KEK
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Biz KEK deyince bazen güleriz bazen kızarız ama çoğunlukla nasıl kek diye sorarız.
Demli çayın yanına da yakışan kekleri düşünsenize şöyle, üzümlüsü, tarçınlısı üüff elmalısı.
Neyse kek işte olsun da nasıl olursa olsun der geçeriz.İki veya üç hanımın bir araya gelmiş sohbetini dinlerim bazen, mutlaka araya bir kek muhabbeti takılır.
Yahut kahvehaneye gidin adamın biri oyunda kelek yesin ve anlamasın hemen adı kektir.
Hem de bol üzümlüsünden.Yahu sanki kendisi kek yapmayı biliyor da bir de içine üzüm katması eksikti.
Neyse...
Bizler oldukça kalabalık bayan arkadaş, hayatlarında hiç büyük şehirden başka şehirleri gezmemiş bayanlar ilk kez doğunun ve güneydoğunun yüksek yörelerini gezip fotoğraf çekmek ve bu fotoğrafların resimlerini yapmak istedik.
Sanki Bodrum’a gidiyor gibi en şık kıyafetlerle uçağa bindik.
Puantiyeli şapkalarla gördüğü herkese selam veren neşeli arkadaşlarımızın tek eksikleri uçakta şarkı söylemeleriydi.Tabii inecekleri yeri de İstanbul gibi sanıyorlardı.
Neyseki önceden arkadaşıma haber edip oradan evlerini ve eşinin minibüslerini bir hafta veya on günlüğüne rica etmiştim.
Uçaktan indiğimizde ilk gördükleri hiç ağaç olmayan bir yerdi.Şaşırdılar ama sustular.
Çok valizleri vardı,uzun süre bekledik.
Minibüs valizlerimizi almayınca of pof sesleriyle kucakladılar.Başlarında puantiyeli şapkalar
kucaklarında valizlerle şehre geldik.
-Ev bu mu dediler ?
-Biz alafranga tuvalet olmadan şey yapamayız ki...!
En sevdiğim arkadaşım şapkasını fırlatıp atıverdi.
-Yaa ben ne yapıcam şimdi Allahım ?
-Kızlar siz nereye geldiğinizi sanıyorsunuz ki.Burası Paris mi ? Etrafınıza bakın, bundan daha iyi bir yer varsa söyleyin.Bırakın artık şımarıklığı.
Az sonra ses seda kalmamış, bütün şapkalar sedirin üstündeydi.Alaturka tuvalete sırayla giriliyor, duş için musluktan su alıp ısıtılıyordu.Ses çıktığı an da suratım asılıyordu.
..
Ertesi gün olmuş gezimiz başlamıştı.Dağ bayır gezmekti dileğimiz.
İnanılmaz manzaralar, kuzular, koyunlar...Tamam burada duralım dedik, bir kare fotoğraf olsun çekelim.
Bir sesle irkildik.
-Hoşgeldiniz evlatlarım hoşgeldiniz.
Kimdi bu adam,ağzında bir diş bile yok.Konuşurken yorulması gerekiyor.
-Hoşgeldiniz hoşgeldiniz kızım koş,anangile haber et hemen bak bir minibüs sultan geldi
Allah gönderdi,Yarab ne büyüksün sen.Ne kudretlisin,ben de diyom ki bu avrat akşamdan beri neden uğraşır durur ha,meğer sizeymiş onca ekmek açması bak hele bak.
Şaşırdık.
Koskoca çayırda karşımıza bir çoban çıktı.Arkasından iki kızı, eşi.Ardından dört oğlu sekiz torunu.
-hoşgeldiniz hoşgeldiniz hoşgeldiniz...
-ne iyi ettiniz de geldiniz.Hanım çabuk ayran,ekmek çıkaralım çabuk.
Dudaklarımız büküldü,fotoğraf makinelerini arkamıza sakladık.
Ekmekler ısıtıldı, buz gibi ayranlar yapıldı, temiz sofra bezi yayıldı...Sonra kayık tabakta sofraya uzun birşey geldi.Bu ne dediğimiz zaman onlar soğan dediler cücük soğan.
Ekmeğin arasına dürüm yapıp yendiğini söylediler, oysa ki bildiğimiz pırasaydı.
Sonra biz yanımızda getirdiğimiz KEKten ikram ettik.ŞAŞIRDILAR !
Hayatlarında kekin ne olduğunu, nasıl birşey olduğunu bilmediklerini söylediler.
Çoban, elini keki almaya uzatan torunun hızla tokatladı.
