- 572 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Minder
Kerpiçten dua gibi bir ev... Avlusunda ağaç-mezarlar. İçlerine gömülmüş birkaç nesil. Yaşayan bir ağacın ölüleri... Yaprakları mermerden. Üzerinde kemikleşmiş cümleler... Minderine çökmüş yaş adamın kucağında yeni doğmuş bir saz. Gövdesi güçsüz. Saçları daha uzamamış. Burguların üzerinde bir tutam var; hepsi o kadar. Sesiyle mi emziriyor? Yoksa avuçlarıyla mı? Akan suyun hırıltısını işitiyor. "Ölecek herhalde" diyor. Gözü aşağıdaki çürümüş dereye çevriliyor. Balıklar kemirmeye başlamışlar bile...
Derken öksürüyor pencere. Birkaç cam havaya savruluyor. Camların üzerinde maziden kalma yüzler. Önce onlar kırılıyorlar. Peşlerinden çığlıkları. Bir süre sonra camlar paramparça...
Sazı beşiğe yerleştiriyor. Derken gençten bir kadın; karnı burnunda. Yavaşça yaklaşıyor yaşlı adamın yanına. Sanki adımlarını oluruna bıraksa uzaklaşacak adamdan. Belki de yaşından korkuyordur. Yanına çöküyor. Adam elini kadının karnına götürüyor. Avucunun içindeki göz iyice açılıyor. Kadının karnına körleşiyor. Sonra adam çekiyor elini. Avuçtaki gözler düşünceli. Adam kadına bakıyor. "Dut" diyor. Kadın gülümsüyor. Beşikteki saza göze takılıyor. "Sesi nasıl? diyor. Yaşlı adam bir süre saza bakıyor. Kadına dönüyor. "Sesi daha doğmadı." diyor.
Kadın uzaklaşıyor. Sanki mesafeleri yanında getirmiş de yola serpiyormuş gibi. Yaşlı adam sazı alıyor beşikten. Saçlarını tutuyor. "Uzamış" diyor. Yavaşça uzatıyor eşiğe doğru. Ve bağlıyor. Cebinden bir mızrap çıkartıyor. Burguları saate göre ayarlıyor. "Gecikmesin" diyor bunu yaparken. Sonra saçlarına dokunuyor. Ses yok! Yerinden doğrulur gibi arkasına dönüyor. Kapıyı görüyor. Evin önüne çökmüş. Yaşlı adamı görünce hemen yerine geçiyor. "Doğmadı mı hâlâ?" diye bağırıyor. Evin içinden bir ses yükseliyor. "Birazdan!" diyor. Ses önce bir kerpice çarpıp tökezliyor. Ama yaşlı adamın yanına geliyor da...
Sonra ayağa kalkıyor. Yavaştan iki adım atıyor. Evden gelen sesi duyuyor. Bir kadın koşarak geliyor. Kucağında bir bez. Yaşlı adama veriyor. Yavaştan yerine oturuyor adam. Sazı kucağına alıyor. Bezi açıyorlar. Bir göğüs kafesi... Adam sazı çeviriyor. Sazın kapağının altı boş. Boşmuş... Kafesi yavaştan yerleştiriyor. Saz ağlamaya başlıyor. Elleriyle okşuyor. Sonra bir bezle bağlıyor. Yerinden kalkıyor. Eve doğru yürüyor. Kadın sazı alıyor kucağına. Adamın peşinden yürürken "Şimdi n’olcak diyor?" Yaşlı adam duruyor. Başını hafiften arkasına çevirip "Türkülerde yürümesini bekleyeceğiz". Diyor...