Özlediğim Çocukluk
***Tepelerine tırmandığım erik ağaçlarının bulunduğu bahçelerde kuş
Cıvıltılarını dinlediğimiz,
***Mahalle aralarında erkek çocukların takım oluşturduğu, eften püften
kalelerin kurulup futbol oynadığı,
***Sek sek, yakar top, is top, çelik çomak, saklambaç, beştaş, 9 kiremit( dalye)
misket, köşe kapmaca, yağ satarım, bezirgân başı, tilki tilki saatin kaç,
kulaktan kulağa, körebe; daha sonraları langırt( Masa futbolu )gibi
oyunların oynandığı,
***Dizlerimizin kanadığı,
***Bilgisayarın henüz olmadığı, radyoda ‘’ Okul Saati’’ , akşamları da
heyecanla beklenen ‘’Radyo Tiyatrosu’’nun dinlenildiği, o
karakterleri canlandıran sanatçıların seslerinin kulaklardan
silinmediği,
***Hafta sonları toplanıp sinemaya gittiğimiz,
***Kan kardeş olunan,
***Plakların dinlenildiği,
***Maksim’de, Çakıl Gazinosunda evde yapılmış kuru köfteli, zeytinyağlı
dolmalı ‘’ Kadınlar Matinesi’’nin yapıldığı,
***Bayramlarda el öpen çocuklara ucuna demir para bağlanmış
mendillerin verildiği,
*** siyah beyaz resimlerin çektirildiği,
***Güneşin sanki daha farklı ısıttığı,
***Şen kahkahalarla sokakların çınladığı,
***Sanki daha kolay mutlu olabildiğimiz,
***Pazarlarda alışverişte filelerin, bakkallarda kesekâğıtlarının kullanıldığı,
***Kadınların daha bir kadın, erkeklerin daha bir erkek olduğu,
***Sevgi ve aşkların bu kadar ayağa düşürülmediği,
***Henüz GDO’lu ürünlerin olmadığı,
çocukluk yıllarımı özledim. Fırtına gibi gelip geçmiş sanki ama yıkıp geçerek değil, yapıp geçerek…
Büyüdük, bir yanımız çocuk kaldı hâlâ. Uzatsam elimi dokunabileceğim, tutabileceğim kadar yakın sanki anılar…
Ne çabuk geçmiş çocukluğum, ne çabuk büyümüşüm…
Biliyorum ki değişmeyen tek şey değişimin kendisidir. Evet, pek çok şey değişti, değişmeliydi. Ama insanlığı da kaybettik yavaş yavaş. Değerleri de kaybettik. Savaşları naklen izlemeye başladık artık. Aşkları bilgisayar başında yaşar olduk. Zaman su gibi akar oldu. Sıcak ve güven dolu bir merhabalara hasret kalınır oldu. Kimse sokağa çıktığınsa ‘’ Sabah şerifleriniz hayır olsun efendim.’’ demiyor artık. Deli özlemler yaşanıyor, deli özlemler sadece…
İmza: Eski bir çocuk ( Müşerref ÖZDAŞ )
YORUMLAR
Müşerref hanım yazınızı okuyunca benim çocukluğumu anlatıyorsunuz sandım.
Çocuk saati benim vazgeçemediğim, heyecanla beklediğim bir eğlencemdi.
Radya tiyatrolarını biraz daha büyüdüğümde annemle dinlerdik.Radyo parazit yapar, en heyecanlı yerinde anlamazdık.
İlk televizyon yayınları on onikili yaşlarıma denk gelir.
Sokaklar oyun oynayan bizler için şimdikinden çok çok güvenliydi.
Yazınız beni çok gerilere döndürdü.
Paylaşımınız için teşekkürler, saygılarımla.