- 960 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
ANAYASA HAZIRLIĞI ŞİMDİ BAŞLIYOR (Güncel)
Devlet, anayasası kadar ciddidir. Anayasa devletini tanımlar.
Cıvık, düzme, bazı hesaplara yönelik bir anayasa, hele bir de ehil olmayan ellerden geçtiyse; bir de hep pohpohlanan, lafta toz kondurulmayan ama inek gibi sağılan, davar gibi güdülen insanların oylarıyla onaylandıysa, o devler cıvımış değil de nedir?
O, başımızın tacı dediğimiz, toz kondurmadığımız halkımızın bir kesimi baskı altında kalarak oylamaya katılmadı.
O, başımızın tacı dediğimiz, toz kondurmadığımız halkımızın bir kesimi
baskı altında kalarak değişikliği ölümüne destekledi.
O, başımızın tacı dediğimiz, toz kondurmadığımız halkımızın bir kesimi;
-aç kalmayı,
-işsiz kalmayı,
-kuşatılmış olmayı göze alarak değişikliğe karşı çıktı.
O, başımızın tacı dediğimiz, toz konduramadığımız halkımızın bir kesimi oy kullanmak için külfete katlanmayı gereksiz gördü.
Neticede anayasamızın metinlerindeki değişiklikleri, bazılarına göre çoğu aptal, bazılarına göre sağduyusu çok güçlü olan halkımız onayladı.
Sağduyusu çok güçlü olan halkımız (!) aslında anayasayı falan oylamadı. Bambaşka yönlere saptırılmış bir oylama yapıldı. Bunun herkes farkına vardı da; açlığa, çaresizliğe, beleşçiliğe sürüklenmiş halkımız sürüsü boyun eğdi pısırıklığına. Alet oldu. Kullanıldı.
Temsil sistemi demokrasi bize erken.
Cahil kesim EVET dedi, daha bilinçli kesim HAYIR dedi.
Oysa anayasa daha iyi olsun diye değiştirildi.
Saçmalık bu.
Cahil ve kandırılması kolay insanlar iyiyi gördü de, bilinçli insanlar göremedi. Böyle saçmalık olur mu?
Şimdi ne olacak?
Bombardıman hızlanarak sürecek. Fethedilmedik kale kalmayacak.
73 milyon aynı cephede toplanacak. Ne güzel olacak: Çatlak ses çıkmaz olacak. Demokrasi rayına oturacak(!) Kargalar bile gülecek.
Biz bunu hak ettik.
Devlet yöneticilerimizi yönlendirecek; bilim adamlarımızın, filozoflarımızın, sanatçılarımızın yokluğunun sıkıntısını çekiyoruz şimdi.
Çok çırpındık ama, avara kasnaktık hep, patinaj yaptık hep. Devlet adamlarımız, mimar-mühendis ve nerdeyse kalfalık hizmeti bile almadan sıradan bir amele olarak köşkler-gökdelenler yapamazdı elbette.
Devleti yönetenlerimizin ellerinde düşün-teori-doktrin yoktu. Atatürk’ü üstün zekalı biri kabul edip ayrı tutarsak, ondan sonrakiler hep aynı sıkıntıyı çektiler ve hatalar yaparak bize bu günleri hazırladılar.
En büyük gedik, halkımızın doğasındaki saf mertlik, dayatılan açlık ve sarıldığımız inancımızdı.
Bildiler ve daldılar içeri. Zaaflarımızı kullandılar.
Ve şimdi teori boşluğu, düşün boşluğu bizden olmayan birileri tarafından kısmen dolduruluyor ve semeresini de alıyorlar.
T.C.’nin son üç on yıldaki salınım ve rota değişikliği bunun sonucu olmalı.
Ön hazırlığı, organizasyonu, teorisi, felsefesi olan bir hareket kolayca
devletimizin yönetimini elinde tutabiliyor. Kökleri dışarıda, elleri çıkardadır diye güvenemiyoruz bu harekete.
