- 1872 Okunma
- 32 Yorum
- 0 Beğeni
IHLAMUR AĞACI
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Ihlamur ağacının dalına astığı urgana baktı bir müddet. En sevdiği ağaçlardan olan bu ağacın, onun sonuna şahit olacağı hiç aklına gelmemişti. Birden, içi titredi. Cesaretini biraz daha toplamak için, yere çömeldi. Derin derin nefes aldı. Gözlerini kapattı. Onu düşünceleri, eskilere götürdü bir anda.
Kıvrıla kıvrıla giden, dar ve tozlu topraklı yolların sonunda ulaşılabilen bir köyde yaşıyordu Hümeyra. Cennetten bir köşeydi onun köyü. Ya da ona öyle görünüyordu. Onun sevdasıydı köyü. Dağını, taşını, toprağını, oraya ait ne varsa hepsine aşk ile bağlıydı sanki. Fakir de olsalar, onu seven, ona sahip çıkan ve değer veren bir ailesi vardı. O yüzden de, o güne kadar, kendisinde olmayan şeylerin özlemini çekmemiş, elindekilerle yetinmeyi bilmişti. Tek istediği şey, köyünden ayrılmamaktı
Evleri, köy camisinin karşısında, iki katlı, ahşap bir evdi. Girişteki büyük kanatlı kapıdan girince, orta büyüklükteki bir bahçenin başlangıcına kurulmuş evin kapısında içeri girildiğinde, hayat denen girişe bakan kapının biri ahıra, hemen yanındaki kapıdanda, yaşadıkları yere, evlerine çıkılıyordu. Anadolu’ nun geleneksel yapı tarzına uygun yapılmış evleri, bir manada, yakıt ve zamandan tasarruf hesaplanarak inşa edilmiş olmalıydı. Soba yandığında, aşağıda bulunan hayvanların dışkılarından çıkan koku birleşerek, dayanılmaz bir hal alsa da, alıştıkları için yadırgamıyorlardı nedense. Köy yaşamını gereklerindendi bu durum. Ahırlarındaki hayvanları, onların en değerli hazinesi, aynı zamanda da, aile bireylerinden farkları yoktu.
Sabahın erken saatlerinde başlayan ve gün boyu süren koşturmaca sonunda, yorgun vücutları, ancak uyku ile kendine geliyordu. Güzel ve hamarat bir kızdı Hümeyra. Ela gözleri, uzun ve ince bedeni, koyu sarı saçları ile köydeki güzel nadir kızların arasındaydı. Kendi yaptığı el işleriyle süslediği yemenisi ve küçük çiçeklerle bezeli, şalvarını giydiğinde, köyün gençlerinin yüreğini hoplatırdı. Bakışları fark etmesine eder fakat anladığını ortaya çıkarmamaya çalışırdı. O hayallerinde yaşattığı, düşünceli, görgülü ve duygusal bir adamın hayalini yaşatmaktaydı.Tıpkı, onun gibi ince ruhlu olmalıydı onun sevdiği adam. Sevdiğini, her hareketiyle, bakışıyla, sözleriyle anlatmalıydı. Sevgisini hissetmeliydi.
Son zamanlarda, köyün zenginlerinden Hacı Mustafa’ nın oğlu Satılmış’ı, etrafında dolaşırken görmeye başlamıştı. Yiyecekmiş gibi bakan gözleriyle, onu taciz ediyordu. İlk başlarda, tedirgin olmamıştı. Bir gün, tarladan gelirken, önüne geçmiş ve,
“ Dağlar güzeli Hümeyra ! Vurgunum sana. Ailemi göndereceğim Perşembe akşamı. “
“ Ne diyorsun sen ya ! Çekil yolumdan. Git, nasibini başka yerden ara. Beni rahat bırak. “
“ Seni kimseye yar etmeyeceğim. Karım olacaksın ! “
Onun arkasından söylediği sözlerden sonra koşar adımlarla evin yolunu tuttu. Kalbi, korkudan yerinden çıkacakmış gibi çarpıyordu. Eve girdiğinde, yüzü bembeyaz olmuş, eli ayağı titremeye başlamıştı. Satılmış’ ı hiç sevmezdi. Köyde, sevilmeyen bir şahsiyetti. Sorumsuzlukları ve insanlara karşı olan tavırları nedeniyle, pek rağbet görmeyen bir insandı. Ailesinin zenginliği sayesinde, sevilmemesine rağmen, insanların arasında yer alıyordu sadece. Ailesinin, ona düşkünlüğü, onu bu hale getirmişti. Her dediğini yaptırmış, hiçbir sorumluluk verilmemişti kendisine. Sonucunda da bu hale gelmişti.
