SONUN BAŞLANGICI-2-
Ya babam???O neler düşünüyor acaba her gece mutfakta Zeki Müren şarkıları eşliğinde şarabı ya da rakısını yudumlarken.Onun gözlerinde de benzer yansımalar görüyorum hüzne dair.Dalıp dalıp gitmesi,arada akan birkaç damla gözyaşı neden?Görmediğimizi sanıyor ama ben görüyorum,ben biliyorum.Canım babam ne çok seviyorum seninle vakit geçirmeyi.Sen tavan arasındaki yerinde tamirat yaparken araba parçalarını,oranın kendine has yağ kokusunda oynamak ya da seni seyrederken uyuyakalmak.Onu daha çok mu seviyorum acaba?Sanırım bir parça daha düşkünüm..Hem kızlar babalarına daha düşkün olmazlar mı?Benimki de o hesap işte.Babam dedim de aklıma takıldı yine.Acaba babam geçen gün neden beni almaya gelmişti?.Hem neden beraber dolaşıp eve dönerken bana anlam veremediğim şeyler söyledi?Bizi bırakıp gidecek mi acaba??Gitmekten neden bahsetsin ki yoksa?Acaba anneme de söylemeli miyim bunları??Karar veremiyorum ki?Aman yaa,çocuk olmak ne zor.Söylesen bir dert,söylemesen ayrı bir dert.Arada kalıyoruz sonunda.Sorun onların sorunu,kendileri halletseler ya.Ama olmaazzz.İlle bizi de karıştıracaklar işte.
Ben ikisini de çok seviyorum ve ayrılmalarını hiç istemiyorum.Hem babam nasıl dayanır ki bu ayrılığa?Bu ikinci evliliği babamın,yani öyleymiş.Bir ağabeyim ve bir ablam daha varmış benim.Ama isimleri hiç geçmez ailede.Sanırım babam da hiç görmüyor.Ne kadar zor her iki taraf içinde.Ben babamı ya da annemi görmeden yaşayabilir miyim ki??ASLA…
Babam anneme çok düşkün aslında ve kendince çok seviyor onu.Belki gösteriş tarzı farklı ya da annem anlamıyor.Bilemiyorum ki ben daha çocuğum.Ayrılırsa nasıl bir hayatımız olur acaba?Evimiz,okulumuz değişir mi?Nerden takıldım şimdi ben buna?Bugün çok önemli değilmiydi benim için?Aaa saat kaç olmuş,annem kalkmış bile.Nasıl fark edemedim,ne çok dalmışım kafamdaki seslere.Oh mis gibi kızarmış ekmek ve közlenmiş biber kokusu geliyor.Bizim en sevdiğimiz şey kızarmış ekmek üstü anne reçeli ve közlenmiş biber.E bugün ağabeyim de gelecek ya,annem döktürür artık.Onun en sevdiği şeyleri yapar.Ben de sebeplenirim.Şaka şaka annem her daim misafir gelecek gibi hazırdır zaten.Dolapta zeytinyağlı sarma,kavanozlarda poğaça,kurabiye..Hamarat annem benim.Neyse şimdi kalkma zamanı.Kokular beni çağırıyor,annem de tabii…
-‘’Çocuklaaarr,hadi ama ekmekler soğudu.Didişmeyi bırakın da gelin artık.’’
Evet,kızarmış ekmekler,közlenmiş biberler..Eski hatıralardan kopup gelmiş,capcanlı karşımda duran ama bir o kadar da canımı yakan puslu sahne karşımda gördüğüm.Siyah-beyaz Türk filmleri gibi.Hani o kadar seyretmişsinizdir ki sonunun nasıl biteceğini bilirsiniz ama yine de seyretmekten vazgeçemezsiniz.Çünkü yüreğinizi yakalamıştır bir yerinden.İşte bu sahne de benim yüreğimi öyle bir yakaladı ki,canımı çok yaksa da seyretmekten kaçamadım sonunu bildiğim halde.Şimdi bakıyorum da zaman acımasızca geçmiş.Ben anne olmuşum.Dünya tatlısı iki çocuğumla acılarımı örtüp,yaşama tutunarak filizlenmeye çalışıyorum hala.Evet büyüdüm belki ama ruhumdaki yara da büyüdü,bir tarafı hep eksik bir çocuk olarak..