-Sana mı kaldı pis arsız önce anangil baksın hele, sen dürmügünü ye.
En sevdiğim arkadaşımla göz göze geldim.Biliyordum O da yutkunamıyordu.
16 - EYLÜL - 2010
Davidoff
YORUMLAR
hayat bazen şaşırtıyor insanı ,ne beklerken ne buluyoruz veya bulduklarımızı o an anlamıyoruz ,birine güzel gelen değerler veya görseller diğerinde farklı algılamalar yapabiliyor / sevgimle
Davidoff
İyi ki varsın.
Etkilenmemek elde değil...
Ve bilinmeyenleriyle yaşamlar
Ve topraklarımız...
Teşekkürler paylaşıma
saygımla, sevgimle...
Davidoff
ESEN KALIN Sevgili sarı yapraklar.
güne düşecek güzellikte bir yazı..tebrik ederim.bir de oryantalistleri kınadık yıllarca.şimdi ülkemin batısından doğusuna akın akın oryantalist düşünceli insanlar dolaşıyor toprakları..oysa hepimiz aynı ülkenin evladıyız..
..ellerinize sağlık..selam ve dua ile...
Davidoff
Güzel bir yorumdu.Sevgi ve selamlarımla.
Meşhuuur geyiktir “Sakallı Celal”den rivayet; memleketin sosyal anatomisini feylesof ağzı ile tarif ederken “Doğuya giden bir geminin güvertesinde Batıya doğru ilerliyoruz” şeklinde veya anlamında bir yarı aforizma. Bence eksik olmakla beraber yerinde bir tespit, ama sadece bir tespit o kadar.
Aksi takdirde hayra yorup veya üzerine alınarak takdis, takdir, taltif veya tahkir gibi manalar yüklemeler zaman içerisinde başta kepek sorunu olmakla beraber kahretsinki, sırasıyla mide fesadı, kanlı basur ve “şark” çıbanı gibi acı veren ciddi rahatsızlıklara yol açıyor. Bu konu ile ilgili devlet arşivlerinde balya, balya resmi evrak kesekâğıdı yapılamak için bekler durur yıllar yılı.
Bu tespiti tasdiklerken aynı güvertede, güvertenin metre karesi yettiğince Kuzeye, Güneye hatta Doğuya gidenleri, gittiğini sananları göz ardı etmemek gerekir. Hatta seyrekte olsa kazan dairesine inenleri ve Kaptan köşküne çıkanları bile. Yoksa Doğuya gitmek, Doğulu olmak, Doğulu sayılmak ne utanılası, ne de gocunulası bir şey.
Belki gemi Doğuya doğru gitmiyor bile, belki de Doğuda bir limanda demir atmış, bizlerde içerisinde sağa, sola, ileri, geri, aşağı yukarı turalıyoruz.
“Doğu” günümüzde her ne kadar küresel kirlenmeden, kültür erozyonundan payına düşeni misli, misli alsa da bilakis daha arı, daha duru. Daha “saflık” adına ne kadar fiiliyat varsa hepsinin menşei ve kaynağı “Doğu” ile kast edilen Asya’da saklı veya mevcut dersek fazla abartmış olmayız sanırım. O ki Doğunun da Doğusunda melun Batı var.
Kek; yumurta, un, margarin, tereyağı, sıvı yağ, şeker, vanilya, tarçın, süt, un, karbonat, limon, soda ve bolca vsvsvsvs’den müteşekkil, karışık ve konsantre
Dürüm mü ? Un ve su, sonrada dür gitsin anasını satayım.
Şaka bir yana, Doğu ziyaretinizde arkadaşlarla beraber yanınızda “KEK” yerine Allahtan “Profiterol” götürmemişsiniz.
Maazallah :-) Gel çık işin içinden, çıkabilirsen
İğnesi paslı, çuvaldızı ise sivri ve yeterince cilalı bir yazı.
Tebrikler, saygılar, selamlar
Davidoff
Eee ne yaparsın kardeş zaman pazarlık zamanı :)
SELAMLARIM Şile'ye.
Sahip olduklarımızın değerini anlatan ve sahip olamayanların durumlarını anlayıp vicdanlarımızı sızlatan değerli bir çalışmaydı.
Tebrik ederim sevgili yazarını.
Davidoff
Sonra ÇÖPÇÜ DİYE YÜZÜNE BAKMADIKLARIMIZ.Oysa onlar bizim eserimiz.
Biz olmazsak onlarda olmaz değil mi Sevgili Kalem.