Bu durumun sadece, sözlerle kalmayacağını hissetmişti. Evlenme çağına gelmiş bir kızın, hele de zengin bir aileye gelin olarak verilmesi kaçınılmazdı. Oysa o, paradan, puldan ve zenginlikten ziyade, ruh güzelliğine önem veriyordu. Ailesi, onun geleceğini düşünerek, istemediği bir kararı verecekti büyük bir olasılıkla.
Oysa o, kendisinden haberi bile olmayan birine gönlünü kaptırmıştı bile. Platonik de olsa, rüyalarını süsleyen bir adam, onu mutlu ediyordu. Her fırsatta, onu görmek için yolunu uzatıyor, okulun yanından geçiyordu. Gördüğünde ise yüreği pır pır ediyor, heyecanlanıyor, nefes alamayacak hale geliyordu. Fark edilmekten korktuğu için de, kaçamak bakışlarıyla ona bakıyor ve uzaklaşıyordu oradan. Adı Murat’ dı öğretmenin. Uzun boylu, esmer ve yemyeşil gözleri vardı. Öğrencileriyle, arkadaş gibiydi. Onlarla, teneffüste tek tek ilgileniyor ve her halinden mesleğini sevdiği belli oluyordu.Onun tarafından fark edilmesi, imkansızdı.
Murat ise ilk geçtiğinde fark etmişti Hümeyra’ yı. Onu görünce, içinde tuhaf bir sıcaklık hissetmişti adını bile bilmediği kıza karşı. Utangaç hali, yürüyüşü, duruşu onu derinden etkilemişti. Merak etmişti kimliğini. Dikkat çekmemeye özen göstererek, Hümeyra’ ya ait bilgileri öğrencilerinden almıştı bile. Aralarında, eğitim farklılığının da önemi yoktu ona göre. Önemli olan yürekti.Kendisi de bir köy çocuğuydu. Acele etmeyecek, uzaktan uzağa onu tanımaya çalışacaktı. Sonra da yolunu bulduktan sonra birkaç kelam edebilirdi belki de. Köy yaşantısının zorluklarını ve muhafazakar yapısını bildiği için Hümeyra’ yı tehlikeye atmaması gerekiyordu.
Dere kenarında, karşılaştılar en sonunda. Bir iki kelime konuşabilmişlerdi ancak; o da yetmişti onlara. Bakışları ile yüreklerinin derinliklerine inmişti sevgiye dair kıvılcımlar. İşte o anda Hümeyra anlamıştı, başka birisiyle evlenemeyeceğini, mutlu olamayacağını. Murat’ ın da, içindeki kuşkular kaybolmuştu. Evet, aradığı, sevdiği, evleneceği kız oydu. Fırsat buldukça, ıhlamur ağacının altında buluşuyorlardı. Gözlerden uzak bir yerde olduğu için de rahat oluyordu onlar için. İyice alevlenmişti aşkları. İkisinin içinde yanan kor ateş yakıyordu..
Murat, bu hasrete dayanamıyordu. Ailesine haber verdi. İstetecekti Hümeyra’ yı. Ailesi geldiğinde de, istemeye gittiler. Hümeyra’ yı tek tedirgin eden şey, Murat’ ın tayin isteyerek, uzakta oturan ailesinin yanına gitmek istemesiydi. Ailesi, bu durumu kabul etmeyecek ve vermeyeceklerdi. Köyünden uzağa gitmeyi kendisi de istemese de, Murat ile birlikte olmak için uzaklara gitmeye bile razıydı oysa.
