Öz Eleştirim.
25/4/2010 ·
Kırmızı adam yandı. Durmasını öğrenmediler.
Türkü, şarkı ve gazel okumak değil, Üniversite de okumak isterdim. Derslere çok çalışmam gerekirdi. Çalışmadım. Sürekli damlarsan göl olurmuşsun, damlamadım. Ancak su birikintisi oldum. Yaz mevsimlerim çok oldu. Buhar oldum. Yağmurlu havaları sevmem de bundandır.
Bir an da parlayıp, bir an da sönüverdim. Bir tek yanan, kendim oldum. Yanmayan elbiseler giyip, yanmayanlardan olamadım. Yangın yerlerin de seyirci oldum. Yangından mal kaçıran olmadım.
Oyunun kuralları vardı. Hiçbirini öğrenmedim. Kuraldışı hareketleri öğrendim. Öğretmedim. Hatice’ye bakan oldum. Neticeyi görmedim. Usta oyuncu olamadım. Oysa tiyatrocu olmayı çok isterdim. Seyircide olamadım. Gösterileri kaçırdım. Cebimde saklı kalan biletlerimi de yaktım.
Kara sevdalı olamadım. Solaryuma girmedim. Kış güneşinde tenimi yakmaya çalıştım. Âşık olamadım. Aşk yalan oldu dediler. Doğrusunu hiçbir zaman gösteremediler. Haliyle aşk da kaybolunca, bulmak için Aşka âşık oldum. Sevmesini bilememem de bundandır.
Her söylenene inanma dediler. Sözün bir kere ağızdan çıktığına inandım. Sustum. Her şey içinde söz vermedim. Sözlü sınavlarından da hep zayıf aldım.
Ortada kuyu yok, pasta var dediler. Gördüğüm halde görmedim. Pasta nerede dedim. Hasta mısın dediler. Şeker hastası olduğumu bilmediler. Her pastayı yediklerinde de yeniden doğup durdular.
Delikanlı adam dediler. Birbirlerini gösterdiler. Göremiyorum dedim. Kör müsün dediler. Yine göremiyorum dedim. Küfür tanelerinden ellerine tespih yaptılar. Çevirdiler. Delikanlı olmak istiyorsan, televizyondan seyret dediler. Elektrikler kesildi. Seyredemedim.
Gökyüzünü ve denizi seyredip durdum.
Öz eleştirim. Bu günlük bitti.
-Peki ya sen kendi öz eleştirini yapıyor musun?
- Evet. Özelleşiyorum. Özelleştikçe de güzelleşiyorum.
-Anladım.
Çirkinim ama çirkinliklerin çirkini değilim.