Değerli yorumunuz için TEŞEKKÜR EDERİM.
muhteşemdi...
hayatın gerçekleri ?
ki çoğumuz hayatın yüksek ökçelerden tüllü şapkalardan ve alafranga tuvaletlerden olduğunu zannediyoruz bilmiyoruz ki asıl hayat o tezek kokulu köylerde ve mis kokulu yufka arası bugur pilavı yanında ayranı unutmamak lazım öyle değilmi =)
güne hakkıyla düşen bir yazı yazarını tebrik etmemek mümkün değil...
selam ve dua ile kalınız...
siyahgül38 tarafından 9/17/2010 7:48:20 PM zamanında düzenlenmiştir.
Davidoff
TEŞEKKÜR EDERİM.
ah ah o eski günlerim ah
hayatımın bir zaqmanlar bir parçasıydı çobanlık özgürlüğü elimde olan onca hayvan vardı
sonra insan müsveddeleriyle yaşamakta oldu kaderde
o temiz çoban kalmak ne güzeldi ama olmuyor işte hayat her şeyimizi aldı ekmek parasına takıldık gidiyoruz ne kekik kokusu ne keçi melemesi ne kuzu sesi ne de kelek sesi kaldı keketen de zevk alan kendi gibi olsun...................................off davidoff ...............................nerelere götürdünüz bizi..........bizide kekledin.................saygımla
eminim yüreğin orda kek kokan sofrada kalmış ki kalmış bu muhteşem yazı çıkmış....
kocaman tebrikler...ödülü fazlasıyla hakeden bir yazı olmuş
ordaymış gibi yutkunamıyorum.....sevgilerimle...
çimlerin melodisi tarafından 9/17/2010 9:57:02 AM zamanında düzenlenmiştir.
Davidoff
ve ONUN torununa,
-Sana mı kaldı pis arsız önce anangil baksın hele,sen dürmügünü ye.
diye BAĞIRAN SESİ...
SEVGİYLE KAL çimlerin melodisi.
Güne gelen yazınıza ve size tebrikler.Başka anılarınızı da paylaşırsanız çok memnun oluruz.Selam
ve saygılarımla.
Davidoff
Ne diyebilirim ki böyle bir yoruma...İnşallah.
SEVGİYLE KALIN.
İşte; doğusuyla batısyla benim memleketim... Fakir olabilir ama asla cimri olamazlar. Bu güzel anıyı bizimle paylaştığın için sana çok teşekkürler Davidoff. İyi ki gidip görmüşsün ve bizlerle paylaştın. Ben hâlâ umudumu yitirmedim, bir gün bütün memleketime refah gelecek inşAllah. Oradaki çocuklar da kek yiyecekler...
Güne düşen yazını kutlarım.
Sevgimlesin...
Davidoff
"MUTLAKA"
ama emin olun ki ANADOLU'nun YÜKSEKLERİ YİNE KEK GÖREMEYECEKTİR.
SEVGİYLE KALIN.
Emine UYSAL (EMİNE45)
Sevgimle...
Emine UYSAL (EMİNE45)
EVET COK GUZEL BIR YAZI VE GUNUN YAZI OLMUS .DOGUDA YASANAN COK COCUK VE TRAJEDILERI SIRLARSAK COK SEY VAR
ROMANLAR YAZILIR KITAPLAR DOLAR TASAR.YASANAN BERDELLER,TORE GELENEK VE GORENEKLERI,VE BIRCOK SEY KIZLARIN KUCUK YASTA OKUTULAMAMASI EVLENDIRILMESI TORELERE KURBAN GITMESI.VE ORALARDA HALA ELEKTRIGIN OLMADIGI
YIYECEKLERDEN BIRCOK SEYIN OLMADIGI VE BILINMEDIGI KYLER UCRALAR MEZRALAR VAR.ILKEL YASAMDAN COK SEY.VE DEDIGINIZ GIBI COK COCUK YAPARLAR VE ONLARDAN BIRINI OKUMSI ICINDE VERIRLER YETERKI O SEFIL HAYATTAN KURTULSUN KIZLAR OKUSUN VE YOKSULLUGUN CAHILLIGIN CEHALETIN OLDUGU YERLERDE KACINI KURTARSA INSANLIGA KAVUSTURSA O KADARDA MUTLU OLUR.AMA COCUK YAPMAMAK GIBI BILGILERI DE OLMADIGINDAN SURUYLE COCUK OLUR.CEHALET DIZ BOYU.