Daldığım derin düşüncelerden kızımın sesiyle uzaklaştım..’’Annişiimm,ellerine sağlık,afiyet olsun,ellerine sağlık’’Sanki çok yermiş gibi .Ne olacak bu kızın hali.10 yaşına geldi ama hala ağzına beslersen yemek yiyor.O da zorla.Ama maşallah oğlan çok iştahlı.En azından ondan çekmiyorum.Bir de şu kavgaları,didişmeleri olmasa.Bazen dayanamıyorum.Zaten bu aralar dünyadan kopma durumlarındayım yine.Bunalım takılıyorum yani anlayacağınız.Takılıyorum takılmasına da beni takan yok ki.Ne haldeyim gören yok.Çok mu yüz verdim ben bu çocuklara?Bak işte yine masada kıyamet koptu.
-‘’Turgut,bir sus oğlum ya ne olur artık,kafam şişti.Zeynep,hadi artık bir dilim ekmek bitmez mi be kızım bu kadar zamanda’’
-‘’Yiyorum ya anneciğim.Ama ben doyduumm!’’
-‘’Anne,biliyor musun hiç bir şey yemedi daha.Yedim dediklerini de kediye verdi’’-‘’Sanane,salak şey’’
Eveett yine başladılar işte.Hiç bıkmıyorlar didişmekten.Hiç birinin altta kalmaya niyeti yok ve ben artık çok daralıyorum.Bazen aklımı kaçıracak gibi oluyorum.İkisine de laf anlatamıyorum ki.
-‘’Tamam anlaşıldı.Hadi kalkın artık masadan.Her yemekte aynı şey.Önünüzdekileri yiyeceğinize birbirinizi yiyorsunuz’’
Allah’ım ben ne yapacağım bu çocuklarla?Çok mu yüz veriyorum ben bunlara da böyle oluyorlar?Ama istiyorum ki benim yaşayamadıklarımı yaşasınlar,benim sahip olamadıklarıma sahip olsunlar.Tabii ki de bu zorlamayla değil,onların isteği doğrultusunda gerçekleşiyor.Mesela bir örnek vereyim size;ben küçüklüğümde ve hatta lise yıllarımda bile dansa ve tiyatroya çok meraklıydım ve kabiliyetim de vardı.Ama küçükken annem bu tür şeylere yönlendiremedi beni.Belki maddi imkansızlıklar belki de o zamanın şartlarında bu tür aktivitelerin az oluşu ve belki de hiç fark etmeyişi bilemiyorum.Ama çok istedim dans etmeyi,çok sevdim.Hatta yalnız günlerimin kurtarıcısı oldu müzik ve dans.Hala da öyle.O zamanlar büyük balkonumuzda son ses açtığım müzik eşliğinde,seyircim Kız Kulesi ve Barbaros Bulvarı kendi uydurduğum kareografiler eşiliğinde yanaklarımdan süzülen yaşlarla canım çıkana kadar dans ederdim.Hayalimde sahnede olduğumu ve herkesin bana hayranlıkla baktığı düşünü kurardım.Nasıl da dağıttım konuyu değil mi?İşte ben hep bunu yapıyorum,bir yerinden yakalıyor hafızamdaki cansız görüntüler anlattığım konuyu ve ben hoopp dalıyorum o günlere.Konuya dönersek işte benim bu tutkum sanırım kızıma da geçmiş.O da benim gibi dans ve müziğe sevdalı.Bunu fark ettiğimde yapabileceğim tek şey vardı.ne olursa olsun o istediği sürece sonuna dek ona destek olmak.Ve şimdi benim güzel kızım geleceğin balerini olma yolunda emin adımlarla ilerliyor.Tam 8 senedir emek harcıyor ve karşılığını da ödüllerle alıyor.
Oğluma gelirsek o da annesinin yarım kalan sevdasını gerçekleştiriyor.Okulun basketbol takımında ve oldukça da başarılı.Gelecekte onu da iyi bir basketçi olarak görüyorum.7 yıldır basket sevdalısı o da.Bir zamanlar benim için çok önemli olan hatta uğruna annemi bile öpmeden aceleyle evden çıktığım basketbol….O günü ve annemle geçirdiğim son sabahı hiç unutmadım ve unutmayacağım….