Pes Ediyorum...
Yaşadığın şehrin mevsimlik aşklarından,otel odalarındaki yalnızlıklardan,zamansız hüzünlerinden,hayatında benim için ayırıcak bir yerinin olmadığından ve senin kentinin korumasız sevgime zarar vereceğinden korkuyordum!
Kafamı kaldırdığımda gök(yüzünü) mavi mavi bulutların nakışladığını görsem de külrengi bulutların yol üstü olduğunu biliyorum yaşadığın yerin.Bu aşkın ömrünü bilmeme rağmen hesapsız,kitapsız,maskesiz ve ilk sevmenin heyecanıyla sana koşuyordum.Sana koşmak isteyenleri geride bırakarak.
Sana gelmek için doğum gününü beklemiştim.Sense gitmek için doğum günümü beklemiştin.Uzun zamandır sol yanım sargıda,hala kan damlıyor sol yanımdan yatağıma.
Başka sesler,başka aşklar çağırıyodu seni.Gitmeliydin,gittin de...Öyle ya ben garip sen güzeldin,fazla duramazdın.Geriye soluk renkler ve bir fırça bıraktın.Karamsar tablolar çiziyorum artık.Malzemeden kaynaklanıyor sanırım.
Sana koşarken yolumu kaybetmemek ,geldiğim yere gidebilmek için yollara ekmek kırıntıları serpiştirmiştim.Ama martılar çoktan yemiştir.Biliyorum sana geldiğim yere gidemeyecektim.Aşka inanmayacaktım.Artık sigaramın dumanında ve boğazımdan yüreğimin çatlaklarına süzülen kızıl şaraptasın.Senden de şaraptan da korkuyorum,ikinizde fena kız (ıl) sınız.
"Uğruna ölümlere gidip geldiğim" resmin mahsun olmadığını biliyordum artık.Bir kez daha öğrendim aşkın renginin siyah olduğunu.Şimdilerde u(mutsuz),korku dolu,kırgın,yalnız,endişeli...Tüm gibilerden umudunu yitirmiş herhangi bir insan gibi yaşıyorum.Ruhumu ölü bir beden taşıyor olsa da yaşıyorum.Pes ediyorum "Asker Kızı" sevgisizliğin sevgimi yendi...