- 1890 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
MÜZİK
İnsanların ilk yarattıkları güzel sanatlardan biri.
Müzik : duyguları, düşünceleri seslerle anlatmak sanatıdır. Güzel sanatların bir kolu olan müzik, sesleri melodi, armoni, polifoni gibi şekillerde düzenleyerek sanat eseri yaratır. Müzik insanların olup bitenleri kaydetmeye başlamasından çok daha eski çağlarda doğmuştur. İlk insanların kullandığı müzik aletleri ellerinden, ayaklarından ibaretti. Ellerini birbirine, ayaklarını yere vurarak sesler çıkarıyorlardı. Şüphesiz insan sesi de ilk müzik aletlerinin başında yer alıyordu.
Eski insanlar için müzik o kadar önemliydi ki müzik Tanrıların bir hediyesi olduğuna inanırlardı. Mısırlılar, Çinliler, Yunanlılar, Hintliler gibi en eski medeni topluluklar müziği cennetten gelme sayarlardı. Hatta ‘müzik’ sözü bile eski yunanlıların en büyük Tanrısı Zeus’un kızları sayılan Mausa (müz) denilen dokuz peri kızının adından gelir. Bu peri kızarı bütün dünyanın güzelliklerini, uyumunu düzenlemekle görevliydiler.
Her çeşit müziğin ortak özelliği ses ve harekettir. Doğada da ses ve hareket vardır. Doğanın Müziği dediğimiz zaman rüzğarın, akarsuların, yağan yağmurun ses ve hareketlerini anlatmak isterim. Bu seslerde, birçok canlının sesinde bir ‘ritim’ vardır. Bir düzenlilik vardır. Kuşların ötüşünde, kuzuların meleşmesinde, kalp atışlarımızda bir ritim vardır. Bu ritim sayesinde sesler, gürültüden ayrılır. Gürültü zaten ritimsiz, düzensiz ses ve harekettir. Buna örnek; gök gürültüsünün, oto frenlerinin çıkardığı gibi pek çok sesler gürültüdür. Yere çarpıp sıçrayan lastik top da gürültü yapar. Her yere vuruşta çıkan ses, birbirinden ton farkı olmayan bir gürültüdür.
Müzik ise; düzenlenmiş ses ve harekettir. Belirli kurallara göre yazılır ve onlara göre okunur, çalınır. Bu genel kurallar melodi, ritim, armoni ve şekildir. Biz bu konunun tekniğine girmeden genel bilgi vermeye çalışmaktayız. Bilgilerimizi tazelemek yolundayız.
Müziğin Dili: kendine has ve özel bir dili vardır. ‘Nota’ denen bu dil müziği yazmaya, basmaya, okumaya, çalmaya ve söylemeye yarayan anahtardır. Bu bakımdan müziğin birçok faydaları vardır. “müzik ruhun gıdasıdır” sözü bu sihirli sanatın en büyük etkileri olduğunu açıkça göstermektedir. İnsanları bir araya getiren, birbirine yaklaştıran ortak dil gibidir. Okullarda, radyoda, televizyonda, konserlerde vs söylenen müzik insanları bir araya getirip harekete geçiren eserler değil midir. Marşlar bütün halkı harekete geçiren değil midir. Diğer yandan müzik hatırlanmayacak kadar eski çağlardan beri insanların inançlarının en büyük rolünü de oynamıştır. Son yıllarda çeşitli hastanelerde ve evvelce de uygulama görmüş olduğu kesin bilgilerde mevcut olmakla hasta tedavileri yapılmaktadır.
Fabrikalarda, büyük iş merkezlerinde müzik ile çalışıldığı bir gerçektir. İnsanlar daima türkü, şarkı söylemeyi ve oynamayı sevmiştir. İlk insan sevincini bağırarak dile getirdiğini biliyoruz. Belki de şarkı ve türkünün başlangıcı bu olabilir.
“Bu alanda tek yetkili, iyi eğitim görmüş kulaktır.”
Teknik ve estetik bakımından en büyük müzik öğretmeni yine müziktir.
Franz Joseph Haydn’nın dediği gibi “bu alanda tek yetkili, iyi eğitim görmüş kulaktır”. Dinleme genel olarak, işitmeye bağlı bir beyin faaliyetidir. İlk müzik eğitimini meydana getiren dinleme, zamanla şarkı söylemek, türkü söylemek, çalmak, bestelemek, tahlil etmek gibi şekillere dönüşür. Müziği dinlemesini bilen bir insan aynı anda hissetmesini de öğrenmesi gerekir. Bunun da en iyi yolu bol, bol müzik dinlemekle olur. İyi müzik eğitimi gören ve dinlemesini bilen bir kişi, dinlediği eserin özelliklerini, bestelendiği devreyi, bestecisinin kim olduğunu bile anlayandır. Müzik dünyası o kadar eğnin bir deniz ki onlarca kitap yazılabilir. Yazılır yazılmasına da bir daha yazmak kendiliğinden doğar.
Dünyada müzik sistemleri içinde en akıcı olanı ‘batı müziği’ sistemi en yaygın olanıdır. İkinci sırada Türk Müziği sistemi gelmektedir. Türkler üç kıta üzerinde geçen hayatları boyunca gittikleri yerlere kendi müziklerini götürmüşlerdir. Örnek: Bulgaristan da ki ‘Bulgaristan Halk Müziği’nin % 80 ni bizim Türk Halk Müziği ile birebir aynı özellikleri taşıdığı bilinmektedir. Türk müziği sistemlerinin izleri Asya, Doğu Avrupa, Kuzey Afrika da hâlâ yaşamaktadır. Bazı bölgelerde ise doğrudan doğruya Türk Müziği Sistemleri üstün gelir.
Orta Asya dan çıkan Türkler milli müziklerini Yakındoğu’ya taşımışlar. Eski Arap müziklerinin yerine geçen Türk Müziği sistemi, seslerin doğadan alınmış olması makam ve usullerinin zenginliğiyle Türk Irkı’nın hakim olduğu coğrafi alanlarda daha eski müzik sistemlerini ortadan kaldırmıştır. Bize göre Türk Halk Müziği gerçek müziğin babasıdır.
Mustafa ERMİŞ
Şair Araştırmacı Yazar