- 2847 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Ömrün İkindisi
Ömrün ikindisinde bir ayrı çarparmış yüreğin, Güneşin doğuşu böylemiydi, her yeni güne şarkılar bestelerdi kuşlar, ömrün baharını kuş cıvıltıları karşılardı, hayatın girdabında geçerdi zaman, oysa şimdi vakit ikindi, gün ihtiyarladı.
Zaman ırmağı ikindinin çağlayanından dökülüyor şimdi, Güneş solgun, gül kokulu goncalara bırakıyor rengini, güneşin süzüldüğü gibi ikindiye gidiyor ömür, tenin soluyor kurumuş güller gibi, yokuşu tırmandığın zaman, döktüğün terler ömrün yarısında yokuş aşağı inerken ruhunu serinletiyor.
Bir bahçe gördüm düşümde, küçük bir ırmağın çevrelediği, toprağı sevinç zerreleri dolu, boynu bükük papatyaların, hüzün kokulu lalelerin, gül kokulu goncaların, kuşların, gelecek bir damlaya hasret bekleştiği güzel bir bahçe, tıpkı cennet gibi… Derken öyle bir yağmur yağmaya başlar ki, unutulmuşluğun her damlasında ayrı bir özlem ve nur damlacıkları düşer toprağa.. Bahçeye giren her insanın gözleri coşkuyla parlıyordu. Hiçbir çirkinliğin giremediği, akla gelen her güzelliğin var olduğu, sonsuzluğun habercisi muhteşem bir bahçe…
Ömrün baharında ektiğin çiçeklerin kokularını ikindi vakti koklamaya başlarmış insan, ve ardından sürüklediğin hayallerinin ipleri ile kesilmiş yüreğini, onarırmış zaman.
Oysa şimdi ikindi vakti ömrünün, zamanın hükmü ağırlaşıyor dizlerinde, şimdi anlıyorsun yokuş aşağı indiğini, dalından kopmuş bir goncasın artık, hoyrat bir rüzgarın ellerinde, tutunacak bir dal arıyorsun, şimdi akşam, bilki ömrünün akşamı,ve ardında bıraktığın tek şey yaşadıkların. Güneşin saltanatı bitti, ışıkları tükendi ufukların, rengarenk çiçeklerin yerini kızıl gölgeler aldı, bir mezarın taşı hatırlayacak seni, belki o da unutacak.
Tenin deydiğinde yere, ıslanmak mı yoksa toprağa karışmak mı anlamlı olan,
Nevin Korkmaz
19/09/2010