel flört edebiliyor kişiler ,televizyona çıkıyor 'kadın kadının kurdu ' olabiliyor,aklı başında hiç bir insan bu ilişkıleri masumca yapmıyor.Hiç bir kadın diğerinin yuvasını bozmasında çok fazla etken değildir adam istemeyince ,şayet ortada aşk varsa ,saygı içinde sözleşmelere son verilir ve yeni bir ilişki başlar. 'o kadınlar' bunların bir çoğunda da akıl sıfır,bir çoğunun kendisine saygı duyduğu yok , saygısız adamların dümenlerine kapılmış gidiyorlar.Ve evdeki eşler de genelde kadınlardan bilirler ,yuvamı bozdu derler ,hiç oturup kendilerine eşlerine bakmazlar sorgulamazlar.Bütün olarak incelenmesi gereken bir konu ,sosyolojik açıdan ne 'o kadınlar' diyebiliriz,ne evdekiler ne de adamlar diyebiliriz ,incelenmesi gereken belki de çözülen ilişkilerin nedenleridir.
Eser Akpınar
Her insanın karşısında bir ayna olmalı, kendisi ile konuşacağı...
Teşekkür ediyorum.
lacivertiğnedenlik
lacivertiğnedenlik
bu bakımlı olmayı temiz olmayı erkeklere de söylesek diyorum ,onlar da kendilerini salmasa kanepenin üstünde kaşına kaşına çitlek çiğnemese diyorum hani ,
Tebrikler Eser Hanım.
Herkesin yaptığını doğru kabul edemeyiz çünkü her şey mübah ve kuralsız olursa doğru nasıl bulunur?
Kirli işlerle iştigal eden ancak kendini kirletir. Erkek de pek ala kirlenir. Onun da ırz'ı ve şerefi vardır.
Toplum içinde yanlış algılanan ve yanlış uygulanan hiç bir şey böyle uygulanıyor diye mübah olamaz elbette.
Tespitleriniz çok yerinde ve haklı. Bir eksiğe cevap vermek de lazım.
Pekiyi neden böyle?
Gürgenin çivisi kendinden olur. Neyi eksik yapıyoruz?
Her geçen gün Kadın olsun Erkek olsun Peygamber Ahlakından uzaklaşmakta olduğumuzdan olabilkir mi?
Saygı ve selamlar.
Eser Akpınar
İnsan olmanın ahlakından uzaklaşıyoruz desek? Aynı yolda buluşurmuyuz? Bence buluşuruz...
Saygılar
Güne gelen yazınıza tebrikler. Okuyup, acelem olduğu için yorumlayamadığım bir yazıydı.
Sıradan bir yorum yazmak istememiştim. Ben de Nermin kardeşim gibi yasak ilişkilere sıcak bakmam. Yeni bir sevda isteyen eşinden ayrılır, ondan sonra kimi isterse onu sever.Yok ben seni seviyorum, ama ona da aşık oldum, demek eşe yapılan zulümdür.
Hanımların da halka parmakta,nikah bende bu adam bana mecbur düşüncesi yanlış.
Her zaman aşkı ve sevgiyi canlı tutup, evliliği sıradanlaştırmamak lazım.
Güne gelmeyi hak eden bir çalışma, selam ve sevgiler.
handan akbaş tarafından 10/3/2010 12:35:04 PM zamanında düzenlenmiştir.
handan akbaş tarafından 10/3/2010 12:35:57 PM zamanında düzenlenmiştir.
Eser Akpınar
Evlilikte kadınların yaptıkları pek çok yanlışlar var. Bunların başında da "halka" nın güvencesi geliyor. Kimse, kimsenin hayatında garanti ve sonsuz değil. Bunu unutmamak lazım.
Görüşünüz için çok teşekkür ediyorum. Sevgilerimle.
Yerinde bir konu yerinde bir anlatım...
Yazılarınızda seçtiğiniz konular kaleminizi daha da büyütüyor...
kutlaırm...
Eser Akpınar
Eser Hanım, yazınızı birkaç kez okudum ama sonuç değişmedi. Bir ilişki yaşanır ve biter, suçlu her zaman kadındır. Nedense erkeklerimiz sütten çıkmış ak kaşık.
Ha yasak ilişkiden yanamıyım, öyle bir şey demedim. Dediğim şu ki, kadını damgalamak daha kolay çünkü. Yaşam çerçevesi çizilip eline verilmiş bir kere, dışına asla çıkamaz!
Erkekler çıkar mı ? Elbette çıkar. Nasıl olsa nişan yüzüğü karısında takılı duruyor ya, gezip gezip gelir. Kadın da onu her zaman her haliyle kabul etmeye hazır.
Çünkü yaşam çerçevesinde bu da var. Kadın geri gidebilir mi? Asla! Çünkü kadın o..pu olmuştur artık; toplum gözünde kirlenmiştir. Ne hikmetse erkekler hiç kirlenmez. Ya da kirletmeyiz...
Yerinde bir konuya değinmişsiniz kutlarım Eser Hanım.
Sevgimle...
Eser Akpınar
Ve “Toplum Kadınları”, yüzük parmaklarındaki işarete güvenerek, aile kurumlarının manevi dünyasında, boşluk üzerine boşluk inşa etmeye devam edecekler.
Ta ki bir “O kadın” çıkıp, o boşluğu dolduruncaya kadar…
bu tü bir finali ender kalemler yapar güncelleri yazarak....eser aslanlı gibi.....soyadı gibi bir kalem....saygılar
Eser Akpınar
Canım arkadaşım, çok haklı bir konuya değinmişsin. Ben kişilik olarak, yasak ilişkilere karşı bir insanım. Fakat yazında bahsettiğin yönden baktığımızda da fikirlerimiz örtüşüyor. Güzel bir yazıydı. Tenrik ediyorum. Sevgilerimle .
Eser Akpınar
Çok doğru bir teşhis yapmışsınız.Toplumun dogmatik ahlak kurallarını gerçekçi bir şekilde yansıtmışsınız.Genellikle sanayileşmemiş bizim gibi yarı feodal toplumlarda genel yargı böyledir.Parmaktaki yüzük, her şeyin garantisidir.Kadın kadınlığını bilmeli önyargısı ile gizemli duygular baskı altına hapis edilmeye çalışılır.
Bu arada yazının içeriğini güncel bir konu ile de pekiştirmişsiniz.(Yazının özeti olmuş)
Kalem,kıvrak.Dil,sade.
Tebrikler. Sevgiler.