- 1515 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
İKİ MUM
-Gözü gönlü doyurduğumuz gibi karnımızı da doyurmalıyız. Yüce Mevlâ’mız “Dünyadan da nasibini unutma.” buyuruyor. Sözün kısası; Bakkal İbrahim’e gidip haftalık alış verişi yapmalı, diyerek yola çıktı Yunus Dede.
Kapıdan girerken güler yüzle:
-Selamün aleyküm İbrahim Efendi. Hayırlı sabahlar, bol kazançlar, dedi.
Selamı alıp Yunus Dedeyi içeri davet eden Bakkal İbrahim’in pek iştahı yoktu. Hele de Yunus Dedeyi gördü mü içindeki dert depreşiyordu. Kendi kendine “Yunus Dedeyi herkes seviyor da beni niçin kimse sevmiyor?” diye düşünürken farkına varmadan “Niçin, niçin?” sözlerini biraz sesli söyledi.
Yunus Dede bir sıkıntısı olduğunu anlayınca:
-Hayırdır İbrahim Efendi. Yine neyi ölçüp tartıyorsun, diye sordu.
Heyecanla söze başladı Bakkal İbrahim:
-Neyi olacak, niçin kimse beni sevmiyor, sorusunu ölçüp tartıyordum.
Yunus Dede biraz tebessüm ederek:
-Peki terazi ne diyor bu duruma.
Sıkıntılı bir sesle:
-Akıl terazisi doğru düzgün bir cevap veremiyor. Peki sen ne dersin bu işe Yunus Dede.
Tebessüm etmeye devam ederek:
-Şunu hemen belirteyim ki; doğru, dürüst ve temiz bir esnaf olduğun için seni çok seviyorum.
-Allah razı olsun Yunus Dede. Ben de seni seviyorum ama ya diğer insanlar?
-Böyle durumlarda ben soruyu diğer insanlara değil de kendime sorarım. Hem de tersinden.
Bakkal İbrahim şaşırarak:
-Nasıl yani?
-Şöyle derim kendime: Ben insanları seviyor muyum?
Heyecanla cevap verdi kendine sorulmuş gibi:
-Vallahi de billahi de seviyorum. Hem de çok seviyorum.
Yunus Dede onu sakinleştirmek için:
-İnandım canım, yemin etmene gerek yok.
Bunları söyleyen Yunus Dede kalkarak karşıdaki şamdanın yanına doğru yürüdü. Şamdanda yan yana duran iki muma sağından solundan inceleyen gözlerle baktıktan sonra:
-Bu mumların hangisi güzel İbrahim Efendi, diye sordu.
-İkisi de aynı Yunus Dede. Çok güzel görünüyorlar değil mi?
Yunus Dede cevap isteyen bir ses tonuyla:
-Bu mumlardan hangisini seçersin? Tamam tamam, cevabını biliyorum, dedikten sonra cebinden çıkardığı kibritle mumlardan birini yaktı.
Hafif bir cızırtıyla beraber yanan mumun kokusu kapladı havayı. Biraz sonra mumun ortasındaki ip kararmaya başladı. Fakat ucunda sapsarı bir alev, lâle gibi hafifçe sallanıyordu. Bakkal İbrahim olup biteni anlamaya çalışırken Yunus Dede sordu:
-Şimdi bu mumlardan hangisini seçersin, hangisi daha güzel İbrahim Efendi?
Hiç tereddüt etmeden cevap verdi:
-Yanan mum daha güzel Yunus Dede.
-Bana göre de yanan mum daha güzel İbrahim can. Aslında her iki mumda da yanma gücü vardı. Ama biri, içindeki bu gücü ortaya koyunca senin ve benim tarafımdan daha çok sevildi değil mi?
-Evet Yunus Dede. Fakat ben hâlâ ne demek istediğini anlayamadım.
Yunus Dedenin yanağında yine her zamanki tatlı gülümseme belirdi:
-Bak İbrahim can. Bir gün bir sahabe, Peygamber Efendimize gelip “Filan arkadaşımı çok seviyorum.” demiş. Efendimiz de :”Ona sevdiğini söyle.” buyurmuş.
Gözleri ışıl ışıl olan Bakkal İbrahim:
-Yani?
-Yanisi kalmadı canım kardeşim. Ârife tarif gerekmez. Gerisini sen halledersin artık, deyince, Yunus Dedeye sarılan Bakkal İbrahim kulağına şunları söylüyordu:
-Seni seviyorum Yunus Dede. Allah rızası için seni ve bütün insanları, hatta bütün yaratılmışları seviyorum...
Bestami YAZGAN
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.