- 953 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Yaşamadan bilemezsin
Ömür merdiveninin 100. basamağında Hayriye teyze. Kenarları yeşil oyalı kar beyaz tülbenti içerisinde, hazır kendisini dinleyecek birilerini de bulmuşken gözleri uzaklara dalıp dalıp anlatıyor. Bu bayram en çok yüzleri nurlu Hayriye teyzelerin bayramı.
Açtı yüreğinin kapılarını sonuna kadar ve buyur etti bizi içeri. Her ziyaretimizde anlattıklarını yeniden anlatmaya başladı daha önce hiç anlatmamışcasına. Yaralı yüreğini gezdirdi bize köşe bucak. İlk darbeyi daha doğmadan anne karnında almış. Ankara- Mamak birliğine askere giden babasından bir daha hiç haber alınamamış.Tam da o sıralarda dayısı da Çanakkale’ de kayıplara karışmış.
Birinci ağızdan dinliyoruz olanları. Anlatıyor anlatıyor. Karşımızda bir tarih yatıyor. Hazırlıksız yakalandım yine. Kağıt ve kalemi yanıma almadığım zamanlar oluyor hep böyle şeyler. Her kelimeyi not etmek istiyorum, edemiyorum. 100 yaşında bir beyin. En kıymetli hatıralar hafızanın en muhafazalı bölümünde saklanmış belli ki. Kimbilir kaç kez o saklı bölmelerden özenle çıkarıldı, bir dinleyen bulunur bulunmaz defalarca anlatıldı ve tekrar özenle yerli yerine yerleştirildi.
“Biz çok çektik” diye başlıyorlar konuşmalarına… O çileli yıllardan kalan böyle kaç çileli yürek vardır kimbilir yurdumuzun pek çok yerinde. Yorgun ve yaşlı bedenlerine yenilmeden, canla başla hayata tutunan anneannelerimiz, babaannelerimiz, dedelerimiz. Onlar babalarını, annelerini anlatırlarken o yılların ayrıntılı bir şeceresini sunuyorlar bizlere. Kaybolan din, dil, kültür ve tarih yeniden ortaya çıkıveriyor.Savaş şehitlerinin ve gazilerinin, daha doğrusu o zamanın son şahitlerinin birer birer göçüp gittiği bu yerlerde şimdi onların çocukları, torunları yaşamaya devam ediyorlar. Son nefeslerine kadar bir görev gibi görerek, duyarak, hissederek yaşadıklarını her fırsatta anlatma gayretlerinin sebebini galiba ömrümüz olursa o yaşlara geldiğimizde anlayacağız.
Hayriye teyze yi dinlerken bir yandan aklımı dağıtan bu düşüncelerle uğraşıyorum. Acaba bizim de anlatacaklarımızı saygıyla, sabırla, üstün bir tahammül göstererek dinleyenlerimiz olur mu o son demlerimizde. Hayriye teyzeyi dinleyerek kendimi bir parça geleceğime yatırım yapmış gibi hissediyorum hissetmesine ama; onun hayat öyküsü yanında bizim içi boş hayat öykümüzün neresini dinletebiliriz ki torunlarımıza diye düşünmeden de edemiyorum..
Hayriye teyzenin hikayesinin devamını merak ediyorsanız hiç bana bakmayın. Dedim ya kağıdım kalemim yanımda değildi. Hafızam da Hayriye teyze kadar iyi değilmiş anlaşılan o ki. Ama yakınınızda bir yerlerde, odasının bir köşesinde, battaniyesinin altında, başucunda ilaçları ve bir bardak su, elinde kendi dizdiği tespihi ile istirahat etmekte olan bir Hayriye teyze vardır muhakkak. Kapısını çalıp içeri girerseniz eminim ki o size bizim Hayriye teyzenin hikayesinin devamını anlatacaktır. Hem de en ince ayrıntısına kadar ve benden daha iyi üstelik.
Onu sabırla dinleyin…
12 eylül 2010
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.