Sabrı olmayanlar ne kadar fakirdirler.-- shakespeare
hüzün şairi
hüzün şairi

DÜN TÜRK DİL BAYRAMI İDİ AMA KİMSE YOK GİBİ?

Yorum

DÜN TÜRK DİL BAYRAMI İDİ AMA KİMSE YOK GİBİ?

5

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

860

Okunma

DÜN TÜRK DİL BAYRAMI İDİ AMA KİMSE YOK GİBİ?

DÜN TÜRK DİL BAYRAMI İDİ AMA KİMSE YOK GİBİ?



DÜN TÜRK DİL BAYRAMI İDİ AMA EVDE KİMSE YOK GİBİ!...

ÇOK ACIII ÇOKKKK!..

EVDE KİMSE YOK MU? DÜN DİLİNİZ SİZE MİSAFİR GELMİŞTİ AMA KAPISINI AÇAN OLMADI...

TANRI MİSAFİRİ KABUL EDİLMİYOR MU ARTIK YOKSA?..

KARAMANOĞLU MEHMET BEYİ ARIYORUM, GÖRENİNİZ, BİLENİNİZ VAR MIDIR?
hüzün şairi

İstanbul’da Dolmabahçe Sarayında toplanan Birinci Türk Dil Kurultayının açılış günü olan 26 Eylül, Dil Bayramı olarak kutlanmaktadır.

Dil, insanların duygu, düşünce ve dileklerini anlatmak için kullandıkları kurallı ses ve işaretler sistemidir. Topluluk içinde ortak anlaşma aracı olan sözlerin, sözlüklerdeki kelimelerin, dilbilgisi kurallarının bütünü ve bu kuralların doğru dürüst kullanılmasıdır. insanlar arasında duyguları, düşünceleri ve istekleri konuşarak veya yazarak anlatmaya yarayan dil, özel kuralları olan canlı bir yapıdır. Dil, hayatla birlikte sürekli gelişir.
Dil, uygarlığın da temelidir. Çünkü bilim ve sanattaki ilerlemeler ve gelişmeler sözlü ve yazılı dil yardımıyla yeni nesillere aktarılabilmektedir. O toplumun duygu, düşünce, örf ve adetleri de dil sayesinde yaşayarak, nesilden nesile taşınmaktadır. Cumhuriyet döneminde dil ile ilgili olumlu gelişmeler olmuştur. Büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ün öncülüğüyle "Türk Kültürü ve Türk Dili" alanlarında önemli çalışmalar yapılmıştır.

Dil, milli yapıyı oluşturan, sağlamlaştıran ortak bağdır. Atatürk, Türk dilini kendi benliğne kavuşturmyı ve kendi benliği içinde zenginleştirerek büyük bir kültür dili haline getirmeyi 12 Temmuz 1932 tarihinde Türk Dili Tetkik Cemiyeti’ni (Türk Dil Kurumu) kurarak gerçekleştirmeye çalışmıştır. O yıllarda, tarih anlayışında olduğu gibi, milli kültürümüzün temeli olan dilde de millileşmek bir zorunluluktu. Atatürk, dildeki bağımsızlıği siyasi bağımsızlığın bir parçası sayıyordu.

Atatürk, 1932 yılında başlattığı dil devrimi çalışmalarına, milli kültür politikasının gerekli kıldığı bir anlayışla eğilmiştir. Türkiye Cumhuriyetinin devlet felsefesinin temelinde, Türk milletini çağdaş medeniyetler seviyesine hatta onların da ötesine götürmek vardır. Yeni Türk alfabesinin kabulüyle Türkçe okuma-yazma daha kolay öğrenilmiş ve Türk dili daha çok kullanılmaya başlamıştı. Atatürk bize Türkçe’yi koruma ve geliştirme görevini de vermiştir. Bizi de büyük önder Mustafa Kemal’in verdiği bu görevi, Türkçe’yi en iyi ekilde öğrenerek, uygulayarak ve dilimize yabancı olan sözcükleri katmadan yaşatarak yerine getirmeliyiz.

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Dün türk dil bayramı idi ama kimse yok gibi? Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Dün türk dil bayramı idi ama kimse yok gibi? yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
DÜN TÜRK DİL BAYRAMI İDİ AMA KİMSE YOK GİBİ? yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
osmankaraarslan
osmankaraarslan, @osmankaraarslan
10.1.2011 21:31:45

Türk demek dil demektir. Millîyetin en bariz vasıflarından biri dilidir.
Türk her şeyden önce ve mutlaka Türkçe konuşmalıdır." GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK
Şükran AY
Şükran AY, @sukranay
26.9.2010 23:13:58
10 puan verdi


Yazınız çok değerliydi sevgili yazar.Ses bayrağımıza sahip çıkmamız gerektiğini bir kez daha anımsatan çalışmanızı kalben kutluyorum.Bayramımız kutlu olsun.Her dem sevgi ve saygılarımla.


Aysel AKSÜMER
Aysel AKSÜMER, @ayselaksumer
26.9.2010 22:35:01
Çok güzel bir yazıydı. Emeğinize sağlık. Dilimize hakkettiği özeni mutlaka göstermeliyiz. Teşekkürler. Saygılarımla.
BANU ULUDAĞ
BANU ULUDAĞ, @banuuludag
26.9.2010 22:31:20
10 puan verdi
Öncelikle bilgilendirici yazı için size teşekkür ederim.

İnsanların bırakın dile sahip çıkmasını, dilimizin gelişimini bile bilmiyorlar.
Dil devriminden önce insanların Arapça konuştuğunu sanıyor hala çoğu insan.

Bir yabancının bu yönde sorusuna afallayan iki Türk gencine niye cevap vermiyorsunuz diye sorduğumda
bana verdikleri yanıt: "doğru ama, biz Arapça konuşuyorduk. Atatürk'ten sonra Türkçe konuşmaya başladık" demelerine
gösterdiğim hiddeti size tarif edemem.

İslamiyetle birlikte, sözlü ve yazılı dilde olan değişim ve gelişmeleri ve bunun kente ve kırsala olan etkisinden bahsettim kısaca.Şehir dışında yaşayan insanların neredeyse Arapça ve Farsça'dan hiç etkilenmediklerini anlattım. Atatürk 'ün dil devrimi yaparken kırsal kesimin konuştuğu Türkçe'nin ne kadar işine yaradığından ve şehirde kullanılan Osamanlı dilinde de ,
yoğun Arapça ve Farsça sözcüklere rağmen dil bilgisi olarak hala Türk cümle yapısının kullanıldığını anlattım.
Tavsiyem Yunus Emre'yi okumaları oldu.800 yıllık Türkçe'nin ne kadar anlaşılır olduğunu söyledim.
Her dilin diğer dillerden etkilendiği ve zaman içinde gelişen ihtiyaçlara göre dilinde değişip ,geliştiğinden bahsettim.
Umuyorum anlatıklarımdan birinden biri akıllarında kalmıştır.

Tebrik ederim sizi bu güzel yazınız için.


Saygılarımla.





-IspartaGülü-
-IspartaGülü-, @-ispartagulu-
26.9.2010 22:30:26
evet güzel ve anlamlı yazınızı kutlarım inşallah mesaj yerine varır günümüzde TÜRKİYE de yaşadıgımız halde bütün cadde ve sokaklar alışveriş merkezleri hep yabancı kelimelerle dolu TÜRKÇEMİZİN suyumu çıktı YÜCE ATATÜRK görseydi inanın geri dönerdi geldiyi yere saygılar efendim güller diyarından
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.