Bölük-pörçük, çağın gerisinde kalmış, plansız-programsız, ruhsuz-felsefesiz bireysel paralanmalar-direnmeler para etmiyor artık.
Şimdi ne olacak?
Bizim halkımız, birileri her ne kadar aptal dese de, yılmaz, pes etmez. Ölür ölür gene dirilir.
Sorun varsa, çözüm üretilecektir.
Bıçak kemiğe dayanınca -ki bu hiç lojik değil- silkinir-kükrer ve üstesinden geliriz elbette. Tarihte hep böyle olmuş da mutlu ömür tüketen hiçbir jenerasyonumuz olamamış.
Hoca uyurken evine hırsız girer. Ne var ne yok çalar, tüyerler. Tam kendi evlerine girerken; hocanın, üzerinde yattığı şilteyi sırtlamış, arkalarından geldiğini fark eder, panik olurlar.
-Ne o hoca, senin burada ne işin var?
Hoca pişkince yanıt verir.
-Buraya taşınmıyor muyuz?
Bizden olmayan birilerinin kontrolünde olmasından korktuğumuz siyasi hareketi önleyemeyecek duruma düşersek günün birinde:
Döşeği sırtlar peşlerine düşeriz biz de.
Özünü-amacını-rotasını halkımız-ülkemiz yararına çeviririz.
Yabancıları-bize yamuk yapanları sepetleriz.
Bu siyasi hareket içindeki kendi insanlarımızın aydınlanmasını, uyanmasını sağlarız.
Haklı oldukları yerde baş tacı eder, tarihimize yazarız.
Gelişmiş insanı satın almak zordur. Çünkü gerçeğin yani kendi çıkarının bidayette(en sonunda), ülkesinin-halkının çıkarında olduğunu bilir.
EVET sonucu hayırlı olmuştur.
Daha iyi bir anayasa yapmak için kollar sıvanacaktır. Böyle cıvık anayasaların bize uymadığını daha çok kimse anlayacaktır.
Kültür homojenleşecek, güçlü-çarpıcı-doyurucu düşünceler-teoriler-projelerle güçlü kişiler ortaya çıkacaktır. Çıkmalıdır.
“Yel Allahın, kaval el’in, üfle babam üfle” dedik bugüne kadar. Devletimize sahip çıkmadık. Arkada durup hep birilerini itekledik ortaya.
Kör dövüşünü bırakmalı.
Yarım yamalak bilgileri delicesine savunma yerine, doğruları bulmaya emek harcamalı.
Doğruları kabul etme ahlak-şeref ve bilincine ulaşmalı.
500 yıl gerisinde kaldığımız aydınlanma çağını yakalamak, aydınlanmak ve çevremizdekileri aydınlatmak zorundayız.
Yeni anayasa hazırlığı başlamıştır. Bunu çıkar odakları değil, ülkemizin dürüst halkı oluşturmalıdır.
Savaşım şimdi başlıyor. Haydi işbaşına. Ülkemize kutlu olsun.
Bir açıklama ekle
ANAYASA HAZIRLIĞI ŞİMDİ BAŞLIYOR (Güncel)
Devlet, anayasası kadar ciddidir. Anayasa devletini tanımlar.
Cıvık, düzme, bazı hesaplara yönelik bir anayasa, hele bir de ehil olmayan ellerden geçtiyse; bir de hep pohpohlanan, lafta toz kondurulmayan ama inek gibi sağılan, davar gibi güdülen insanların oylarıyla onaylandıysa, o devler cıvımış değil de nedir?
O, başımızın tacı dediğimiz, toz kondurmadığımız halkımızın bir kesimi baskı altında kalarak oylamaya katılmadı.
O, başımızın tacı dediğimiz, toz kondurmadığımız halkımızın bir kesimi
baskı altında kalarak değişikliği ölümüne destekledi.
O, başımızın tacı dediğimiz, toz kondurmadığımız halkımızın bir kesimi;
-aç kalmayı,
-işsiz kalmayı,
-kuşatılmış olmayı göze alarak değişikliğe karşı çıktı.