Korktuğu başına gelmiş ve vermemişlerdi onu Murat’ a. Bu onlar için yıkımdı. Murat;
“ Kaç bana Hümeyra ! Sensiz yapamam. Gideriz buralardan. Senin uğruna, işimi bile bırakırım. Gel benimle. “
“ Gelemem Murat. Gelmek isterim. Senin uğruna ölümü bile göze alırım. Fakat seni yaşatmazlar. Senin ölümüne sebep olamam. Sen yaşamalısın. Bizim geleneklerimiz bu şekilde. Sen olmayınca, yaşıyor olmayacağım. Fakat, senin hayatını tehlikeye atamam. Git lütfen ! “
İçi kan ağlayarak, sevdiği adamı kurtarmak istemişti. Murat çaresizdi. Onu reddetmişti. Hayata ve sevdiği kıza küskünlüğü, tayin dilekçesini vermesine sebep oldu. Gitmeliydi buralardan. Unutmalıydı ela gözleri. Tek yolu buydu.
Tam o sıralarda, da Satılmış’ ın baskılarıyla, ailesi istemeye geldi Hümeyra’ yı. Korktuğu başına gelmişti en sonunda. Babası, vermişti Hümeyra’ yı Satılmış’ a. Onun ölüm emri, babası tarafından verilmişti. Çok düşündü. Giremezdi onun koynuna. Sevdiği adamı da kaybetmişti.
Ağır adımlarla evden çıktı. Eline aldığı urgan,yerlere sürterken, insanı sinir eden bir ses çıkarıyordu. Ihlamur ağacının altına geldi. Dala, ipi attı. İdam sehpası hazırdı artık.
Düşüncelerinden sıyrıldı. Kararlı bir şekilde, ipin altında duran, odun kütüğünün üzerine çıktı. İpi boynuna geçirdi. Ve ;
“ Allah’ım ! Beni affet. Verdiğin canı, ancak sen alabilirsin. Mecburum. Başka çıkar yol bırakmadılar bana. Murat ! Seni çok seviyorum. Sensiz yaşamaktansa, ölmeyi tercih ediyorum. “
Tam ayağının altındaki kütüğü ayağıyla iteceği sırada, tam karşısında, ıhlamur çiçeklerini tutan sevdiği adamı gördü.
“ Ben de seni seviyorum Hümeyra ! “
Duaları kabul olmuştu. İpi boynundan çıkardı.Ona doğru koştu. Sıkıca sarıldı. Elinden tuttu. Hiç konuşmadan, koşmaya başladılar.
YORUMLAR
Nermin Kaçar
Günün seçkisini ve değerli yazarını ben de kutluyorum.
Özellikle final, çok güzeldi.
Nermin Kaçar
SONUNDA KAVUŞMALARINA SEVİNDİM AMA SANIRIM GERÇEK DARAĞACI BU KAVUŞMADAN SONRA KURULACAK ..
HİKAYEYİ TAM DÖNÜM NOKTASINDA BIRAKMIŞSIN DEĞERLİ ARKADAŞIM..
AMA UMUYORUM SEVGİ VE AŞK BÜTÜN ENGELLERİ YENECEK..
MERAKLA BEKLİYORUM...
TEBRİKLER DEĞERLİ KALEM ARKADAŞIM...
GÜNE DÜŞEN YAZINI KUTLARIM,HAKETTİĞİ YERDE..
SELAM SAYGI SEVGİ VE DUA İLE...
ALLÂH'A EMANET OLLL...
Nermin Kaçar
yeni bir öykü yeni bir heyacan sürükleyici ve akıcı tek kelime ile mükemmel eser..tebrik ederim..sevgiler
Nermin Kaçar
Oooo ben bu cillop gibi hikayeyi nasıl kaçırmışımda ya !
Nermin kardeşimin hikayeleride bir başka ıhlamur kokusunda oluyor.
Ne güzel bir hikaye abim
Yürekten kutlamaların çiftedir... biri Hikayene ve biri de güne gelişine...
Abinden saygılar, selamlar en çok cilalanmışından hemide uzaklardan...
