3
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1436
Okunma

Ruhumdaki inatçı rüzgarları penceremden dışarı salmayı öyle çok isterdim ki !
Yine bir geceydi gölgesinde ağrılar büyüttüğüm; Karanlığın kementleri boğarken gün ışığını, rüzgarla işbirliği yapıp alıp götürselerdi hüzünleri diye dualar ettiğim…
O gecenin gölgesinde hala peşimden geliyor hüzünler, bırakmıyor yakamı. Ne yapsam ne söylesem gitmeyecekler biliyorum…
…………
Geç kalmışız mutluluğun çayırlarında koşmaya, birçok şeye geç kalmışız işte.
Zamanında veremediğimiz kararlar büküyor boynumuzu ve “keşke” diyoruz, “keşke biraz cesur olsaydık hayata karşı”. Her vurduğu darbeye “Eyvallah” demeseydik de direnseydik, kendimizi acıtmasaydık hep, biraz da yüreğimiz için yaşasaydık keşke...
Ve Sen…
Güçlü bir insan portresi çizdin ya hep, senin ağlamaya bile hakkın yoktu insanların gözünde.
Öyle değildi ama, bazen saçının okşanmasını isteyen, bazen şımarıklıklarıyla etrafını neşelendiren küçük bir çocuktun oysa.
Hiçbir yaşın yükünü taşıyamadın omuzlarında ve hep incindin, hep kırıldın o taşlı yollarda.
Güçlü görünmek için taktığın o maskeleri çıkarttığında yaşadığın iç çöküntüleri öyle acıttı ki canını.
Kendi ırmağında boğulan hayatları gördükçe ve duydukça zamanın hapishanesinde çekilen “Ya Sabır” ları, bu yolculukta varacağın menzili anlatabilir misin bana..?
Göz altlarındaki çizgiler mi, yoksa yüreğindeki derin yaralar mı şahit yaşanılan hengamelere, söyle…?
Yaşamın denizlerinde daha kaç vurgun yiyeceksin acaba, daha kaç acı resmedeceksin tuvaline..?
DENİZ..