O, başımızın tacı dediğimiz, toz konduramadığımız halkımızın bir kesimi oy kullanmak için külfete katlanmayı gereksiz gördü.
Neticede anayasamızın metinlerindeki değişiklikleri, bazılarına göre çoğu aptal, bazılarına göre sağduyusu çok güçlü olan halkımız onayladı.
Sağduyusu çok güçlü olan halkımız (!) aslında anayasayı falan oylamadı. Bambaşka yönlere saptırılmış bir oylama yapıldı. Bunun herkes farkına vardı da; açlığa, çaresizliğe, beleşçiliğe sürüklenmiş halkımız sürüsü boyun eğdi pısırıklığına. Alet oldu. Kullanıldı.
Temsil sistemi demokrasi bize erken.
Cahil kesim EVET dedi, daha bilinçli kesim HAYIR dedi.
Oysa anayasa daha iyi olsun diye değiştirildi.
Saçmalık bu.
Cahil ve kandırılması kolay insanlar iyiyi gördü de, bilinçli insanlar göremedi. Böyle saçmalık olur mu?
Şimdi ne olacak?
Bombardıman hızlanarak sürecek. Fethedilmedik kale kalmayacak.
73 milyon aynı cephede toplanacak. Ne güzel olacak: Çatlak ses çıkmaz olacak. Demokrasi rayına oturacak(!) Kargalar bile gülecek.
Biz bunu hak ettik.
Devlet yöneticilerimizi yönlendirecek; bilim adamlarımızın, filozoflarımızın, sanatçılarımızın yokluğunun sıkıntısını çekiyoruz şimdi.
Çok çırpındık ama, avara kasnaktık hep, patinaj yaptık hep. Devlet adamlarımız, mimar-mühendis ve nerdeyse kalfalık hizmeti bile almadan sıradan bir amele olarak köşkler-gökdelenler yapamazdı elbette.
Devleti yönetenlerimizin ellerinde düşün-teori-doktrin yoktu. Atatürk’ü üstün zekalı biri kabul edip ayrı tutarsak, ondan sonrakiler hep aynı sıkıntıyı çektiler ve hatalar yaparak bize bu günleri hazırladılar.
En büyük gedik, halkımızın doğasındaki saf mertlik, dayatılan açlık ve sarıldığımız inancımızdı.
Bildiler ve daldılar içeri. Zaaflarımızı kullandılar.
Ve şimdi teori boşluğu, düşün boşluğu bizden olmayan birileri tarafından kısmen dolduruluyor ve semeresini de alıyorlar.
T.C.’nin son üç on yıldaki salınım ve rota değişikliği bunun sonucu olmalı.
Ön hazırlığı, organizasyonu, teorisi, felsefesi olan bir hareket kolayca
devletimizin yönetimini elinde tutabiliyor. Kökleri dışarıda, elleri çıkardadır diye güvenemiyoruz bu harekete.
Bölük-pörçük, çağın gerisinde kalmış, plansız-programsız, ruhsuz-felsefesiz bireysel paralanmalar-direnmeler para etmiyor artık.
Şimdi ne olacak?
Bizim halkımız, birileri her ne kadar aptal dese de, yılmaz, pes etmez. Ölür ölür gene dirilir.
Sorun varsa, çözüm üretilecektir.
Bıçak kemiğe dayanınca -ki bu hiç lojik değil- silkinir-kükrer ve üstesinden geliriz elbette. Tarihte hep böyle olmuş da mutlu ömür tüketen hiçbir jenerasyonumuz olamamış.
Hoca uyurken evine hırsız girer. Ne var ne yok çalar, tüyerler. Tam kendi evlerine girerken; hocanın, üzerinde yattığı şilteyi sırtlamış, arkalarından geldiğini fark eder, panik olurlar.
-Ne o hoca, senin burada ne işin var?
Hoca pişkince yanıt verir.
-Buraya taşınmıyor muyuz?
