- 1235 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Can Yoldaşım (Düz Yazı /
Sabahları sahil boyunca yürümek, insana ne kadar huzur verir bilirsiniz.
Hele de ziyan olmasın diye biriktirdiğimiz ekmekleri balıklarla ve serçelerle
paylaşmak ayrı bir keyif verir insana.
Ocak ayının rüzgarlı ve ustura gibi keskin ayazında, odamda hapis gibi
oturmanın sıkıntısıyla bunalıp dururken, içimden Bugünde fırtına var, sahile
çıksammı çıkmasam mı diye düşünürken arkadaşım telefonla beni arayıp,
Azoşcum sahildeki kafedeyim, cüzdanımı almayı unutmuşum ödeme yapamıyorum,
nolur gelirmisin dedi. Eh dedim kendi kendime, demek ki bugünde gitmeliymişim
sahile. Üzerime paltomu giyip aceleyle çıktım evden. Arkadaşımı mahçup bir
durumda otururken buldum kafede.
Garsondan birer kahve isteyip, uzunca ettiğimiz sohbetler sonunda, biraz daha oturup
tam kalkıyorduk ki, yavru bir köpek kapıda ayaklarıma sürünerek yılışmaya başladı. Eğilip
başını ve uzun kulaklarını okşadım, sevildiğini anlayınca daha çok yılışmaya ve üzerime
atlamaya başladı minik yaramaz. Biz yürüdükçe arkamızdan oda geliyordu hoplaya zıplaya..
Ne kadar geri döndürmeye çalışsak da vaz geçmedi bizi takip etmekten. Arkadaşımla vedalaşıp ayrılırken, sevimli köpek hala benimle geliyordu ısrarla..
Biraz ilerde yerleri süpüren belediyenin görevlisi Bu köpeği her gün govalarım çok
arsız gene geliyo yavv, sahibi usanmış atmış evden.. tee ilerde dolu bunun gibi çeşit çeşit dedi. Sahipsiz sokağa terkedilmiş, düşündüm alsam evde zaten kocaman bir papağanımız var, ve razı etmem gereken eşim ve çocuklarım var.
Kafam karmakarışık, belediye görevlisinin sözleri beynimde uğulduyor. Yürü dedim kendime.
Çok ilerilere taaa deniz fenerinin ötelerine, soluğum kesilene kadar yürüdüm.
Evet buldum o sokağa terkedilen diğer hayvanları; ama hiçte hoş bulmadım. İçim yandı, içim acıdı. Aman tanrım; o kadar kaliteli o kadar nadide köpekler, sibirya kurdundan teriyer, spanyel, karma, melez, hepsi bir arada sahilde, açlıktan kavga içindeler zavallılar.
Tabii ayağımı yalayan Spanyel de peşimde, hepsi birden etrafımda dolanıp duruyorlar bir parça ekmek biraz okşanmak isteğiyle. O an düşündüm ve bu şirin yavru köpek benim kaderim dedim içimden. Evet ne olursa olsun bir tanesini sokaktan kurtarmalıydım ve karar verdim onu kaderiyle başbaşa bırakmayacağım dedim kendi kendime...
Minicik bir yavruydu karşıma çıktığında, şimdi ise çok sıkı bir DOST ve arkadaşız artık. Adını Panço koyduk. Evimizin haylaz bir bireyi o ve hepimiz çok seviyoruz Panço’yu. Onunla beraber her akşam üstü, öbür dost köpekleri sevmeye, doyurmaya ve onlarla oynamaya sahile gidiyoruz...
Ve sokaktaki “İNSAN” ların Yemek vermeyin alıştırmayın şu pis hayvanları diye söylenmelerine rağmen inatla ve büyük bir mutlulukla sokaktaki bütün aç hayvanları büyük bir hazla doyuruyorum. Onların bana çıkarsız sevgiyle sokulmaları beni çok mutlu ediyor...
Sözün özü; Evlerini evcil bir canlıyla paylaşmak isteyenlere diyorum ki; çok iyi düşünün ne olur, tıpkı evlenirken nikah masasında memurun size söylediklerini hatırlayın.
“Hastalıkta ve sağlıkta, varlıkta ve yoklukta, ölene dek beraber yaşamaya söz veriyor musunuz”
Cevabınız EVET ise yuvanızı bir canlıyla paylaşabilirsiniz.
SEVGİYLE...
YORUMLAR
aslında düşünse insan yaratılırken tüm mahlukat kendisini köpek köpeği de bir insan olarak yaratılabilirdi de
hiç kimse kendisi seçmedi kimliğini ne sunulduysa o kabul edildi. insana insan sıfatı böceğe böcek köpeğe köpek bir böceği bile ezip geçerken düşünmek gerek. vede yaratılan her şeyi yaratandan ötürü sevmek gerek diye düşünüyorum....dostunuz çok her gününüz aydınlık olsun...selam ve saygılar...