yozlaştırıyoruz
Yozlaştırıyoruz
Yozlaşıyoruz. Ve yozlaştırıyoruz sevgiyi, hüznü, sevinci, kederi, rüzgarı, ağaçları, suyu, denizi, hayatı yozlaştırıyoruz.
Rüzgârları yozlaştırdık. Ve rüzgâr bize küstü yanağımıza serin su damlalarını şefkati ile dokundurmuyor. Başka bir sert esiyor rüzgâr. Sanki intikam alıyor yanağımıza öyle sert vuruyor ki… Hainlikle suçluyor bizi.
Denizi yozlaştırdık. Bizi yutar gibi geliyor artık dalgalar. Onun intikamları daha sert oluyor. İçinde özgürlüğü yaşamamıza bile izin vermiyor. Haksız da sayılmaz yozlaştırdık onu ve o artık bizi istemiyor. Üzerine şarkılar, şiirler yazılan denizi boklu sulara çevirdik. Yozlaştırdık onu.
Kültümüze yozlaştık. Ama suçlu kabul edemedik kendimizi kolayına kaçtık. Kültürümüz yoz dedik ve onu inkâr etmeye kalkıştık. Ama özletti kendini kültür. Annelerimizin hamamlarda kız beğenmesini özledik. Anlamadığımız bizden olmayan müziklerde kafa sallamayı değil saza vuran ellerin sallanışını özledik. Biz,koca apartmanda birbirlerini tanımayan insanları değil komşu ziyaretlerini özledik.
Aşkı yozlaştırıyoruz. Birbirlerine ar mesafesinden fazla yaklaşmaya ürken dudaklar, kırmızı çizgiyi geçmiş, “Sınır ötesi harekâta” başlamış. Seni seviyorum diyemeyen bunu utanç sayan dudaklar önüne gelene aşkım der olmuş. Aşklar ilk gün aşkımla başlar ikinci gün yatak odasında sona erer olmuş. Ahmet Selçuk İlhan dediği gibi anahtar teslimi aşklar satıyor, artık köşe başlarında.
Bu kadar kolay mı ha aşkı yozlaştırmak. Bu kadar mı kolay aşkım diyebilmek. Benim dedem eşine çiçeğim der. Ve öyle bir hisle der ki bugün kü bütün aşkımları toplasan onun yanında beş para etmez. Yozlaştırıyoruz aşkı: uğruna ülkelerin kentlerin yıkıldığı. Dağların delindiği, çöllerin geçildiği doğaüstü hisse ihanet ediyoruz. Bu kadar kolaysa aşkım diyip iki gün sonra istediğini alınca kendinle övünmek. Bu kadar kolaysa Ferhat mı aptaldı, Mecnun mu? dedim ya aşklar yatak odasında biter olmuş. Kimileri kendi ile yetinemeyip kameralara çeker olmuş. Aşkının namahremlerini herkese dağıtıyor. Yozlaştırdık çoğu şey gibi aşkı da…
Ve kendimize yozlaştırdık. Kendimiz bile sevmiyor artık bizi. O da ihanet suçluyor bizi, kendimiz bizden utanıyor. Kendimize yozlaşıyoruz. Kendimizi hiç sayıyoruz çoğu şeyi onla değil başkaları ile paylaşıyoruz. Hâlbuki kendimizin herkesten bize daha yakın ve tanıdığımız herkesten daha kalabalık olduğunu unutuyoruz. O değil mi bizim en iyi dostumuz en yakın sırdaşımız. Ama biz kendimizi görmezden geliyoruz. Bir gün intikamı acı olacak kendimiz bizi terk edecek. O zaman etrafımızda ne kadar insan olsa bile yalnız hissedeceğiz.
ÖMER MÜRSEL BİLİK