- 1628 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Portre 4
Kız giderken umursamaz tavrıyla çocuk ardından bakıyordu ama arkasını dönüp baksaydı çocuğun gözlerine, en acımasız diktatörlerin nasıl çıktığını anlardı. Hayalleri kırıktı çocuğun nefretini kimse desteklemiyordu, herkes kendi nefretini yöneltmişti kıza onlara da bir yanlış yapmıştı besbelli. Ardından kötü sözler söyleniyordu çocuk ise susuyordu susmaktan başka çaresi de yoktu savunamazdı onu, yapabileceği tek şey kötü sözlere fazlasının eklememekti.
Kıza hak veriyordu o Othello’ ya benziyordu ama kızın istediği Romeo’ydu. Pişman değildi karşısına çıkıp seni sevmek aptallık sevmemekse yüz bin defa aptallıktır demek istedi defalarca. Fakat terslenmekten kortu, tekrar susturulmaktan korktu. Sonuç ta pişman değildi ama ayaklar altındaydı pişman olması gereken pişman değil diye geçirdi içinden hep bu yüzden nefreti alevlendi her geçen gün. Ve ondan gelen her haber daha fazla daha fazla öfke bıraktı.
İçinde sevda kelimeleri kalmıştı, nefret cümleleriyle yok etmeye başladı hepsini, birini hiç yok edemedi silmedi o cümleyi. Defalarca sordular kimin için diye, söylemedi. Duyacak kulaklar kızın değildi öyle ise önemli de değildi. Bir gün tekrardan çıkıyor kız karşısına, maziyi anımsatıyor çocuğa. Kapıdan çıkmak üzeriyken kaybedişi kabullenmişken, uzaktan sevmenin en mantıklısı olduğunu düşünmüşken, başka bir hayatta başak bir beden de karşılaşmayı ummuşken; kız sırtından çekmişti böyle başlamıştı çileli iki yıl. Şimdi iki seçenek sunuyor çocuğa ya olduğum gibi kabul et ya da göm beni mezara diye. Çocuk biliyor bir sonbaharı daha kaldırabilerek güçte değil ama merak etmeden de duramıyor kız sarı yaprakları dökmeyecek kadar merhamete geldi mi?
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.