Sen susamlı simitleri ve çayları hazırlaya dur, Ihlamur altında hikaye ve şiirler yazacağız demiii :)))
Nermin Kaçar
Konu...anlatım...teknik..kurgu..
Evet bütün bu unsurlar yerli yerindeydi. Öyle oluncada güne gelmeyi hak eden bir eser çıkmış ortaya.
Tekrar tebrik ederim.
Nermin Kaçar
Nermin Kaçar
Kutluyorum arkadaşım...mmmm kitap kokusu gitgide daha fazla doluyor burnuma...Beklemedeyiz...:-))))
Nermin Kaçar
Nermin Kaçar
Nermin Kaçar
Nermin Kaçar
Canım arkadaşım güne gelen güzel yazını kutlarım. Hak etmişti yazın.
Sevgimle...
Nermin Kaçar
Misler gibi ıhlamur kokan bir yazıydı. Çok başarılı bir öyküydü. Tebrik ederim canım. Sevgilerimle..
Nermin Kaçar
Haaaa.... Yorum sırası bana geldi...O güzel hümeyrayı assaydın keşke....Kıyamadın okuyanlara değil mi bacım... Senin yüreğinin büyüklüğü bu işte....
Yürek bu sevgi bu işte... Sen bu sun be bacım... Çok güzeldi.... Çok çok güzeldi...Yarın bakarız şimdi... Kurdeeye ne olmuş...?
Bilmiyorum yarın ne olacak...Kurdelen olmasada... Sen anlından öpülecek kaleminde.. Yazmasını gerekenleri yazacaksın...
Mehtap kiloyla satılmaz be bacım....Bilene görene...
Abin kurban sana ...Hakketen çok güzeldi ...Hakkaten...
Sevgilerimle bacım benim....
Nermin Kaçar
akıcı etkileyici güzel bir anlatımdı...
bana kutlamak düştü...
tebirkler...
Nermin Kaçar
Nermin Kaçar
Nermin Kaçar
Süper bir hikaye. Kalemini konuşturuyorsun canım. Gençler sevdikleriyle evlensinler. Mutlu olsunlar.. Tebrik ederim. Sevgilerimle..
Nermin Kaçar
Çok güzel bir kurgu.
Finalse yüreklere su serpti.
Tebrik ederim Nermin Hanım.
Nermin Kaçar
En büyük hayallerimen biridir ön bahçesinde portakal ağaçları, arka bahçesinde Ihlamurlar olan bir evim olması...Başlığı görünce bu isteğim depreşti yine.
İntihar asla kurtuluş gibi görülmemeli...Asıl azap diğer tarafta çünkü. Neyseki kahramanımıza yardım ve merhamet etmiş Allah...Keşke herkes bu kadar şanslı olsa...
Tebrik ediyorum Nermin Abla...Güzel bir öyküydü. Aslında sana Emine Ablaya ve Aysel Hanıma nazar boncuğu takmak isterdim. Neden mi üretkenliğinizden ötürü...Erkeklerden de Ayhan Abiye...Gerçi o Almanyaya gidip geldikten sonra görünmez oldu ama...
Kutluyorum tekrar...Selamlar..
Nermin Kaçar
Nermin Kaçar
kurgusu.......uslubu.....sadeliği.....ıhlamur ağacı güzelliğinde onun eşsiz kokusu....gibi......
Nermin Kaçar
Dünyanın en yakışıklı ağacıdır bence, eğer keskin darbeler yemezse derim mevsiminde daha bir güzelleştiğini görürsünüz...Yakışıklı da olsa onu daha çok biz kokusundan dolayı severiz...Yazıyla birlikte derince içime çektim ve yürekten kutladım.Selam,saygı...
Nermin Kaçar
Nermin'ciğim çok düzgün bir anlatımla güzel bir öykü koymuşsun ortaya, tebrikler.Çok beğenerek okudum, selam ve sevgilerimle.
Nermin Kaçar
Nermin Kaçar
Ne kadar güzeldi
Kizlarini sevmedigi birine vermeye calisan Anne Babalari hic anlayamiyorum.
Yüregine saglik sevgili Nermin
Sevgilerimle