Bizden olmayan birilerinin kontrolünde olmasından korktuğumuz siyasi hareketi önleyemeyecek duruma düşersek günün birinde:
Döşeği sırtlar peşlerine düşeriz biz de.
Özünü-amacını-rotasını halkımız-ülkemiz yararına çeviririz.
Yabancıları-bize yamuk yapanları sepetleriz.
Bu siyasi hareket içindeki kendi insanlarımızın aydınlanmasını, uyanmasını sağlarız.
Haklı oldukları yerde baş tacı eder, tarihimize yazarız.
Gelişmiş insanı satın almak zordur. Çünkü gerçeğin yani kendi çıkarının bidayette(en sonunda), ülkesinin-halkının çıkarında olduğunu bilir.
EVET sonucu hayırlı olmuştur.
Daha iyi bir anayasa yapmak için kollar sıvanacaktır. Böyle cıvık anayasaların bize uymadığını daha çok kimse anlayacaktır.
Kültür homojenleşecek, güçlü-çarpıcı-doyurucu düşünceler-teoriler-projelerle güçlü kişiler ortaya çıkacaktır. Çıkmalıdır.
“Yel Allahın, kaval el’in, üfle babam üfle” dedik bugüne kadar. Devletimize sahip çıkmadık. Arkada durup hep birilerini itekledik ortaya.
Kör dövüşünü bırakmalı.
Yarım yamalak bilgileri delicesine savunma yerine, doğruları bulmaya emek harcamalı.
Doğruları kabul etme ahlak-şeref ve bilincine ulaşmalı.
500 yıl gerisinde kaldığımız aydınlanma çağını yakalamak, aydınlanmak ve çevremizdekileri aydınlatmak zorundayız.
Yeni anayasa hazırlığı başlamıştır. Bunu çıkar odakları değil, ülkemizin dürüst halkı oluşturmalıdır.
Savaşım şimdi başlıyor. Haydi işbaşına. Ülkemize kutlu olsun.
BÜYÜKHARMAN
YORUMLAR
Aydınlanma çağı bu adamlarla nasıl yakalanır?
Bir taraf olmayanları bertaraf eden yapı, nasıl bir yapıdır...
''Şeyini şey yaptığımın şeyi'',''Babanı da al gel'',''cem evi cümbüş evi'' Diyenlerle ne yapılabilir????
Darvinin evrim teorisini okul kitaplarından kaldıran,Tubitak tan silen kafa ile ne yapılabilir?????
Uçak düşmesin diye apronda deve kesen zihniyet nasıl bir zihniyettir...??? Her gelişmiş kafa uçak düşmesin diye uçağa bakım yapar..Kurban keserek,muska takarak emniyet sağlandığını nerede görülmüş....???
Sanatın içine tüküren kafa artık sanat galerilerine saldırmaya başladı...
Kara çarşaflarla ,sıkı başla nereye özgürlük gelmiş....Böyle özgürlük gelse idi Afganistan a,İran a gelirdi..
Kendilerine özgürlük isteyenler Alevi lerin Cem evlerinden bahsederken olmadık hakaretleri ediyorlar.Bu adamların yasa değişikliğinden ne beklenebilir????Eğer dini özgürlük yoksa bu ülkede sadece alevilerin dini özgürlüğü yoktur.Gerisi külliyen yalandır yalan.
Düne kadar ılim bilim fen diyen insanlar ın,çıkarları için dine sarılmaları ,pozitif bilime küfretmelerinide manidar buluyorum..Bu kendini liberal tanıtan eski solcu şimdi fırıldak olan bu insanların da halka ve aydınlanmaya yapabilecek katkıları olabileceğini zannetmiyorum..
Ve evet te hayır olabilecek aydınlanma bu kafalarla daha görülmemiştir..Hani YÖK ler anti demokratikti ? Ama ellerine geçirdikten sonra seslerini çıkarmıyorlar..Böyle kafalarla ne yapılabilir ?? Ne olur cevabını yaz arkadaşım ben de aydınlanayım...