- 960 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
MazEretİm vAr;öğRencİyim bEn..
neyin var sorusuna cevap olarak ’öss`m var’ demek geliyor artık..11 yıllık birikimini 3 saat içinde sınayıp karşılığında geleceğini veriyorlar eline..yıllardır sürüp giden_nasıl derler_ belki satüko, belki formalite, belki işkence bile ama kesinlilkle bir İMTİHAN değil bu..başlı başına bir saçmalık..avrasya maratonu gibi, aklınız ak-lıyor mu?2 milyon kişi aynı ipe koşuyor; ama 11 yıldır..milyonlarla yarıştığın yetmiyor gibi, bunun stresi, psikolojik ezikliği insdanı bunalıma itmeye yetiyor..
bir umudum yok değil..
belki bir gün, sözde sosyal devlet türkiyede de eşitlik sağlanırsa, gerçekten özerk olabilirse bu ülke, o zaman sistem de değişir belki..o zaman pazardan karpuz seçer gibi seçilmeyiz belki ösym tarafından..canımı yakan inanın ki ders çalışmak değil..fakat bu adaletsizlik..kendi birikimlerini çoktan sınatıp hayatlarını kazanan o aydın! kesim nasıl olur da bu kadar görmezden gelebilir bunu..bu ülkenin insanı mazlum; korkak hafiften; vur kafasuna al ekmeğini..sesimizi çıkarmadığımızı söylemicem ama yeteri kadar çıkmıyor işte..gerçekleri göz ardı etmeye alıştık..sesler canlılığını yitiriyor zamanla..azim yok; kararlılık yok..
ilerde ne işe yarayacağını bilmeden bir sürü ıvır zıvırla beynimizi dolduruyorlar..ezberci mantığın zararlarını anlatıyorlar..sonra bir gün geliyor, bütün ezberlerini vermeni istiyorlar 3 saat içinde..o anda hasta olman veya geçici bir sakatlık durumu ya da işkence sabahı alınan kara bir haber, hayatını bir sonraki yıla erteliyor..
bana hep griyi hatırlatır öss..bir karamsarlık, umutsuzluk, boşluk duydusu gibi birşey..formalite demiştim ya..biraz paralı eğitime tepki gibi oldu..eşitlik ve adalete inanmıyorum..bizler devlet okulunda, soğuk kalorifer peteği yanında, elindeki defterden tahtaya birşeyler geçirme çabasında olan sözde öğretmenlerin verdiği genelgeçer bilgilerle donatılırken; 15 kişilik sınıflarda, ne anlattığının bilincinde olan öğretmenlerden ders dinleyen, hayata dair kaygısı olmayan, özel üniversiteye teselli gözüyle bakan, özel dersten özel derse koşan yarışmacı arkadaşlarımız var..yarışmacı arkadaş diyorum; çünkü bu artık bir ’kim daha çok para harcayabiliyor’ yarışı..nasıl diyeyim; yeni bir pazar açıldı türkiyeye..parayı basıyorsun dereceye hazırlıyorlar..
son sınıftayken herkes öle bayıla ders çalışmanızı bekliyor sizden..tv, müzik, sinema, kitap, dergi, internet, telefon, aklınıza gelebilecek, dış dünyayla bağlantı kurmakta kullandığınız herşey yasaklanıyor..odadaki posterler toplanıyor..arkadaşlarla daha az muhabbet eder hale geliyorsun artık..kimse oturup ’abi, lise sona geldik, artık bu ülke için bizim de hayıflanmamız gerekmez mi?’ demiyor..onun yerine, bir araya gelinen kısıtlı zamanlarda ’en son hangi soru bankasını bitirdin?’ diye soruluyor..eskiden, ’şu filmi gördün mü?’ diye sorarken; artık ’şu yayınevi yeni bir konu anlatımlı çıkarmış, gördün mü?’ diyoruz..