KEKI BILMEYEN INSANLARIN OLDUGU BIR TRAJEDI.EN BASITINDEN.SOGANIN EKMEK KATIK YAPARAK YENDIGI YOKSULLUK SEFIL BIR YASAM AYNI BIR ODADA YATILAN TEK GOZ EVLER .TOPRAKTAN VE BAKIMSIZ HER TURLU BOCEGK HAYVAN CIKAR KARSINA.
TEK BIRSEY VARDIR GONULLERI TOKTUR ELLERINDE NE VARSA GELEN MISAFIRE IKRAM EDERLER BULUR BULUSTURUR ORTAYA DOKERLER INSANLIK ADINAMISAFIR GELMIS .IMKANLARI OLCUSUNDE.DOGUYLA BATININ IKILEMININ YASATTIGI BIR ORTAM,.
Davidoff
SAĞOLUN ve mutlaka ömrünüzde bir kez bile olsa ANADOLU'yu GEZİN.
SEVGİLERİMLE.
SEVGİLİ ÖMER ÇOBAN...
Sizin bırakın internetinizi,hastalıkta sağlıkta birbirinizle haberleşecek bir telefonunuz bile yok.Bilsen ne çok isterdim seni yeniden görebilmeyi.Hadice Kadının ekmeklerine cücük soğanlardan dürüm yapıp öğlen yemeği yiyebilmeyi.
En çok da torunlarına KEK yapıp getirmeyi ne çok isterdim Ömer Çoban...
HEPİNİZE TEŞEKKÜR EDERİM.
Cansın sen be kadın...
Nasıl doğalsın, boşa sevmiyor bu yürek seni.
Totolarımızı büyütüyoruz ekran karşısında, kek' ten bîhaber yaşayanların olduğu dünyada
daha eline kalem değmemiş kızlarımızın olduğu bir dünyada...
ne kadar büyük bir uçurum
resimlerini çekip resimlerini yapmaktan başka da bir nane gelmez elimizden
öf, böyle uygarlığın.......
...
Şiirlerin kadar yazıların da çok özel
güne gelmesi çok yerinde
...
tebriğim, candan sevgimle gözüm......
Davidoff
Yunanca da MERHABA !
Eskiden insanlar selam olsun diye merhaba demezlermiş bilir misin Kalimera.
Gülümseyerek kendilerini tanıtmak için merhaba derlermiş;
Çünkü merhabanın anlamı:BENDEN SANA ZARAR GELMEZ demekmiş.
Bu nick name ile sen de farkında olmadan gönüllerin tahtına kuruldun Sevgili Kalimera.
Hayattaki en güzel şey insanın çocuğuna ülkesini tanıtabilmesi,insanını sevdirebilmesi,onlara Kalimera diyebilmesidir Kalimera.
HER ZAMAN KALBİMDESİN.
......Hani ozundan bakarsın ya...
.... Dön bu yana ...
Derim bir şiirim de ben...
Anadolu budur işte...
Güzel bir yazıydı aldınız beni gerilere götürdünüz..
Kaleminiz yüreğniz sağ olsun...
Davidoff
Saygı ve selamlarımla.
Davidoff
Sizler de her zaman varolun.
SEVGİLERİMLE.
Güzel yurdumun her bir yöresi ayrı güzel ve özel. Hele ki dost canlısı insanları.
Küçükken koyun kokuyor diye köye gitmek istemediğim günler geldi gözümün öüne. Büyüdükten sonra anladım kıymetini ama... Sanırım ben de bencil ve kaprisli bir çocukmuşum. Şimdi düşünüyorumda.
Şimdi küçük olupta babamla köyümüze tekrar gezmeye gitmeyi ne çok isterdim. İnanır mısın o koyunların kokusunu bile özledim. (En çok ta babamı)
Çok güzel bir yazıydı...
Sevgi ve saygılarımla...
Davidoff
Oysa şimdi ne Ayşe Teyze ne de onun yaptığı yoğurtlar kaldı.
TEŞEKKÜR EDERİM YORUMUNUZ İÇİN.
Sevgili Edebiyat Defteri Arkadaşlarım...
Anımı yazarken yazsam mı diye çok düşündüm.Doğruyu söylemek gerekirse bir anı üç beş satıra sığmaz.
Uzatırsam,okuyucu eline roman alıp okumaya hazırlanmadığı için sıkılır.Bu kez kısa kesip parçalara bölseniz onun da tadı kaçıyor.İyisi mi benim için hayatımda hiç unutamadığım kareleri sizlerle paylaşmak istedim.
Aslında unutulmayacak,anlatılacak o kadar çok şey (hayat) vardı ki...
