beyaza dair ne varsa...

çok şey var söyleyecek beyaz hakkında..
zerafeti mi yeşil dalda..rengini güle veren..yoksa rüzgara kafa tutan papatyanın ,
narin beyazı mı kırda..
beyaz sabunla arınan, mis kokulu, ipe serili ak çarşaflar mı..
neden hatırlatır " güzelim Annabel Lee’de" beyaz kendini ..
Annabel Lee yenilip hastalığa, göçünce dünyadan ,melek midir şimdi .. öğretilmişti..meleklerin kanadı beyazdır hani..
barışa neden verir rengini..korusunlar özenle diye mi..
neden Tuarek’ler beyaz dolamazlar başlarına da , illa mavi !..
beyaz sorduruyor, mavide kendini..
büyük beyaz adam derken ..kızılderilinin, küçültmesi mi..
kendini en çok,maviye yükselirken ,ak güvercinde..sevdirmesi mi ..
yoksa düşmek mi maviye..martı kanadında...
denizin kendini dövmesi mi köpük köpük kaya da ..
ne çok söylecek şey var beyaz’a...
hep de güzel midir?

beyaz kefen ..beyaz gömlekte kan lekesi...hastane odalarında renksizliğin rengi...
ak alında kara yazı...

yok hayır !.. güzel olmayan ne varsa, hepsi;
beyazın ,yanındakilerin yüklemesi...
bir de beyaz ırk var ,ırkçlık tabii...

çok sevdiğim beyazda ;
yedi rengi , içinde barındırması..
saf olması..
aldanıp;
bütün renklerden , önce kirlenmesi...

bir de..
sevdiğim..
şairin.... avuçlarına alıp gençliğini ,beyaz güvercinde sevmesi,
uçmak istemesi göklere...

hadi sorun kendinize..
sizde ki;
beyazın çağrısı... hangisi ?

belki hepsi..belki hiç birisi !
belki de,
sizde ki beyaz ..
bambaşka...