anlatymaya çalıştığım şey bu işte..biz üniversiteye niçin girmek istiyoruz..bazen lidyalılardan nefret ediyorum bu yüzden..sadece elimize yüklü bir maaş geçirecek bir meslek edinebilmek için mi tüm bu çabalar..?o zaman herşey anlamını yitirmez mi..?o zaman nerde kaldı cumhuriyetin emanet edildiği o yeni nesil..?nerde yarınların güneşleri..?
tuğlaları harçla doldurur gibi yüklüyoruz boş bilgileri beynimize..sonra o bilgilerle bize işkence yapmalarına izin veriyoruz..çünkü çAresisiz..çünkü 2 milyon kişi bile olsak sesimiz asla onlarınki kadar gür çıkmıyor; çıkmasına asla izin vermiyorlar..
kültürden, uygarlıktan, bilimden, teknolojiden, insanlıktan uzak, elimizde dersane klasörleri, boş yaprak testler, aklımızda çözülememiş sorularla ipe doğru koşuyoruz hala..bir yerlerde deprem olmuş insanlar çaresizmiş; bir yelerde kan dökülüyormuş kime ne..önemli olan dün akşam kimin daha çok soru çözdüğü değil mi..düşünmek zaman kaybı..kafanı kitaptan kaldırmak yasak..sanane dünyadan otçul yaşam..otur yaprak testlerini bitir..soru bankalarını bitir..şurada össye ne kaldı..2 milyon yarışmacıdan sadece üç yüz küsür bin talihli seçilecek..seçilip seçilmeyeceğin belli değil..önün karanlık..sen sadece koşuyorsun..seçilemezsen sineye çekeceksin; seneye diyeceksin..belki yarışmanın formatını değiştirecekler seneye..yepyeni bir sınav sistemiyle gireceksin sınava..deneme tahtası değil mi ki zaten bu..ösymnin stres topu değil miyiz biz..
en acısı, elin boş dönmek olacak yarışmadan..kendinden çok ailen için hayıflanacaksın..bu psikoloji anlatmakla anlaşılacak birşey değil; yaşamak gerek..insanlar her zaman senden hep en iyisini beklediklerini söyleyecekler..buna kendin de inandığın halde, başarabileceğini bildiğin halde, baskı hissedeceksin üzerinde, omuzlarına bir sürü yük binecek..boş bıraktığın sorulardan sonra sana güvenen insanlar gelecek gözünün önüne..ama bütün bunlar kimin umrunda ki..ösym asla vazgeçmeyecek işkencesinden..2 milyon at da bu yıl koşacak ona göre..
bir öss neferiysen eğer, insanlar sana potansiyel yarış atı gözüyle bakarlar..buna engel olamazsın..üzerinde bir sürü baskı kurulduktan sonra, bir de sağlıklı koşmanı beklerler senden..o zaman kendin için değil; sana güvenen insanlar için koşarsın bu yarışta..biraz daha ürkek, biraz daha çekingen ve biraz daha zayıf..
ben de yaptım işte aynı şeyi..bir kurumu kötüledim..eğer bu ülkede yaşıyorsan önüne verilen yemeği gözün kapalı yemek zorundasın, ne yediğini sormana asla hakkın olmaz..sesini çıkarmak, aykırılıktır; SUÇtur kısacası..belki ben de suçluyum şimdi..peki ya, bizlere bunlar söylettirecek kadar üstümüze gelenlerin, bize yarış atı muamelesi yapanların suçları..?
<25 aralık 2005>
YORUMLAR
..o zaman pazardan karpuz seçer gibi seçilmeyiz belki ösym tarafından.
kesinlikle böyle devam eder bu döngü..
Ahh pardon unutmuşun sevgili ÖSYM sistemi değiştiriyor.. Artık her sene sonunda sınava girilecek.. Tıpkı OKS gibi.. Dersaneler yine yaşadı :)
Dengemi bozdu bu ÖSS..