Mesela onaltı çocuklu bir annenin yalvarışları;kızlarımdan birini alıp büyütün ne olun...Okutun yalvarırım. !
Sorarım sizlere,bu unutulur mu ?
SEVGİYLE KALIN
Anadolu insanımızın sıcaklığını, ne kadar misafir canlısı olduğunu, her zaman ekmeğini misafirle paylaştığını öyle güzel anlatmışsınız ki, yazacak yorum kalmadı.
Sıcak, doğal, içten bir anlatım, kutlarım, selam ve saygılarımla.
Davidoff
Böyle bir yoruma da nasıl cevap verilir :)
Davidoff
Sevgilerimle.
Belki çok şeylerden yoksun bu insanlarımız ama, değerlerini asla yitirmemişlerdir.Tüm örselenme ve keklenmelerine rağmen...Elleri sıcak sudan soğuk suya değmemişler ve şeylerini gidermek için bile kendilerini ayrıcalıklı görenler bunları anlayamazlar.Bağdaş kurup, karınlarını doyurmaları bile işkence gibi gelir onlara.Uyuşur ayakları dar pantalonlarında. Ne varki yoklukta eşitlik yerine varlıkta eşitlik için gerekli özen gösterilmeli ve o insanlarımızı da arzu edilen seviyeye getirme uğraşı içinde olunmalıdır..
Çok güzel bir içerik ve anlatımdı.
Tebrik ediyorum.
Saygılarımla.
Davidoff
Ne diyebilirim ki bu kadar güzel bir yoruma TEŞEKKÜR ETMEKTEN BAŞKA.
Hayat sadece kafamızı kaldırdığımızda gördüğümüz yer değil ama pek çoğumuz deniz kıyıları dışında yerleri bilmiyoruz.Ben de bu yaşıma kadar bir köy görmeden aslında bu büyük bir eksiklik. İçinde çok güzel mesajlar vardı. Kitaplarda okuduğumuz köy insanının misafirliği, içtenliği ve doğallığını sayenizde okuduk. Ben de üzüldüm şimdi ne zaman kek yapsam artık aklıma gelir ve ben de zor yutarım herhalde...
Çok güzel bir yazıydı ve fotoğraf da hoştu. Tebrik ederim. Sevgilerimle..
Davidoff
MUTLAKA GİDİN ve İNSANINI TANIYIN Sn.AKSÜMER.
Aysel AKSÜMER
Ama bu bahane değil elbetteki bir gün inşallah bende çocuklarımla bir köye gitmek istiyorum. Anlattıklarını yaşayarak görmek lazım. Tekrar teşekkürler çok özel ve anlamlı bir paylaşımdı. Başka anılarına da burada paylaşmanı çok isterim. Sevgilerimle..
Buram buram anadolu ve yaşam kokan zengin bir çalışmaydı...
Bir daha bir daha okumak gerek...
tebrikler...
Davidoff
Oysa o çocuklara tekrar gidişimizi valizler dolusu kıyafetleri gelinlere bizim alafranga tuvaleti beğnmeyen hatunların hediye etmelerini de paylaşmayı çok isterdim.
Belki başka yazımda...Kısmet olursa.
hep söylemişimdir dostlarıma:
kendimize yalan söylüyoruz diye...Tanımadığımız insanımız hiç bilmediğimiz bölgelerimiz var
Can anadolunun en ucra köşelerinde henüz teknoloji ile tanışmamış yüzü gibi gözleri gibi yürekleride temiz olan güzel insanlarımız var.
yurt dışına yada ünlü deniz sahillerine gidip eğlenmekde hak ama aradfa birde buralara gidebilmek gerekir
belki insanımızı daha iyi tanımış oluruz.halk çocuğu olmak belki düşünceden ziyade bire bir hayatın ve halkın içinde yaşamak olsa gerek...
tgoplumsal refklekslerimizi dile getirirken kendimizi de sorgulatan derin bir yazıydı Davidof.teşekkürler...
haftaya karadeniz dğlarından sana el sallarım.sakız kokan çamlardan da yaşamak toplarım..sevgiyle kal dost
Davidoff
" Üstüne bastın ayağını kadır" derdik
Yorumuna cevap :)
ne güzeldir anadolum
ve ne güzel, düşünceleri hala kirlenmemiş anadolu halkımın
misafir ağırlaması
çok güzel bir yazıydı
kutlarım yazarı
saygılarımla
Davidoff
insan onlarla soğan yediğini anlamıyor.
SEVGİYLE KALIN.