- 670 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Sevgi Tohumları
Önce, dala kondu küçük serçe hızlı hızlı nefes alıp veriyordu, çok yorgundu, hayaller taşıyordu kanadında, umut yolunda bekleyenlerin hayallerini. Sonra uçtu simsiyah bir kartal oldu, süzüldü hiç durmadan gökyüzünde. Bir anda afalladı, kanatlarını açamaz oldu yorgunluktan düşmeye başladı. Tam yere düşecekken, bir el tutverdi kanadından kanadı, suya dönüşüverdi, su toprağa aktı ,toprak tohuma, tohum, ağaca. Mevyeler verdi dallarında ağaç. Dünyanın hiçbiryerinde bulunmayan ağacın, hiç görülmemiş ve tadını yalnız sevgi ile beslenen yüreklerin bilebileceği meyveler. Zamanla insan, yemeği öğrendi meyveleri, her yer sevgi ile doldu. Ta ki, acımasız bir oduncu gelip o ağacı kesinceye kadar. Simsiyah bulutlar sardı gökyüzünü, oduncu ağaca vurdukça baltasını, bacağını da birlikte kestiğini farketmedi, ağaç devrilince anladı ancak ama artık geç kalmıştı, oduncunun umudu, odunları satıp evine ekmek götürmekti, artık insanların umutlarını besleyen ağacı kesmişti. İnsanlar umutsuz kalmıştı, ağaçla birlikte oduncunun da umutları sönmüştü. Baltası ağladı günlerce, sevgiyi parçalayan oduncuydu ama balta kendini suçlu bildi. Gözyaşları yeniden toprağa düştü, toprak ağlar oldu, çiçekler soldu, kuşlar uzak diyarlara göç etti. Kara haber yayıldı çabucak, doğa yas tutmaya başladı insanlar, merhameti ve saygıyı da yitirdiler sevgi ve umutlutla birlikte. Acımadılar birbirlerine, aşk yok oldu yerini, ihanet ve vefasızlık aldı. Ama, öyle bir yer vardı ki, bu haberleri hiç duymayan, ancak yüreğinde gerçek sevgi olanların ulaşabileceği ve yerini yanlız yalanları unutmuş ve hep umutlarını sevgi ile sulayan insanların bulabileceği, dünyanın en güzel yerinde yüksek bir dağın tepesiydi burası. Ve dünyada artık orada yaşayanlar hariç kimse bulamazdı orayı, tabiki bir tek şey hariç. Toprağın ta kendisiydi bu, toprak hemen yardım çağrısı yaptı dağa. Dağ orada yaşan bütün canlıları çağırıp, dağdan inip yeniden sevgi tohumları serpmelerini istedi, hiçbiri itiraz etmedi buna hemen koştular peş peşe. Bıkmadan, günlerce toprağa tohumlar serptiler, kartalın kanatları suladı toprağı filizler yeniden ağaca dönüşüverdi, ağaç meyveler verdi yeniden. Ama artık eski tadı yoktu meyvelerin. Nasıl ki kırılan bir vazo geri yapıştırıldığında eskisi kadar güzel görünmezse kırılan kalpler de öyleydi. Eskisinden güzel olan ise, artık yaşayan her canlı sevgi ağaçlarına daha bir güzel yaklaştı kimse kırmaya cesaret edemedi...
Geç kalmadan kıymet bilmek dileğiğle...
Ahmet Türkmenoğlu.