- 1247 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
ÖNCE EKMEKLER BOZULDU
Ne varsa eskilerde var demişler. Hep söylerim, teknoloji icat oldu, mertlik bozuldu diye. Niye mi? Anlatayım: Maalesef saatlerce pc başından kalkmıyoruz. Bayram günlerini, bayram tatili sanıyoruz. Teknoloji icat olunca, ki cep telefonu da teknolojinin bir ürünü. Haydi mesaj atmaya. Tv de teknolojinin bir parçası. Hal böyle olunca, akraba ziyaretleri, konu komşu ziyaretleri unutuluyor. Ne varsa eskilerde var diye boşuna demiyoruz.
Milletin gelir durumuyla alakalı bir durum da değil. Sanki, eskiden herkes çok mu zengindi? Ağzımızın tadı da kalmadı, bayramların tadı da. Her şey hormonlaştı,,, Baklavanın bile tadı tuzu kalmadı.. Şeker yerine maalesef son derece ucuz olan ve sağlık yönünden sakıncaları bulunan "glikoz" ya da "fruktoz" kullanılıyor. Oktay AKBAL yıllar önce yazmış olduğu bir eserinde şöyle demişti: " Önce ekmekler bozuldu, sonra da her şey.." Ne kadar doğru bir söz. Konu ekmekten açılmışken, maalesef ekmeği doğal yollardan kabartmak yerine, kimyasal bazı maddelerle destekleyerek hiç de sağlıklı olmayan koşullarda bizlere sunan fırıncılara ne demeli? Bir süre sonra bayatlamaya yüz tutan ekmeği bir inceleyiniz. Ekmeğin içinin yapış yapış olduğunu fark edeceksiniz... Durum maalesef karpuzda da aynı. Geçenlerde semt pazarından bir tane karpuz satın aldım, eve gidince kestim. Bir de baktım ki, içi bozulmuş. Yiyemeden çöpe attım. Bir hafta sonra karpuzu satın aldığım karpuzcuya giderek durumu anlattım. Yemin billah etti. “Bizim karpuzlarımızda kabak aşısı bulunmaz. Bozulması da mümkün değildir.” dedi. Kabak aşısı… Allah Alah, bu terimi de yeni öğrendim. Domateste de aynı durum aşağı yukarı. Salatalıkta ve sivri biberde de durum farklı değil. Eve geliyorsunuz, dolaba koyuyorsunuz, bir de bakmışsınız, irileşmişler… Ne hikmetse? Eskiden gübre mi vardı? Gübre icat oldu, ağzımızın tadı tuzu bozuldu. Şimdi de simitlere sıra geldi. Dikkat edin bakın, nerde o eski simitler? . İki türlü susam varmış. Simitlerin susamları bile Çin’den geliyormuş. Şu Çinlilerin de el atmadıkları yer kalmadı. “Çin işi, Japon işi, bunu yapan iki kişi” sözü bile gerçek oldu baksanıza. Çinliler ve Japonlar piyasayı öyle bir ele geçirdiler ki, tutabilene aşk olsun.
Eeee,, demiştim,, önce ekmekler bozuldu, sonra da her şey...
Haksız mıyım?
Vecdi Murat SOYDAN
12 Eylül 2010-Isparta
YORUMLAR
Çok doğru tesbitler....
Anlamadığım şu ki kabağa niye karpuz aşılıyorlar? Eskisi gibi çekirdekten yetişmiyor mu karpuz?
Doğru dürüst karpuz yiyemedik bile bu sene...
Hangi ürün doğru yetiştiriliyor zaten...
Tebrikler.Güzel ve güncel bir konuyu ele almışsın...Gelecek günlerden hiç umudum yok....
ESRA
Yaşanmamış Aşkların Şairi
BASINDAN
KABAK ÜZERİNE KARPUZ AŞISI NEDİR?
Teknolojinin üreticiye sunduğu imkânların inanılmaz boyutlara ulaşması tarım sektörünün de yüzünü güldürüyor. Ürün aşılama yöntemi teknolojinin son duraklarından biri.
Kaliteyi ve verimi artırmak, daha az ilaç kullanarak yapılan aşılamaların en ilginci olan “kabak üzerine karpuz aşısı” geçtiğimiz yıllarda gerçekleştirilmişti. Yani çiftçi balkabağı olarak diktiği bitkiden karpuz hasat ediyor.
Artık karpuz üretiminde kabak fidesinin büyük önemi bulunuyor. Özellikle Denizli, Dalaman ve Adana’da kabaktan karpuz üretimine büyük önem veriliyor. Çoğunluğu Antalya’daki seralardan alınan kabak fidelerinin üzerine karpuz aşılanıyor.
Çukurova Üniversitesi Bahçe Bitkileri Bölümü’nden Prof. Dr. Nebahat Sarı’ya ‘Niçin aşılı karpuz?’ diye sorduğumuzda “yüksek ve kaliteli verim, hastalıklara karşı dayanıklılık, düşük sıcaklıklara tolerans, daha az ilaçlama ve daha az su ihtiyacı” diye cevap veriyor. Karpuz ekimi ile 5 yıllık ekim nöbetinin de sona erdiğine değinen Sarı “Geleneksel yöntemle karpuz üreticisi ekim sonrası tarlasına 5 yıl süreyle karpuz ekemiyordu. Ancak aşılı karpuzla bu tarih oldu. Artık üretici tarlasını nöbete bırakmıyor.” açıklamasını yapıyor.
Boşuna değil eski neslin sağlamlığı, şimdi dayanıklılık kalmadı. Dediğiniz çok doğru. Teşekkürler. Saygılarımla...
Yaşanmamış Aşkların Şairi
Saygılar...
Haklısın değerli kalem...
Umarım kişiliğimize ektiğimiz özümüz bozulmaz...
tebrikler...
Yaşanmamış Aşkların Şairi
Yorumunuz beni mutlu etti.
Saygılar.