Pıtırcık ile Tırtıl
hayrettin taylan
-su-aşk,bade,kutsiyet bağlamında Affediliş Risalesi
Bu sen şehrinin rüzgârında uçuşan benli tozları biliyor musun?
Benimle kül olan hayatları düşündün mü ? Umulmadık bir yerin yari olarak seni ummanlarıma katıyorum. Umulmadık bir yerde sana karışacak kaderim.Umulmadık bir yerde göz göze geleceğiz ilk kez karşılaştığımız gibi… Sen PITIRCIK olarak bahtımın baharında gezeceksin. Aşka hep sevimli, hep meleksi, hep çocuksu, hep güven veren kanatlarınla uçacaksın aşk ormanlarımda. Ormanımda gezinirken TIRTIL sana eşlik edecek. Bir ömür yüreğinde gezecek bu Tırtıl. Kelebek ile bülbül olmaya yakın bir aşk ermişi olacak bu tırtıl. Kelebek olup karışık arzulara açıldığın güneşine uçacak. Bülbül olup seheri çağıracak, ötecek dizelerde, yazılarda seni.
-
Yüreğin hiç titremeden gözlerime bakabilir mi ki ? Evet, diyorsun melekliğin bitmiştir bu aşk cennetinde. Sen başka aşkların şeytanısın o zaman .Seni kovuyorum cennetimden desem de YARISI SENİNDİ. YARISI yarimdi. Nerden kovayım seni şimdi söyler misin ?
Özleminle çevrelenmiş bu aşk tarlasının çeperi sensin. Tellerin engel tenine dokunmak için. Uçacak takadim de kalmadı. Bülbül-i Şeyda olduğum aşk güncüllerim de tükendi.
-Özledim sarmalarını. Ki sarmayı sana sarılışımı hatırlattığı için sevdiğimi biliyorsun. Sen sardıkça sana sarılasım artıyor .
- Ekmek arası aşkları dışarıda yiye yiye zayıfladım can pınarım.
-Betimli dünyanın gökkuşağında hangi renk sensizliği anlatacak bilemedim.
Ruhumda süzülen aşk badesini kana kana içmek için hangi sevda kadehin can güzelisin. Bilemedim.Umuduna sarılan yerli bir dilenci gibi senin kutsi dergahına geldim.
- Bir dirhem sevdanını istedim bu yaralı, bu yamalı, bu sevgine aç, bu seni unutamayan uslanmış, yüreği paslanmış aşk içinde aşklar derlemiş ,özünde ütülenen özsel kalışlara kallavi olmuş, felsefi tinlerde seni içsel bir bebeğin ötümü olarak sunmuş seni senden çok seven bana bir dirhem aşk sunar mısın yeniden.
Her acı , sanki yıldönümlerini yolluyor üstüme. Kendince ağlayan koca bir ermiş olmuşum.
-Merhaba dediğin günlerin takvimlerinden bir bir atılışımı hangi yıllar özetler.
İmkânsız kavuşma tayfunlarında beni hangi sözün uçuracak,bana yazdığın mektupları okumak dışında bir şey okuyamama faslından kurtar beni.
Bu ayrılığın yıldönümü yollarımı kesti.Kesif bir huzursuzluğun anlatılmazlığında anlatamıyor beni terkib- i bentler. Her beytin sonunda beynimin suları akıyor.Mistik bir çırpınışın içinde kendime yazdığım mektuplara dönüyor semazenlerim.
- Mevlana oluyorum.Mevlana’ya ders anlatıyorum. Beni tanıyor çünkü senin Şems’in benim. Seni tanımıyor, sen Hüsn olarak en zoru sunmuşsun. Olmazın kimyasını sunup gitmişsin.
- “Ağlamak göründü gönül, ağlayalım seninle
- İnlemek göründü gönül inleyelim seninle.( Hüdayi) “
Ya da karşılayışımın güncesinde sitemler, söylemeler, sonra gözlerin nemlemesi anısına badelerimizi sunalım hayata. Hayat bizi hayta yapmaz. Hata bizi hayta yapar. O yüzden içmeden sarhoş olan bu aşk münafığını Müslim kılmak senin vazifendir
PITIRCIK.
Bir tırtıldım ,tır tır geldim cemalinin ormanına .Aşk aslanı yaptın. Aşkın kuş sütünden içirdin. Bülbül yaptın sonra gülistanına. .. Güzel güllerin arasında masallara bile anlatılmayacak iki sevdaperver olduk.
- Perlerin bile vardı,uçuyordun aşk cennetinde. Seni çok seven bir yüreğin suyunda yıkanıyordun, yüzüyordun. Mutlu bir gelinciğin Pıtırcığıydın. Güvenlerim dağ dağdı. İstanbul ve sınav beni senden bir gizleyecekti bilmiyorduk.
-İçimde eskiz bir erkek büyüyordu hatalara, affedilmezlere.İçsel açlığım gittikçe büyüyor beni senden çalıyordu yabansı ,sanal ahular.
-Hu deyişin kadar kıymeti olmasalar da nefse nazireydi bir kere.
- Aşktı senli olan her şey bir kere. Gecenden gitmek de bir kere.
Bir ahunun bedeninde arzu kalemiyle yazılan gecenin günahkarıydım.Karı zararını zehirleyen anların akmaz,can yakaran yakarışların son nefesindeydim.
-Dedim ya bir kereydi bir geceydi.
-Hayvanice,yabanice,dinle,ilimle, sözle, vicdanla açıklanamayacak kadar canı yakan bir haldi.
- Soru sormaya mecali bile yoktu. Bahanesinden binlerce can kırıkları yağdıran nefsin yok oluş sahnesiydi.
- Ruhen senin dünyanda, bedenen atomlar yağdıran can parçalayıcı bir gecenin hangi hecesinde vicdanımı yamalayacağım
- Senin suçun neydi?
Benim suçumun künyesi neden uzadıkça uzuyor?
-Senin Pıtırcık olarak ölümcül oluşundu her şey. Bense bülbül olarak kaldım, yüreğimde öttüm bir ömür senin için
- Gel , gel? Ama nasıl,hangi yürek yamanla, hangi güven dünyanla…Can kırıklarının kırk ayağı sevdama dolanıyor. Gelişine kırk engel sunuyor. Bu aşk ummanı kirlenmiş, bu kırk ayağın ayakları,bu yengecin kolları el ele seni ellere taşıyor.
- Şimdi söyle bu yürek nasıl katlanacak , benim yüreğimdeki mabedin büyürken bir başkası nasıl Orhun yazıtlarımın yanına seni balbalını asacak.
- Göç ettiğin yalnızlık yurdunda beni unutma. Bilge Aşık oldum. Kül Tigin gibi seni yazdım.
- Birinci yazıt seni çok sevdiğim için
İkinci yazıt seni unutamadığım içim
Üçünü yazıt yeniden benim olacağın içinler içindi…
-
Bu dileklerin, bütün bu temennilerin, ölümcül yoklukların arındığı ve beni sana sunduğu aşk sunaklarında AŞK kirlenmez bilesin.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.